Ahmet Türk

Ahmet Türk

Hakikatin Hatırına Bir Seçim Yazısı

Hakikatin Hatırına Bir Seçim Yazısı

Adalet ve Kalkınma Partisi on üç sene tek başına iktidar olma başarısını gösterdikten sonra, 7 Haziran 2015 Genel Seçimi’nde aldığı sonuçla, ‘sürekli ve kalıcı iktidar’ vehmini besleyen parametrelerin çökmesi gerçeğiyle yüzleşmişti. Sonrasında ortaya çıkan hayal kırıklığı ve panik havasıyla yürütülen zamana oynayan koalisyon görüşmeleri ve “bizden sonrası tufan” stratejileri istikametinde, sistemin olabildiğince zorlandığı sıkıntılı bir beş ayın ardından ülkeyi tekrar seçime taşımayı ve bu seçimden tek başına iktidar olarak çıkmayı başardı. Öncelikle 1 Kasım 2015 Erken Seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.  

Bu seçim sonuçlarını âcizane değerlendirmeye çalışacağım bu yazımda, çoğunluğa uyup ‘tabelaya bakalım…’ sığlığında kulaç atıp, “seçmen ne mesaj verdi?’ popülizmine girmeyeceğim… Türkiye ve dahi İslam ümmeti 2 Kasım sabahı birden bire nasıl felaha erdi geyiği yapıp, ülkenin bütün sorunlarını Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tek başına iktidar olmadığı beş aydaki istikrarsızlığa(!) bağlayacak analizlerde de bulunacak değilim… Bu minvalde:

1-) Aziz milletimizin ekserisine yakını, yıllardır ‘Müslümanların iktidarı’ gerekçesiyle, kısa vadeli çıkarlar kesbetmek ve başka “şeylere” geçit vermemek uğruna “tercih” eleğinin deliklerini o kadar genişletmiştir ki, reddetmesi ve elemesi gereken bir sürü olumsuz ‘şeylerin’ geçmesine de müsaade etmiştir! Oysa geçmişte böyle durumlarda ‘sağduyu’dan da öte bir meziyeti olan ‘irfan’ını devreye sokardı! Maalesef bu millet ‘kol kırılır yen içinde kalır’ maslahatıyla, yapılan ciddi hatalara ve usulsüzlüklere göz yuma yuma bu önemli meziyetini yani ‘irfanını” yozlaştırdı. Bazı durumlarda ise buna mecbur bırakıldı! Bence bu millet bu seçimde de, aynı gerekçelerle, bir kez daha irfanını susturmak ve mühlet vermek zorunda kaldı! 

2-) Seçimin galibi Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gelince… Başbakan Davutoğlu’nun ve kuracağı müstakbel hükümetinin önünde iki tane ciddi ‘vesayet’ konusu var: İlki, “kat’i vesayet” diye adlandırdığım bürokratik bir proje olan ‘Çözüm Süreci’ ki; seçim sonrası verilen ilk resmi beyanlardan anlaşıldığı üzere, “Açılımın Efendileri” tekrar devreye girip ‘gerekli şartlar’ hazırlandıktan sonra bu süreci buzdolabından çıkaracaklar! 

İkincisi ise; “kirli iktisadi vesayet” diye adlandırdığım, iktidara yakın, çoğunlukla kamu imkânlarıyla büyütülen, şu anki mevcut ekonomik krizin en baş sorumlusu olan kirli/yolsuz ve işlevsiz ekonomik networklardır! 

Eğer Davutoğlu Hoca bu iki vesayetten kurtulamazsa, herkes şimdiki “Ak Parti’yi” ve “Türkiye’yi” mumla arayacaktır! 

3-) Tamam, muhalefet temsilde adaletsizliğe ve eşitsizliğe yol açan seçim sistemi ve siyasi partiler kanunundan şikâyetçiler ve bunda da haklılar. Lakin bunca muhalefet partisi, bunca muhalif malzeme, imkân ve araçlar bol olduğu halde, insanların “muhalefet yok” diye ağlaştığı başka bir ülke daha bulamazsınız! 

‘Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa’ misali bir seçim sistemi nedeniyle düşüncelerini parlamentoda temsil edemeyen baraj altı partilerinin hafifletici sebepleri çok… Peki, baraj üstü muhalefet partilerine ne demeli? Bunların muhalefet performansı, salı günleri TV’lerde canlı yayınlanan grup toplantılarındaki mangalda kül bırakmayan ve gerçek hayatta karşılığı olduğuna inanmadığım hamaset ve atarlarla sınırlı! Yeri geldiğinde güç ve otoriteyle mücadele edemiyorlar! Aslında şikâyet ettikleri sistemden besleniyorlar; ‘nasıl olsa seçmen kazanacak ata oy veriyor’ rahatlığında olduğu için baraj endişesi yaşamıyorlar! İktidar projesi, üretecek ve sokaktaki insanda karşılığı olan hiçbir erdemli işe ve fedakârlığa girişmiyorlar…

4-) Şu anda aklı başında ve taassuba duçar olmamış birçok Ak Partili yönetici ve seçmeni dostum 1 Kasım Seçim sonuçlarıyla alakalı yukarıdaki vaziyet tespitim ve kaygılarıma katılıyorlar. Bazıları ise tuttuğu takımın hafta sonu kazandığı maçın zaferini hafta başı çevresine caka satıp kendini tatmin eden futbol taraftarı gibi davranırken, bazı partililer ise hâlâ kendi yanlışlarını masaya yatıracaklarına, muarızının yanlışlarını saymakta ve bizim gibi tenkit edenleri de bir yerlere ait olmakla itham etmekle meşguller!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Türk Arşivi