İmanî, insanî ve vicdanî sorumluluk!
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIIM
Eşsiz Önderimiz, izinden gitmekle şeref duyduğumuz Başöğretmenimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin kutlu doğumuyla yeniden doğduk ve yalnız; yaratıcımız, yaşatıcımız ve yöneticimiz Allah’a (c.c) kul olduk elhamdülillah. Ve İslam Nizamına dönüş hareketi ve bereketiyle yüz yıllık hayaller bir bir gerçek olmaya başladı elhamdülillah...
“Önce ahlak ve maneviyat, maddi kalkınma ve Yeniden Büyük Türkiye ve İslam Birliği” sloganlarıyla yola çıkıldı. Gerçekleştirmek istediğimiz bu idealler uğruna ne bedeller ödendi. Ne sivil ve siyasi örgütler kapatıldı. Ne kadrolar tasfiye edildi. Emperyalistlerin talimatlarıyla, silahlı cunta eşkıyalarına yaptırılan ihtilallar neticesiyle nice alimleri, siyasileri sürgüne, zindana ve darağaçlarına göndermelerine rağmen pes etmedik, durmadık, oturmadık. Beraber yürüdük, ıslandık ama yorulmadık. Maddi ve manevi sahada güçlü bir neslin yetişmesi ve güçlü bir devletin oluşması uğruna şehadeti düğün, sürgünü bayram ve zindanı seyran bildik. Uzun süren bu kış aylarında yıllarca baharı bekledik.
Son dönem Osmanlı talebelerinden değerli fıkıh alimi merhum babam Müftü Ali Efendi: “Oğlum! Zulüm, yüz yılı geçmez. Sabredin! Kışın sonuna geldik, bahar yaklaşıyor ve çok yakındır çiçekler açacak” diye devamlı moral ve müjde verirdi. Müjdesi aynen gerçekleşti.
94 yıl önce bugün 10 Şubat 1918’de Hakk’ın rahmetine kavuşan cennet mekan Sultan II. Abdulhamid Han Hazretlerinin bileklerine 1908 yılında kelepçe vuran zihniyete tam yüz yıl sonra 2008’de kelepçe vuruldu. Ezdikleri, sömürdükleri, ağlattıkları halkımıza şimdi Silivri’de hesap veriyorlar. “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem! Gelenin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem!” diyen bir medeniyetin mirasçıları artık iktidardadır.
Şimdi yüz yıldır sağcılık, solculuk, ırkçılık morfinleriyle uyutulan arslan ülkemiz, milli ilaçların tesiriyle ayağa kalkıyor. Dünya ovasında meydanı boş bulan kurt, tilki ve çakalların saldırılarından mazlum halkları koruma adına nöbetine koşacağı güne hazırlatılıyor.
Zaman, iktidarı kaybetme hırsı, koltuk özlemi ve cemaat, tarikat, parti taassubu hastalıklarıyla körelen kalb gözlerimizi, sevgi, merhamet, kardeşlik, basiret ve feraset ilaçlarıyla tedavi etme zamanıdır.
Dün; “İslam’la savaşımız bin yıl sürecek” diyen Bermuda Çetesi Grubunu (BÇG) antiamerikancı oldukları yalanıyla, temiz tabanımıza ve mazlum halkımıza sevdirme basiretsizliğini terk edelim.
Nesillerimizi ahlaki değerlerden uzaklaştırmayı, dinsiz yetiştirmeyi ve halkımızı fakirleştirmeyi hedefleyen 28 Şubat kararlarını Refahyol iktidarı eliyle halkımıza dayattırmak isteyen bunlar değil miydi?
İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakültelerini talebesizlikten kapatma noktasına getirerek, camilerimizi imamsız, nesillerimizi Kur’ansız ve okullarımızı öğretmensiz, bırakan bu sivil ve sivri Ergenekon çeteleri değil miydi?
“Kamusal alana Allah giremez” dercesine başörtüsü yasağını yıllarca sürdürterek kızlarımızın beddua ve ahıyla helak olan bu zorba eşkıya sürüsü değil mi?
Vatanımız ve canlarımızın korunması için nöbette olan, namaz ehli ve hanımları başörtülü olan subaylarımızı ordumuzdan yargısız infazlarla attırtıp, tüm özlük haklarını iptal ettirerek, çarşı pazarlarda çalışmaya mahkûm eden bu sözde (antiamerikancı!) generaller değil miydi?
Gece oruç için kalkan savcılarımızı, insan hak ve hürriyetinden yana karar alan hakimlerimizi meslekten atıp avukatlıklarını bile iptal ettirten sözüm ona bu (antiamerikancı!) kafa değil miydi?
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’mızı yiğitçe koruyan kahraman Filistin halkının şanlı mücadelesini desteklemek için program yapan belediye başkanımızı zindana attırıp tankları Sincan’da yürüttüren siyonist uşakları bunlar değil miydi?
Halkımızın üreten olmasını önlemek için yeşil sermaye brifingleriyle, cömert ve yardımsever milli sermaye sahiplerini fişlettiren bu antiamerikancı olduğu iddia edilen cunta değil miydi?
Dün 1960’da Amerikancı iftiralarıyla Başbakan ve Bakanları Amerikan emperyalizmi adına astırtan aynı sivil ve sivri cunta değil miydi?
Gençlerimizi sağ sol diye silahlandırıp birbirine öldürterek, Amerika’nın talimatıyla yaptırtılan 12 Eylül 1980 ihtilaliyle Milli Görüş harekatının başlattığı Maddi ve Manevi Kalkınma hamlesini durdurtan hainler, şimdi antiamerikancı! denilen bu cunta değil miydi?
Refahyol hükümetini yıktırtan dünün Amerikancı Özel Harbin şubesi Ergenekon’un sivil ve sivri müntesipleri son yıllarda Rusya ve Çin adına ülkemizde bir komünist ihtilali hazırlığı içerisindeyken tutuklanıp şimdi Silivri’de hesab vermektedirler.
Bu acı gerçekleri unutup halkımızdan gizleyen kardeşlerimize imanî, insanî ve vicdanî sorumluluk altında olduklarını bir defa daha hatırlatıyoruz.
Allah (c.c) Hakk’ı hak bilip uymayı, batılı, batıl bilip her çeşidinden kaçıp korunmayı nasib etsin. Rızası uğruna gayretle çalışanların yar ve yardımcısı olsun!
Amin.