Ölümsüz
Ahmet Kutsi Tecer'in şiirini hatırlıyor musunuz? İlk dizeleri şöyleydi: "Geceleyin bir ses böler uykumu / İçim ürpermeyle dolar, nerdesin?"
Ben de haftalardır sabaha karşı (Çünkü epey geç yatıyorum) uykumu bölen bir sesle uyanıyorum: "Atla, Atina'ya git!"
- Ne yapacağım Atina'da?
- Manolis Glezos'un kapısına dayanacak, "Biliyorum, bedenin yorgun" diyeceksin, "Ama o asırlık çınarın kılcal damarlarında hâlâ öfkenin, isyanın, adaletsizliğe başkaldırının kıvılcımlarının dolaştığını görüyorum. Var mısın?"
Manolis Glezos, 89 yaşında. Yunanistan'ın yaşayan en büyük ulusal kahramanı. Nazi Almanyası'nın Yunanistan'ı işgali sırasında, 30 Mayıs 1941'de Akropol'e tırmanıp "Gamalı Haç"lı bayrağı indirmiş yiğit. Nice işkencelerden geçmiş, iç savaşta ne badireler atlatmış, daha sonra Albaylar Cuntası döneminde ne çileler yaşamış bir çınar. Şu sıralar "Troyka"nın Yunan halkına dayattığı kölelik düzenine karşı yine kitlesel gösterilerin en ön safında. Ve polisler, kahraman filan dinlemeyip, yaşına falan aldırmayıp, onu göz yaşartıcı bomba yağmuruna tutuyorlar.
***
Haftalardır içimden bir ses "Atla git Atina'ya" diyor.
- Ne yapacağım orada?
- Mikis Teodorakis'i bulacaksın, "Haydi, iş başa düştü" diyeceksin.
Sadece Yunanistan'ın değil, tüm dünyanın 20-21'inci yüzyıllardaki en büyük, en ölümsüz bestecilerinden biri olan Mikis Teodorakis, 86 yaşında. Feleğin kaç alevli çemberinden geçti. Alman işgali sırasında o kadar işkence gördü ki, Naziler onu "Nasıl olsa ölmüştür" diyerek bir çöplüğe attılar. İç savaşta da günlerce süren işkence sonrası ölmüştür diye bırakıp gittiler cellatları. Albaylar Cuntası döneminde ıssız adalarda sürgün kamplarına kapattılar, ölmesi için. Hepsinden kurtuldu. Hepsinden iz kalsa da. Şimdi 89 yaşındaki Manolis Glezos ile birlikte parlamentonun karşısındaki "Sintagma" (Anayasa) Meydanı'nda Yunanistan'ın AB'nin sömürgesine indirgenmesine isyanlarını haykırıyor. Tabii göz yaşartıcı bombalardan da fazlasıyla nasibini alıyor.
***
İçimden bir ses "Ne duruyorsun" diyor, "Ne zaman Atina'ya gideceksin?"
- Ne yapacağım orada?
- Vassilis Vassilikos'u bulacaksın. Soracaksın ona: "Yunanistan'ın bugünkü çilesinin, acısının, trajedisinin Hitler ordularının işgali yıllarından bir farkı var mı?"
Vassilis Vassilikos, "Z" romanının yazarı. Yani, 1963 Mayıs'ında EDA (Birleşik Demokratik Sol) Milletvekili Grigori Lambrakis'in Selanik'te güvenlik güçlerinin gözleri önünde öldürülmesini konu alan, daha sonra Costa Gavras'ın beyaz perdeye aktardığı CIA destekli aşırı sağcı örgütlerin infazının anlatıldığı "Ölümsüz"ün ölümsüz yazarı. Şu sıralar 82 yaşında. Ve vatanının düştüğü Alman işgalinden sonraki en dipsiz utanç uçurumundan ötürü insan yüzüne bakamıyor. "Z"nin fonunda Hitler ordularının Yunanistan'daki vahşetini insanların genizlerinde kalıcı bir alev bırakan cümlelerle aktarmıştı.
***
İçimdeki ses gecegündüz dürtüklüyor, çimdikliyor: "Ne zaman gideceksin Atina'ya?"
- Ne yapacağım orada?
- Hristo Sartzetakis'i bulacaksın; "Niye meydanlara çıkmıyorsun?" diye soracaksın.
Hristo Sartzetakis, Yunanistan'ın eski Cumhurbaşkanı. Ama ondan da önemlisi, EDA Milletvekili Grigori Lambrakis'in öldürülmesi olayının sonuna kadar gidip, katilin ve işbirlikçilerinin maskelerini indiren, onları cezaevine tıkan korkusuz yargıç. Gerçi Lambrakis'in katili ve yardakçıları, 1967'deki Albaylar Cuntası darbesinin ardından salıverildiler ama Sartzetakis'in cesareti ve saygınlığı, yıllar sonra demokrasiye dönüldüğünde, Konstantin Karamanlis'in halefi olarak 1985'te onu cumhurbaşkanlığına taşıdı.
***
Nice gecedir sabaha karşı bir ses bölüyor uykumu: "Ne zaman Atina'ya gideceksin?"
- Ne yapacağım orada?
- Manolis Glezos'un, Mikis Teodorakis'in, Vassilis Vassilikos'un ve Hristo Sartzetakis'in ellerine birer bidon yağlı boya ve birer fırça tutuşturacaksın. Tabii senin de elinde boya bidonu ve fırça olacak.
Ve gece el ayak çekildikten sonra Atina caddelerini dolaşıp tüm binaların cephesine "Z" graffitisini yazacaksınız. Ama "Z" bu kez Lambrakis'in anısını değil, Yunan halkının köleleştirilmeye karşı kükreyişini yansıtacak.
***
Nicedir geceleri, sabaha karşı bir ses ile uyanıyorum. Elimde boya kutusu ve fırçayla. Önümde koskocaman bir "Z" yazdığım duvarla.
Z? "Zei"nin ilk harfi ya da kısaltılmışı. "Zei"? O yaşıyor. Evet, Yunan dostlar siz yaşıyorsunuz, yaşayacaksınız. Sonsuza kadar.
İçimdeki sese uyup Atina'ya atlar gelirsem, siz de benimle birlikte gecenin bir vaktinde elinizde boya kutusu ve fırçayla, tüm başkenti "Z" ile donatmaya var mısınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.