Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Ezber bozmak

Ezber bozmak

Sevgili dostlarım...

Çocukluğumuzdan beri aldığımız telkinler beynimizde pas bağladı. Ona aykırı bir şey duyduğumuz zaman kanımız donuyor, Cumhuriyete kastedildiğini düşünmeye başlıyoruz.

O düşünce ile de saldırganlaşıyoruz.

Bence biraz ezberimizi bozmamız gerekiyor...

Daha soğukkanlı, biraz daha realist ve biraz olsun entelektüel düşünmeye çalışmak zorundayız.

Bu yaklaşım içinde sorulacak ilk soru şudur: “Acaba bize öğretilenler yanlış olabilir mi?”

“Aydın olmak kuşkucu olmaktır” derler. Dini inançlara ilişkin olarak gösterdiğimiz kuşkuyu biraz da kendi inançlarımıza ilişkin olarak göstermemiz lâzım kanaatindeyim.

Çok basit bir misalle, “Pusulasız, haritasız çürük-çarık Bandırma Vapuru ile Atatürk Samsun’a çıktı” şeklindeki algımızın dışına çıkmaktan söz ediyorum.

Bir kere Bandırma Vapuru “çürük-çarık” değildi. O tarihte (1919 Mayıs’ı) orta yaşını sürüyordu (41 yaş). Bu iş için elde bulunan teknelerin en iyilerinden biriydi. Pusulası da, haritası da, kaptanı da, tayfası da, kamarotu da vardı. Yani tam donanımlıydı. Özenle ve özellikle seçilmişti. Ve Mustafa Kemal tek başına değil, amaca uygun olarak belirlenmiş bir kurmay heyetle birlikte Samsun’a gitmişti.

Bunu, konuya ilgi duyan araştırmacılar kaç kere yazdı, çizdi...

Biz de kaç kere belgeleriyle birlikte yayınladık..

Ama yirmi sene öncesine kadar Bandırma Vapuru’nun “çürük-çarık” olmadığını, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya hükümetten izinsiz ve habersiz gitmediğini söylemek yasaktı.

Rahmetli Necip Fazıl’ın, “Vahidüddin” isimli eserinde, “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya Padişah gönderdi” diye yazması, bir buçuk yıllık mahkümiyetine mal olmuştu.

İşin bir de “yemin merasimi” tarafı var...

Sultan Vahideddin’in yaveri Avni Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın, Samsun’a hareket etmeden bir gün önce (15 Mayıs 1919), İstanbul’da, Yıldız Camii’nde, Padişah ve Sadrazam huzurunda, Kur’an-ı Kerim üzerine el basarak yemin ettiğini anlatıyor (Osman Öndeş, Vahideddin’in Sırdaşı Avni Paşa Anlatıyor)...

Avni Paşa’ya göre tablo şudur:

“Sadrazam Paşa, Yaver Paşa Padişah’ın iki tarafında birer adım gerisinde idiler. Mustafa Kemal Paşa askeri duruşuna dini bir edâ dahi vererek ilerledi ve sağ elini Kur’an-ı Kerim’in üzerine koyarak şu yemini eyledi...”

Avni Paşa’nın verdiği yemin metni şöyledir (bugünkü dille):

“Heyet-i Vükelaca (Bakanlar Kurulu) tanzim olunup (düzenlenip) Padişah Hazretlerinin iradesine sunulan yirmi bir maddelik özel talimatta bana verilen yetkiler doğrultusunda padişah Hazretlerimizin Anadolu vilayetlerindeki bütün mülki ve askeri memurlar üzerindeki teftiş ve tetkikat görevimi, Padişah Hazretlerinin müsaadeleri doğrultusunda iftiharla ve sahip olduğum yetkiler istikametinde tüm sadakatimle yapmaya gayret edeceğime, vallâh billâhi...”

Şimdi var mısınız, söylenenlerle yapılanlar arasındaki farkı bulmaya?

Neyse, asıl vurgulamak istediğim şu: Ön kabullerimizi artık gözden geçirmek zorundayız. Her araştırma sonucunu bir kulp takarak, belgeleri kilitleyerek saklayarak bir yere varılamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi