Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Keşke evlenseydi

Keşke evlenseydi

Kadın gözyaşları içinde anlatıyor. "Oğlumu ne çilelerle büyüttüm. Kocam genç yaşta bırakıp gitti, otuz yaşında dul kaldım, el işi yaparak onu büyüttüm. Okudu, adam oldu ve evlendi. Evleneceği kızla ilgili düşüncelerimi sordu. O zamanlar ben de onaylamıştım, çünkü evleninceye kadar bu kızın bu kadar canavar olabileceğini hiç düşünmemiştim. Onun gerçek yüzünü gördüğümde oğluma "boşa bunu" dedim. Ama oğlum "iki çocuğum var, karımı seviyorum boşayamam" dedi. Saçımı süpürge yaptım, ne kısmetlerim çıkmıştı da oğlum için ret etmiştim. Ama o kıymetimi bilmedi, keşke evlenip gitseydim...."! Diye devam ediyor. Kadını dinlerken elimde olmadan, keşke evlenseydin diyorum. Belki de evlenseydi, gencin hayatına bu kadar müdahale etmeyebilirdi... Ama yinede ne olacağını bilemeyiz. Anneyi dinlediğimde üzerine yıkılan o ağır yükün altındaki genci düşünüyorum ve işinin ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum. Bu gibi sorunlarla sık sık karşılaşırız. Bazı anneler çocuklarına yaptıkları yatırımın karşılığı olarak onların mutluluğunu ellerinden almaya çalışırlar. Fakat hiçbir zaman "senin için yaptığım her şeyi aslında kendim için, kendime yatırım için yaptım" diyemezler. Bunu gizlemeye çalışırlar. Oysa oğluna beddua eden bu anneyi dinlediğimde de, yaptığı bütün yatırımları kendisi için yaptığını ve çocuğun kendine ait bir hayatının olabileceğini hesaba katmadığını görüyorum.

İnsan kendini sever ama bunu bir türlü itiraf edemez. Yani insan özsever yanını örter, başkaları bilsin istemez. Eğer bunu ortaya koyarsa, bencillikle suçlanacağından, sevilmeyeceğinden korkar. Bencillikle suçlanmamak için kendine olan sevgisini fedakarlık olarak tanımlar.

Her insan almaya da vermeye de ihtiyaçlıdır. Ancak alıcı kişi karşı tarafın çizgilerini geçmemelidir. Terk edilen bir kadının yaşadığı sorunlar elbette kolay değildir. Çocukların bakımı, ekonomik zorluklar büyük bir imtihandır. Anne bütün bu sorunların üstesinden gelmiştir. Dolayısıyla çocuğundan saygı beklemeye hakkı vardır. Ancak bunu gencin sınırlarını delmeden yapmalı ve onun yaşam alanına saygı göstermelidir. Unutmayalım, çocuklarımız geleceğimizin sigortası değildir. Bizler onları, dinine bağlı ve ayaklarının üzerinde durabilen bir mümin olarak büyütmeyi hedeflemeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi