Biz sizin kardeşleriniz değil miyiz?
Çağımızın hastalığı; “Dinde mutaassıp olup, muhakeme-i akliyede noksan olmaktır.”
Böyle kişiler; ailelerinde, çevrelerinde, içinde bulundukları cemaatlerde, işinde, gücünde, velhasıl tüm ilişkilerinde problemlidirler.
İnsana; dostluk yerine düşmanlık, sevgi yerine nefret, merhamet yerine zahmet, sefa yerine keder yüklerler. “Allah” derler ama Allah’ın var ettiklerini sevemezler.
Böyleleri sözleriyle ve halleriyle, bulundukları ortamlarda herkesten şikâyet eder ve kendilerinin dışında kimsenin kurtuluşa ereceğine inanmazlar.
“Dinlemezler, dinlenilmek isterler.” “Konuşurlar konuşturmak istemezler.” Sadece kendi yaptıkları ve söyledikleri doğrudur, hariçtekiler hep yanılgı içindedirler.
Bu sebeple Rabbim, “Dinde mutaassıp olup, muhakeme-i akliyede noksan olan kimselerden sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı korusun.”
Bu tespitler; hafta sonu Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen, “Hutbe-i Şamiye Ekseninde, İslam Birliği ve Küresel Barış” konferansında aldığım notlardır. Devam edeyim.
Konferansa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’deki tespitlerinin herkese örnek olması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:
“Mevlid kandilinde mahkûmlarla birlikteydim. Onlara anlattığım Hadis-i Şerif’i tekrar hatırlatmak istiyorum.
Efendimiz (s.a.v.) bir konuşmasında; ‘Kardeşlerimle buluşmayı çok özlüyorum’ der. Sahabe sorar; ‘Ya Resulallah, biz sizin kardeşleriniz değil miyiz’?
Efendimiz; ‘Siz benim ashabımsınız, benim asıl kardeşlerim, beni görmeden iman edenlerdir’ buyururlar.
İşte bunu bir duaya dönüştürmek istiyorum. ‘Yüce Rabbimiz, hepimizi Efendimize kardeş olma liyakatını kesbetmeyi nasip etsin.’
Bizim medeniyetimiz söz medeniyetidir. Sözü yeniden yüceltmek lazımdır. Bizim tarihimizin zor dönemlerinde yapılmış çok önemli konuşmalar vardır.
Başta Peygamber Efendimizle başlayan ‘Veda Hutbesi,’ Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’e girdikten sonra irad ettiği ‘hutbe’ ve bütün bu hutbeler serisi içinde ‘Hutbe-i Şamiye de çok önemlidir.”
Diğer konuşmalardan aldığım notları paylaşayım.
-“İslam kardeşliği slogan kardeşliğiyle değil, esal hal diliyle yaşanmalıdır.”
-“İslam suizan-ı reddeder, hüsn-ü zanı emreder ve ister.”
-“Din savaş aracı değil, diyalog aracı ve amacıdır.”
-“İslam kardeşliği adına, İslam dünyasının yöneticileriyle halkları birbirleriyle konuşmaya, dayanışmaya ve paylaşmaya mecburdurlar ve bu hakikat kaçınılmazdır.”
-“Hakk’ın hatırı, tüm hatırların üzerinde tutulmadıkça İslam kardeşliği gerçekleşmez.”
-“Bizim cevherimizin özü ‘Söz’dür. İlk söz ‘Oku’dur. Sözün yere düşüp, ambalajının yükselmesi zulümdür.
Bu sebeple sözü yükseltmeliyiz. Söz irşad ve yaşayarak yükselir. İmaj, ambalaj, propaganda ve reklamlarla söz yere düşer.
-“İslam dünyasının hariçten düşmanı azdır. Esas problemlerimiz içeriden gelmektedir. İçeriden çürüme başlayınca, zayıf düşmekte ve dış güçler de gelip tepemize binmektedir.
-“İslam kardeşliğimizi; dünyevi ihtiras, menfaat, bencillik, heva ve heveslerimize göre düzenlemek yerine, hesap gününe göre dizayn ettiğimizde, hem İslam âlemi hem de dünya insanlığı refaha ve adalete kavuşacaktır.
Kısacası, dünya insanlığının selameti Müslümanların kardeşliğindedir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.