Suudi Melikine açık mektubumuzdur!(2)
Gazetemizde dün yayınlanan mektubumuza, “Meliklerin Meliki, mülklerin maliki Âlemlerin Rabbi Allah’a ait olan Mukaddes Beldelerin adalet, emniyet ve hizmet bekçisi olmanız, Zatınız ve Suud ailesi için büyük bir nimet ve şereftir.
Ancak hesabı çetin olan çok büyük bir emanet ve sorumluluk yükü olduğunu hatırlatmamız kardeşlik görevimizdir” diyerek başlamıştık. Ve Suud ailesinin olarak hizmetlerinize gölge düşürecek ve bilginiz dışında olduğuna inanmak istediğimiz mühim ve yapılması gerekli hizmetlerden bazılarını dünkü yazımızda hatırlatmıştık.
Tüm İslam Aleminin Mübarek Mekanlar ve ziyaretçileri için beklediği hizmetlerle ilgili diğer tavsiyelerimize gelince;
1- Mukaddes Beldelerdeki ziyaret yerleri, tarihi dokusuna uygun olarak koruma altına alınmalıdır. Suudi alimlerin “bidat, bidat” diyerek bu mekânları ziyaret eden Müslümanları kınama yanlışlığına son vermelidirler. Zira Medine-i Münevvere’de Peygamber (s.a.v)Efendimiz’e suikast düzenlettirdiği için yeğenleri tarafından öldürülen meşhur Yahudi alimi Kab bin Eşref’in 1500 yıllık Kuba semtindeki harabe evi ve bahçesinin koruma altına alındığını hayretle gördüm. Arap kardeşlerimizi Osmanlı Devletine karşı yalan ve iftiralarla kışkırtan ünlü İngiliz casusu Yahudi asılı Thomas Edward Lawrence’ın Cidde’deki evi ve eşyalarının da müzeleştirildiğini üzülerek duydum. Hatta evinin kapısına, “Bu ev, Osmanlı’ya karşı bağımsızlık savaşı veren Suudilere yardımcı olan Thomas Edward Lawrence tarafından karargâh olarak kullanılmıştır” diye yazıldığını basından hayretle okudum. Bu iki Yahudi’nin mekanlarında alimlerinizin çok önem verdiği bidat ilkelerinin hiçe sayıldığını üzülerek bildiriyorum. Yahudi’nin ev ve eşyalarını saklayıp müzeye çevirmek bidat olmuyor da sahabeyi kiramın iz ve eserleri bidat gerekçesiyle silinmek isteniyor? Bu çelişkiyi anlamakta zorluk çekiyoruz.
2- Mescidi Haram ile Mescidi Nebeviyye’de nefreti makamda ezan okuyan müezzinler tepkilere sebep olmaktadır. Onların yerine ezanları şevkle aşkla dinletecek, dinledikçe coşturacak güzel sesli müezzinler tayin edilmelidir.
3- Bu mukaddes şehirlerin su şebekeleri ve atık su kanalizasyonları döşenerek tankerlerle otellere su taşıma ve otellerden atık suları alma ilkelliğine mutlaka son verilmelidir. Bu suretle trafiğin biraz nefes alması sağlanmalıdır.
4- Kâbe-i Muazzama’nın yakınında mahalle ve dağlardaki gecekondular yıkılarak Türkiyemizde Ankara belediyesinin uyguladığı yeşil vadi projesi gibi görkemli bir yapılaşma uygulanarak Mukaddes beldenin şanına uygun bir Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere yeniden inşa edilmelidir. Kâbe-i Muazzama’nın etrafındaki başta saray olmak üzere bütün büyük yapılar yıkılmalıdır. Bu surette Beytullah’ı rahat ziyaret imkanı sağlanarak Allah misafirlerinin duaları alınmalıdır.
5- Diğer ülkelerdeki Müslümanlara da Suudi Arabistan’da yerleşme mülk ve edinme hakkı bir an evvel sağlanmalıdır. Ve Avrupa’daki yabancı işçilere tanınan hak ve özgürlük kadar ülkenizdeki mukaddes beldeler aşkıyla çalışmaya gelen tüm işçilere hak ve özgürlükler verilmelidir.. Haksızlık ve zulüm dolu yanlış uygulamalarla İslam dini hakkındaki iftiralarına malzeme olacak davranışlardan mutlaka kaçınılmalıdır.
6- Cidde ve Medine-i Münevvere Havaalanlarındaki izdiham sebebiyle çekilen çilelere son verebilmek için, bu havalimanları modernize edilerek genişletilmelidir.
7- Gümrük kapılarına gelen Allah misafirleri hacı adaylarına aşk ve heyecanlarını bozacak hareketlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Terörist arar gibi parmak izi, göz fotoğrafı gibi kontroller acilen kaldırılmalıdır. Avrupa gümrüklerinde gördüğümüz şeffaf uygulamayı Hadimul Haremeyni-ş Şerifeyn’in ülkesi Kardeş Suudi Arabistan’dan beklemek en doğal hakkımızdır.
8- Kâbe’nin tavaf başlangıç işareti olan Hacerül Evsed’i öpme uğruna kavga görüntülerine son verecek tedbirler alınmalıdır. Bu cehalet tablosu İslam dinini tanımayanlara karşı yanlış algılamalara ve propagandalara sebep olmaktadır.
9- Gerek Kâbe-i Muazzama’da gerekse eşsiz önderimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz’in Kabri Saadetlerinin önünde ve Mescid-i Nebevi’deki görevlilerin asker elbiseleri yerine özel sivil elbiseyle nöbet tutmaları sağlanmalıdır. Bu mübarek Mescidlerin birer askeri kışla görüntüsünden kurtarılması gerekmektedir.
10- 1980 yılı öncesi olduğu gibi Mübarek Mescidlerde vatandaşı oldukları ülkelerinin izin vereceği alimlere kendi ana dillerinde yeniden sohbet etme imkanı sağlanmalıdır.
Netice; “Ey mutlak egemenlik sahibi Allahım! Sen egemenliği(mal ve mülk)idaresini dilediğine verirsin, dilediğinden alırsın; dilediğini yüceltirsin, dilediğini alçaltırsın. Bütün iyilikler Senin elindedir. Doğrusu, Sen istediğini yapmaya kadirsin” ilahi mesajın ışığında emanet edilen mal, makam ve mukaddes mekanlara saygı, sevgi gösterilip yukardaki tavsiyelerimize uygun hizmet edildiği sürece bahtınız açık olsun. “Kim Allah tarafından konulan kutsal simgeleri saygıyla gözetip yüceltirse bu yaptığı, gönüllerin kulluk şuur ve bilincine varmasındandır (Hac.S.32.)” ilahi mesajındaki Rahmani ilke ve talimatlara uyanlara selam olsun. Selam, sevgi ve dualarımızla.
Not: Sevgi ve aşkın merkezi Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’ye Umre seyahatlerimiz mart ayının 25’inde devam edecek inşaallah. Mart ayı umre programına kayıt ve bilgi için: 0212 616 92 26- www.nadidehac.com