Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Susmanın kutsallığı

Susmanın kutsallığı

Hepimiz her yerde çok konuşuyoruz. çok konuşunca her şeyi hallettik zannediyoruz. Oysa hiçbir şeyi halletmiyoruz, sadece meseleleri kangren haline dönüştürüyoruz.
çok konuşan insanlar, konuştuklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar. Hayır, sadece homurdanıyoruz. Homurdanarak anlaşma olmayacağı için, gürültü kirliliğinden öte gitmeyen bir hal sergiliyoruz ki, “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptüye” dönüyor.
ülkemizin başında bir sürü dert olduğu malum. Bu dertlerin ana sebebi, herkesin her yerde ve olur olmaz zamanlarda konuştuğunu zannederek homurdanmasından kaynaklanıyor. Homurdanmalarımız öyle hal aldı ki, bırakın devletin tepesinde birbiriyle konuştuğunu zanneden homurdananlara, evlerde ve iş yerlerinde de homurdanmalar gırla gidiyor.
Meseleyi biraz yüksekten tutmak yerine, daha küçük merkeze çekelim ve ikili ilişkilerle, evler boyutunda gezinelim.
İkili ilişkilerde insanlar birbirleriyle konuşmak ve anlaşmak istiyorlarsa, hiç olmazsa birbirlerinin iki üç özelliğini bilmeleri gerekir. Eğer bilmiyorlarsa, isimleri başta olmak üzere, memleketleri ve iş ya da genel kültürleri hakkında az uz bilgi sahibi olmaları gerekir.
Bilinmeyenle konuşmak, insanı kasar ve her konuşmanın ardı, homurdanmalara neden olur. Bu sebeple, karşımızdaki insana isimle hitap ederek konuşmaya başlamak, bizi anlayacağına dair birinci geçerli yoldur.
Karşımızdakinin bildiğimiz özelliklerine ve hoşuna gidecek yönlerine abartısız vurgu yaparak meramımızı dile getirmek de bizi anlamasına yeterli olacaktır. Ve konuşurken, ilgiyi dağıtmama adına, karşımızdakinin gözünün içine bakarak sözü sürdürmek gerekir.
Ayrıca meramımızı anlatmaya başladığımızda, olumsuz örneklerle lafı uzatmak, homurdanmanın tâ kendisidir. Olumsuz örnekle başlanan bir konuşmanın sonu, olumlu şekilde çok zor biter. çünkü dinleyenin beynine olumsuz sinyaller gönderdikten sonra doğru sinyalleri alıncaya kadar akşam olur.
Karşılıklı konuşurken, şüphe, endişe ve anlamsız sorular sorarak konuşmayı kesmek, homurdanmaya açılan bir başka kapıdır. Konuşan kişinin sözünü kesmeden sonuna kadar dinlemeli ve dinlediğine dair beden dili de kullanılmalıdır.
Eğer konuşması içerisinde şahıs yalan veya yanlış birtakım mesajlar iletiyorsa, gözlerinizi gözlerine diktiğinizde ilk 30 saniye içerisinde söyleyeceklerinden vazgeçip, doğruyu kısa şekilde ifade edeceğinden emin olabilirsiniz.
Dünyanın en süper yalancısını karşınıza alıp dinlemeye başladığınızda 30 saniye sürekli gözünün içine baksanız, ilgili şahıs, bu zaman zarfında beden diliyle ne kadar büyük yalan söylediğini kendisi ortaya koyacak ve konuşmasının seyrini değiştirecektir.
Genelde eski evliler, yeni evliler veya evlenecek gençler ya da sevgililer, birbirleriyle hep doyasıya konuşmayı denerler ama nedense, film kısa bir zaman sonra kopar ve tartışma başlar; “Sen beni anlamıyorsun,” “Ben seni anlamıyorum,” Aslında onu demek istememiştim, yok bunu demek istemiştin” diye iş homurdanmaya döner.
Bunun en önemli sebeplerinden biri de tarafların birbirlerini; “anlamak ve dinlemek” üzere kendilerini hazır hissetmedikleridir. “Laf ola, beri gele” babından, “ön yargı ve peşin hükümle” birbirlerini dinlemeye başlarlar ve tabii ki hemen arıza çıkar.
Bu hal sadece yeni evleneceklerde değil, kırk yıllık evliliklerde de sürer gider. çünkü evliliklerinin temelini; “homurdanma” ile “konuşmayı” ayırt edemeden kurduklarının farkına hâlâ varamamışlardır. Kafalarında hep; “Acaba hangi mesajı vermek istiyor” sorusu vardır.
Bu konu son derece uzundur. Burada kısaca anlattıklarımla yetinilmez ama son günlerde insanlar arası diyaloglara bakınca görüyorum ki, kişilerin birbirleriyle hiç anlaşmaya niyeti yok ve devamlı homurdanıyorlar.
“Böyle bir homurdanmaya rastladığımızda ne yapmalıyız?” Bir tek çözümü vardır bu işin. “Susmanın kutsallığına sığınıp,” kişi ya da kişiler, kendi yaptıkları hatayı görünceye kadar beklemektir. Sabırla susmak, insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi