Kanadoğlu kanatlanmış uçuyor!
Laik ve Atatürkçü kesimin kanaat önderi, hukukun fetvacıbaşı ve son ayların yükselen trendi Sabih Kanadoğlu kanaldan kanala koşturuyor...
En son Hulki Cevizoğlu’na konuşmuş zat-ı muhterem!
Al takke ver külah...
AK Parti davası sürerken başkaları konuşunca yargıyı etkilemek oluyor da, kendisi konuşunca kimsenin hesap sormaya, “Yargıyı etkiliyorsun” demeye hakkı yok!
Alenen ve resmen Anayasa Mahkemesi üyelerini etkileyen hatta emir telakki edilen mesajlar vermesine ses çıkaran yok...
9 üyede sıkıntı yok ama, diğer iki üyenin de muhalif tavır ortaya koyması canlarını sıkıyor...
Son zamanlarda ortaya çıkan telefon dinleme hikayeleri de onları ürkütmüş olacak ki artık oturup yemekli toplantılarda işi bitiriyorlar.
Nasıl olsa dinleyen yok hesabı!
Gizliyorlar ama yerin kulağı var!
Neyse geçelim Kanadoğlu’nun hızını alamayıp kanatlanıp uçtuğu televizyon programına...
AK Parti kapatılacak!
AK Parti’nin kapatılması halinde yerine kurulacak yeni parti de kapatılacak!
Kapatılan partinin üyeleri bu dönem değil, ancak bir sonraki dönemde Meclis’e girebilecek!
öyle diyor geleceği okuyan kehanet sahibi!
Yani Kanadoğlu diyor ki; ey Anayasa Mahkemesi’nin değerli üyeleri; vereceğiniz kararın “kapatma” kararı olması lazım!
Bu da yetmez!
Yerine kurulacak yeni partiyi de kapatacağınıza dair mesajı şimdiden verin!
AK Parti’ye de diyor ki; zaten kapatılacaksınız ama yeni bir parti de kurmayın, çünkü o da kapanacak!
öte taraftan partinin üyelerine de şu mesajı veriyor;
AK Parti kapatılacak...
Yerine yenisi kurulsa bile o da kapanacak...
İşte sizin orada durmanızın bir anlamı yok...
Ortada kalmamak için hemen gemiyi terkedin...
Bir taşla üç mü beş mi artık siz karar verin kaç tane kuş vuracağına!
Biz de oturmuş demokrasinin nimetlerinden, insan haklarında geldiğimiz noktadan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir hukuk devleti olduğundan, yasalardan, hükümetten, başbakandan ve parlamentodan bahsediyoruz.
Sonunda her şey bir avuç azınlığın ağzından çıkan iki kelimeyle oluyorsa burası;
Herkesin haklarının yasal ve anayasal güvence altına alındığı bir hukuk devleti değil, olsa olsa ancak guguk devleti olur!
Demokrasi dedikleri şey; çoğunluğun söz sahibi olduğu ancak azınlığın da haklarının tastamam korunduğu bir yönetim tarzı değil, olsa olsa oligarşik bürokrasi olur!
Cumhuriyet rejimi de “halkın kendi kendini idare ettiği” bir rejim değil, olsa olsa bir avuç azınlığın idare ettiği oligarşik bir rejim olur.
Bu ülkenin diğer çoğunluğu da ancak bu ülkede vergi veren, askerlik yapan ve bu bir avuç efendiye hizmet eden köleler olur!
Artık neyin davasını güdüyorsunuz!
GüNüN SöZü
Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikâyet etmemelidirler.
F.SCHİLLER