Türkmen-Türk-iman
Fatih-Aksaray sınırlarında yer alan Ali Emiri Kültür Merkezinde Suriye Türkmen Kitlesinin doğuşuna şahit olduk. Burada Suriye asıllı araştırmacı ve yazar Mahmut Dugaym, yine Suriyeli hadis alimi İmadüddin Reşid gibi nice Suriyeli ilim adamları ve faaliyet erbabı konuşma yaptılar. Bu münasebetle bize de söz verdiler. Lakin dikkatimi çeken hususlardan birisi İdlipli bir aileden gelen Mahmud Dugaymin Türklerin İslama hizmetlerini özetlemesi oldu. Türkler için bir kavim ki zehirleri de panzehirleri de kendilerindendir denmiştir. Bu anlamda, El Mutasım Billah Türklerle anılmıştır. Türk garnizonu olarak Samarrayı bina eden de kendisidir. Annesi Türklerdendir. Bununla birlikte El Mutasım Billah, Mutezile mezhebine arka çıkıyordu. Lakin tarihe adı altın harflerle kazınmştır. Daima bir çığlıkla anılmıştır. Bizans bir Müslüman kadına tasallut etmiş ve bunun üzerine bir ordu teçhiz ederek Bizansı tedip etmiştir. Bizans sınırlarındaki mağdur kadının çığlığı tarihe VA MUTASIMAH/YETİŞ MUTASIM olarak geçmiştir. Öyle ki, ordusunun gerisi Bağdatı ve başı da Bizans sınırlarını tutmuştur. Mahmut Dugaym burada Türklerin büyük yararlılıklar gösterdiğini ve Amuriyenin fethinde bulunduklarını belirtmiştir. İslam refleksi orada kendisini bu şekilde göstermiştir. Medinedeki İslam şehamet ve kahramanlığı orada da tecelli etmiştir. Medinede de kimi Yahudiler bir Müslüman kadına tuzak kurarlar ve avret mahalli ortaya çıkar ve bunun üzerine bir Müslüman Yahudilere karşı çıkar ve onu oracıkta öldürürler. Bunun üzerine kadının çığlığı Medineyi tutar ve Müslümanlar bundan sonra Medineyi Yahudilere dar ederler. Zira eman ve protokole ihanet etmişlerdir. El Mutasım Billah da yine Müslüman kadını aşağılayan Bizansı tepelemiş ve tedip etmiştir. Mahmut Dugaym Abbasi halifelerinden El Müktefi Billahın annesinin de Türk olduğunu ifade etmiştir. Ordusu Türklerden oluşuyordu. Onun devrinde Anadoluya arka arkaya yapılan seferlerle bütün güneydoğu şehirleri ele geçirilmiştir. Bu devirde, Türklerin büyük bir kısmı Müslüman olmuş ve devlet hizmetlerinde mühim vazifeler almışlardı. Bilhassa ordu tamamen Türklerden meydana geliyordu. Mutasımın Mutezile anlayışına sahip olmasına mukabil Müktefi, Muhyissünne (sünneti dirilten) olarak anılmıştır. Muktefi bu anlamda Abbasilerin Ömer Bin Abdulazizi sayılır. Yani tevile değil sünnete arka çıkmıştır.
¥
Mahmut Dugaym; Nureddin Zenginin, Portekizlilerin Hazreti Peygamberin naaşını kaçırma teşebbüslerini bozduğunu da hatırlatmıştır. Fatih ise Camiüs sağir gibi hadis mecmualarında belirtildiği gibi Hazreti Peygamberin müjdesine nail olmuş ve İstanbulun kapılarını İslama açmıştır. Bugün Mutasım döneminde Müslüman kadınlara Bizansın yaptığını fazlasıyla Suriyedeki bidatkar rejim yapmaktadır. Bugün Suriyede maalesef sadece kadınların değil aynı zamanda erkeklerin de ırzına geçilmektedir (El Müctema dergisi: Takrir düveli yarsudu sülükiyat müşine linnizam es Suri, sayı: 1981). Bugün Suriye Mutasım yine şehameti ve hamlesi beklemektedir. Gerçekten de Suriye halkı bugün Bizans tasallutundan daha beter günler geçirmektedir. Bu mağdurlar zümresi arasında çok sayıda Türkmen kitlesi de vardır. Bu insan kitleleri Beşşar rejiminin rehinesi ve esiri durumundadır.
¥
Mahmut Dugaym Bey başka önemli bir noktaya daha temas etti ve Irak ve Suriyedeki Türkmenlerin kökenini anlattı. Başta Mecdüddin Firuzebadi olmak üzere kamus ve sözlük yazarlarının birçoğu Türkmenlerin kökenine temas ederken Türk-men terkibindeki men nisbetinin imandan geldiğini söylemektedirler. Yani Türkmen ifadesi Türk-iman ifadesinin kısaltılmış veya bozulmuş halidir. Firuzebadi, Okyonus olarak da Türkçeye çevrilen Kamus el Muhit adlı eserinde Türkmenlerle alakalı şu izahatı yapmaktadır: Türküman Türklerden bir bölük veya nesildir. Onlara Türküman denilmesinin nedeni bir ay içinde içlerinden 200 bin kişinin Müslüman olmasındandır. Onlara önce Türk-iman denilmiş lakin daha sonra kısaltma ile Türküman olarak dillerde yer etmiştir. Daha sonra Zebidi, Cevheri gibi Arapça sözlük yazanlar da aynı değerlendirmeyi yapmışlardır. Demek ki, Türkmenler İslama içten gönül vermiş bir Türk kitlesidir. Şimdi bu kitle Azezden Deraya kadar Suriyeye ve onun ötesinde de bütün Ortadoğuya dağılmış haldedirler. Kayıp Türklerin peşindeki Ülkü Özel Akagündüz de, Suriyede ve bölgede Türklerle ve Türkmenlerle ilgili topladığı bilgileri kitaplaştırmış ve hatıralarını bir biçimde Ali Emiri Kültür Merkezindeki etkinlikte bizlerle paylaşmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.