Câmilere Borç Tebligatı Yapan Ebleh Bürokrasi
Hâkimiyetin ve meşrûiyetin kaynağı ve esası Müslümanlar olan Türkiye’de câmilere borç çıkarılır mı? Darülislâm olan bir ülkede câmilere borç çıkarmak yakışık alır mı? Müslüman bir ülkede Allah’ın evinin elektriği kesilir mi?
Türkiye’de câmilerine elektrik borcu çıkaran ve elektriğini kesen memur ve hükümet iflah olur mu? Câmilerine faizi ile birlikte borç tebligatı yapan hükümetin ebleh memuru işgâl ordularının memuru mudur?
Millet-i beyzânın hayat tarzı ve inançlarına muarız kanunlara dayanarak, câmilerin elektrik bedellerini talep eden, eblehliğin ve fikirsizliğin numunesi resmî kurumlar başka hangi İslâm ülkesinde görülebilir? Câmilerinin elektrik sayaçlarını söküp giden memur, laikçi ve Atatürkçü bir hükümetin memuru mudur?
Müslüman bir ülkenin câmilerine elektrik faturası bırakılır mı? “Şu kadar borcunuz var; faizi ile ödenmezse elektriğiniz kesilecektir” tebliğinin yapıldığı Türkiye’de kimler iktidardadır? Hangi zihniyette bir hükümet hükümfermadır.
Câmilerinin elektrikleri kesilmekle tehdit edilen Müslüman Türkiye’nin kurumlarında vazifeli nâdan bürokrat ve siyasîler millete olan aidiyetlerini hatırlamak için sık sık fikir ve haysiyet tâlimi yapıyorlar mı?
CÂMİLERE BORÇ TEBLİGATI YAPAN MEMURUN KULAĞINI KİM ÇEKECEK?
Câmilere borç tebligatı yapmak yüz karası bir muamele değil midir? Câmilere, gelir getiren ticarethaneler gibi borç tebligatı yapan memurun kulağını kim çekecek? Câmilere bürokratik zulümler yapan “kurumlara” haddini bildiremeyen hükümetin akıbetinden endişe edilmez midir?
Câmi elektrikleriyle kafayı bozan idrâki kapalı “kurumların” memurlarına gücü yetmeyen hükümet erkânını, sık sık elektriği kesilmekle korkutulan câmi cemaatları iktidara ne için taşıdı acaba?
Askerî darbelerin pekiştirdiği laikçi-Kemalist yasaları değiştiremeyen ve câmilere, vergi borcu olan dükkânlara girer gibi borç tebliğ eden kafası kalın memurları hizaya getiremeyen hükümet âbad olabilir mi?
Câmiler, eskiden beri laikçi Ankara rejiminin gözüne battığı mâlumdur. Vesayet rejiminin kanunlarına göre hükmeden memurları, dindarların tercihiyle defaatle hükümet olanlar te’dip etmeyecek de, câmi önünde cemaat mi te’dip edecek?
Darülislâm olan bir ülkede Allah’ın evlerini çoğaltmayan ve masraflarını sahiplenmeyen devlet ve hükümet millî, yani İslâmî amel ve vasıflarından eksik kalmış sayılır. Câmileri, vergi veren dükkân ve emlâk derekesinde gören kanunları çöpe atamayan hükümet bu şenî uygulamaların sualini verebilecek midir?
Bu ülkede yıllardır askerî ve sivil bir yığın “kurum ve kuruluşların” yanında binlerce lâdinî turistik mekânların sayısız lambaları namussuz bir “uygarlık ve gelişmişlik” adına yirmi dört yanar. Bu hacâlet duruma ve elektrik israfına itiraz edemeyen hükümetin ebleh bürokratları milletten yana mıdırlar, câmilerin hâmiliğini üstlenmeyen laikçi Cumhuriyet zihniyetinden yana mıdırlar?
İSLÂM ÜLKESİNİN HÜKÜMETİ OLDUĞUNA İNANANLAR, CÂMİLERİN MASRAFLARINI BÜTÇEDEN ÖDEMEKLE MESULDÜRLAR
Câmilerine imam ve müezzin tayin eden hükümetin, câmilerinin masrafları için genel bütçeden tahsisat ayırmaması ne büyük gaflet! Câmilerini, cemaat ve vakıflara güvenmeyen hükümet, başında bulunduğu Türkiye’yi İslâm ülkesi olarak kabul ediyorsa şayet adam gibi oturup câmilerin her masrafını üzerine almakla mükellef olduğunu düşünmelidir.
Müftülük kurumunu ihdas eden, imam ve müezzinlere kadrolu maaş ödeyen hükümet, câmilerinin elektrik, su ve ısıtmasını da kayıtsız şartsız üstlenmekle vazifelidir.
Hükümet, tayin ettiği imam ve müezzinleriyle birlikte câmileri Müftülük kurumunun bir unsuru olarak görüyorsa, câmilerin her tür masraflarını genel bütçeden karşılamayı da anayasa görevi bilmelidir.
Eğer câmileri, tahsisat ve idarî bakımından müftülük kurumundan, imam ve müezzinlerden ayrı görüyorsa câmilerden elini çekmelidir.
Müslüman Türkiye’de seksen küsur yıldır, arsasından inşaatına, elektriğinden ısıtmasına kadar câmi dernekleri ve cemaatınca meydana getirilen câmiler sürekli olarak laikçi cumhuriyet kanunlarının zorbalığına muhatap olmuştur. Türkiye’deki laikçi ve “bizantinist” cumhuriyet milletin cumhuriyeti midir?
Câmi cemaat ve derneklerinin, câmi masraflarının bir kısmının genel bütçeden veya belediyelerden karşılanmasını talep etmesi ve sonunda tek kuruş yardım görmemesi, Müslüman Türkiye trajedisinin bir başka cephesidir.
Câmiler, yalnızca ibadet edilen mekân değil, milletin mânen ve fikren cem olup “imanı ateşlenmiş” bir volkan gibi harekete geçtiği ulvi mekânlardır.
Bu mübarek mekânla uğraşan “kurum” ve bürokratlar başına gelecek musibeti bilemeyecek kadar da toplum bilgisinden uzak ve kabiliyetsizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.