Hocalı soykırımı 20. yılını doldurdu…

Dört saat içinde; 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere 613 sivil öldürülmüştü. 56 hamile kadın karnı yarılmış olarak bulunmuştu. 8 aile ise tümüyle yok edilmişti. 25 çocuk her iki ebeveynini, 130'u ise bir ebeveynini yitirmişti. 76'sı ergenlik çağında olan 476 kişi ömür boyu sakat kalmıştı. 1275 kişi tutsak alınmıştı… Hala bu bölgelerden göçe zorlanmış 1.200.000 insan çadır kentlerde ve vagon evlerde dayanılmaz şartlarda hayat mücadelesi veriyor…

Aslında sadece Hocalı’da yaşanmadı bu vahşet…

Azerbaycan Türkleri, Rusların kuklası Ermeniler tarafından değişik zamanlarda, planlı olarak katliamlara ve tecavüzlere uğradılar. Sadece 20. Yüzyıl içerisinde; 1905-1907, 1918-1920, 1948-1953, 1988-1993 tarihleri arasında Azerbaycan Türkleri dört büyük katliam ve toprak değişimlerine maruz kalmıştır.

Ama tüm bunları yapan insansa bizler neyiz sorusunu sordurtan en vahşi katliam Hocalı’da yaşandı…

1915 yılında başına gelenlerin hesabını sormak için elinden geleni ardına koymayan Ermeniler, Türkiye’ye sözde ermeni soykırımını tanıması için her türlü baskıyı yapan Avrupalı ve Amerikalılar, ne hikmetse 1992 yılında tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşmiş bu katliama, daha doğrusu soykırıma burun kıvırıp görmezden gelebiliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Hocalı soykırımını dünyanın gözü önüne serip “sen önce 20 yıl önce yaptıklarının hesabını versene” diyebilecek kudreti gösteremiyor…

Ermenilerin iddia ettikleri ermeni soykırımı, asılsız belgelere ve çarpıtmalara rağmen hemen hemen tüm dünyada kabul edilmişken; videolarla, fotoğraflarla, canlı şahitlerle soykırım olduğu ortada olan bir canilik nasıl olur da Türkiye gibi Türk dünyasının liderliğini yapmaya hazırlanan bir ülkede sadece belli bir vefalı zümre tarafından hatırlanır ve anılır?

Bugün Hocalıda yapılan vahşet unutturulmaya çalışılıyor. Soykırımda yok edilen canların izleri, masa başında yapılan temizliklerle “estetize edilip” silinmeye çalışılıyor. Dünyanın her yanında yanan mazlum yürekler hangi milletten hangi dinden olursa olsun bizimdir. Kalbimiz, bu vahşetin faili ve hamisi Ermenistan'ın sahiplendiği topraklarda canı yanan Türklerle beraber atıyor.

Hocalı soykırımı Batı medeniyetinin içine düştüğü krize de ayna tutmuştur. Dünyanın 20 yıldır süren vurdumduymaz tavrı, Batı’nın şampiyonluğunu yaptığı değerler sisteminin bir kez daha iflas ettiğini alenen ortaya çıkmıştır. Ermenistan’dan yana mutlak tavır koyan, en temel insan haklarını çiğneyerek soykırım işlemesine göz yuman, kimi yerde gizli kimi yerde aşikâr olarak destek olan Batı medeniyetinin kurucu paradigması, ciddi krizlerle karşı karşıyadır.

Vahşet ve soykırımın, medeniyetin en zirve noktalarında dahi uyanabileceğini gösterdiği için Hocalı’yı unutmuyoruz. Hocalı soykırımı aynen daha yeni yaşanan Gazze katliamı ve benzer tüm katliamlar gibi tüm dünyanın gözyaşını hak ediyor.

Hocalı Soykırımı’nın dünyada tanınması ve sorumlularının cezalandırılması için yapılabilecek çok fazla iş var. Bu işlerin yapılarak Hocalı Soykırımı’nın dünyada hak ettiği hukuki ve siyasi değeri kazanması hem insani, hem toplumsal ve hem de stratejik amaçlar bakımından yapılması gereken önemli bir görevdir.

Türkiye Hocalıya sahip çıkmalı. Hocalı Soykırımı’nın kabul edilmesi için uluslararası örgütler ve ülkeler nezdinde, elinde imkân olduğu halde neleri yapmıyor sorusunun cevabını verip, gereken neyse acilen yapmalı.

Ermeniler ve onları destekleyen ülkeler, 2015 yılında, yani sözde 1915 olaylarının 100. Yılı için büyük organizasyonlara hazırlanıyorlar. Devlet organları, sivil kuruluşlar, sair ülkelerde Azerbaycan ve Türk lobileri ve sivil kuruluşları ile sistemli ve koordineli bir faaliyet yürütmek için üzerimize düşen tüm sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz…

Bizler Hocalı Soykırımı’nı Unutmuyoruz.

Bizler biliyoruz ki unutmamak inancımızın ve insanlığımızın gereğidir.