Ahmet Türk

Ahmet Türk

146 Günün Özeti!

146 Günün Özeti!

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin en önemli projesi olan terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’nin sisteme entegre edilmesi ve ‘Türkiye partisi’ olması, ardından da terör ve şiddetin ortadan kalkacağı ütopyası ters tepmiş, siyasi iktidarı 7 Haziran Seçim sonuçlarıyla yüzleştirmişti.

Çözüm Süreci’nde her türlü meşruiyeti ve avantajı kendilerine maharetle transfer eden HDP ve terör örgütü, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu projesini politik argüman olarak kullanıp  ‘Türkiye partisi’ olmayı vaat ederek 7 Haziran’da potansiyelinin yaklaşık iki katı oy aldı… Diğer yanda milliyetçi siyasi partiler ve tepkimeler güçlendi. Adalet ve Kalkınma Partisi %40’lara kadar geriledi… 

Üç yıllık çözüm süreci boyunca egemenlik aklarımıza ve üniter yapımıza zarar veren olayları görmezden gelen Adalet ve Kalkınma Partisi tavanı ve tabanı, zararın ucu kendilerine değince birden bire bu ülkede bir terör sorunu olduğunu keşfettiler! Ardından Çözüm Süreci’nde işlenen ihmaller ve kusurların itirafı ve milliyetçi söylemlerin dozu arttı. Seçmene “Gerçeği gördük” mesajı verilmeye başlandı. Diğer yandan da, kendi elleriyle besleyip büyüttükleri HDP’nin “Türkiye partisi olma” projesi, “erken seçim” ihtimali eşliğinde bastırıldı! 

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Kürt sorunu yok, terör sorunu var” söylemini, Demirtaş ise “Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız” söylemini dillerinden düşürmediler. Cumhurbaşkanı Erdoğan milliyetçi oy ihtiyacıyla, HDP eşbaşkanı Demirtaş’ın ise toplumdaki Erdoğan karşıtlığından beslenme hedefiyle bu söylemleri dillerinden düşürmediler… 

Sonraki süreç malum… Peşi sıra yaşanan terör ve şiddet eylemleri, şehit haberleri, kutuplaşmalar, keskin ayrışmalar, kaos ve dövizdeki artış derken; “istikrarsızlık” adına ne varsa, “Ak Partisi’nden sonrası tufan” propagandalarıyla birlikte bu beş ay içinde yaşandı! Tüm bunlar yaşanırken, muhalefet ellerine tutuşturulmuş zaman ayarlı koalisyon oyuncağıyla oynamakla meşguldü! Neticede, başarılı bir kriz ve süreç yönetiminden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi 1 Kasımda tekrar ‘tek başına’ iktidar oldu!   

146 gün zor sabretmiş olacaklar ki, 2 Kasım’dan itibaren ivedilikle ‘Çözüm Süreci’ ve bu sürece endeksli yürütülen ‘Yeni Anayasa’ ve ‘Başkanlık Sistemi’ tartışmalarının fitilini ateşlediler! 7 Haziran seçimlerinden sonra tepki işini abartıp “İnsan pek nankördür” ayetlerine kadar taşıyan Adalet ve Kalkınma Partisi tabanı, 1 Kasım sonrası HDP’nin tekrar barajı aşmasına hiç ama hiç ses çıkarmadı!

Evet… Süreç yeniden işletilecek. “Öcalan” gerekli zemin hazırlıkları ve algı yönetimi eşliğinde tekrar sahaya sürülecek. Yine, Kezban Hatemi’ler, Hilal Kaplan’lar başta olmak üzere, “Çözüm Süreci, Hudeybiye Antlaşması’nın çağdaş versiyonudur” diyen TV’lerin akredite ilahiyatçıları bizlere musallat olacak! Seçilmiş sâkil takımının Öcalan mersiyeleri ve sahte barış hezeyanları gündemden düşmeyecek! En mühimi, 7 Haziran sonrası baş tacı edilen “milliyetçilik” tekrar ayaklar altına alınacak!

Hülasa

2011 yılında yapılan bir söyleşide MİT eski müsteşarı Sönmez Köksal’a, Çözüm Süreci’nin taşıdığı hukuki ve idari riskler ile kamuoyu tepkisi kendisine hatırlatılarak “Çözüm Süreci’nin meşrûiyeti nasıl sağlanacak?” sorusu soruluyor… Sönmez Köksal şu manidar cevabı veriyor: “AK Parti’nin yüzde 50’ye yakın bir oyla iktidar olması, çözüm arayışları açısından büyük bir meşrûiyet sağlıyor!”

Bence aslolan bu itiraftır. Gerisi laf’ü güzaftır. Siyasi iktidarın 7 Haziran’dan önce sıkça dillendirdiği ‘tek başımıza iktidar olamazsak süreç biter’ sözüyle, 1 Kasım’dan önce sıkça dillendirdiği ‘tek başımıza iktidar olursak süreç başlayabilir’ sözlerini, birde Sönmez Köksal’ın beyanı istikametinde değerlendirin lütfen…  

Öte yandan siyasi iktidarın aynı konuda dün başka bugün bambaşka söylemli tarz-ı siyasetine ise fazla takılmayın! 13 yıldır defalarca müşahede ettiğimiz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasi dönüşleri çok keskin ve sert ve oluyor! Yani yağış nerede başlayacaksa, tarlayı oraya taşımakta mahirler! Üstüne üstlük, “dün dündür, bugün bugündür!” stratejilerinin ve pragmatizminin uğrunda ödenen ve ödetilen bedellerin, seçmen indinde bir karşılığı olmadığını gördükçe, daha da rahat davranıyorlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Ahmet Türk Arşivi