BUNLARI...
BUNLARI...
¥ l930lu yılların Türkiyesinde Urla gibi bir Ege şehrinde bile insanların açlıktan öldüğünü...
¥ Ülkenin pek çok yerinde kefen bezi alacak kadar parası olmayan vatandaşların, Diyanet İşleri Başkanlığına müracaat ederek, ölülerini kefensiz gömme izni istediklerini, Başkan Şerafettin Yaltkayanın ise, herhangi temiz bir bezle kefenleyip defnedebileceklerine ilişkin fetva verdiğini...
¥ 950 yılına kadar liselerde ders kitabı olarak okutulan Tarih II isimli kitapta Kâbenin tavla zarına benzetildiğini, Hicretîn kaçış olarak nitelendiğini, Peygamber Efendimizden Hicaz Peygamberi olarak bahsedildiğini, buna mukabil yalancı peygamber Müseylimenin bir hayli övüldüğünü ve Kuranın Muhammedin fikirlerinin toplu olduğu kitap şeklinde tanıtıldığını...
¥ Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu yıllarda, 75 bin lira gibi büyük paralar harcanarak heykel dikildiğini...
¥ Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazinin babaannesi Hayme Ananın Çarşamba Köyündeki (Bilecik/ Domaniç) türbesini Sultan II. Abdülhamidin tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle, zeminini Hereke halılarıyla kapladığını, ancak tek parti yönetimi döneminde o muhteşem halının türbeden alınarak, partinin İnegöl İlçe Merkezine serildiğini, atlas perdelerin ise kaymakamlık binasında kullanıldığını...
¥ Osmanlı Devleti, cumhuriyete dönüştükten sonra, ihtiyar bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek: Herkes bu pasaportla alay ediyor, oysa eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı tebasıyım ne olur bunu değiştirin diye sefaret yetkililerine yalvardığını...
¥ 16. yüzyılda Osmanlı Devletinin gelişme yolunu tıkadığı ve Osmanlılarla savaştığı için Katolik Avrupa tarafından kendisine Hıristiyanlığın şövalyesi unvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefanın ölüm döşeğinde, evlatlarına, Bir gün korunmaya ihtiyaç duyarsanız, Asla Rusa yanaşmayın, çünkü haindir, sizi yok eder. Kendinizi gönül rahatlığıyla Osmanlılara emanet edin, çünkü onlar âdil ve merhametlidirler diye vasiyet ettiğini...
¥ 1976 yılında Suudi Arabistanın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete oturan dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmenin, Bu Suudi Arabistanın ilk tuzdan arıtma tesisidir demesi üzerine, Fransız Büyükelçisinin, Hayır ekselans, bu Suudi Arabistanın ikinci tuzdan arıtma tesisidir. İlkini sizin dedeleriniz (Osmanlılar) 1800lü yılların sonunda gerçekleştirdiler diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz yaşayan elçimizi mahcup ettiğini...
¥ Birinci Dünya Savaşından sonra kaybettiğimiz topraklarda yaşayan çeşitli halkların Osmanlıyı hâlâ hürmetle andığını, yaşlı bazı Cezayirlilerin ve Libyalıların boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktığını...
¥ Osmanlı Devletinin şahlanış dönemine rastlayan günlerde, Avrupalı papazların, Hıristiyan vatandaşlarını teselli etmek için, Dünya hakimiyeti Türklere, Cennet de Hıristiyanlara verildi şeklinde izahlar getirdiklerini (şimdi de biz öyle yapıyoruz), ama cemaatin çoğunun buna inanmadığını, Dünyada dünyamızı elimizden alan alanlar, ahirette de cennetimizi alırlar diye söylendiklerini...
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.