12 Eylüle dair bir hatıra
Konya Mitingini baştan sona yaşayanlardan biriyim.. Önceki hazırlıklar ve sonraki gelişmeleri de yakından takip ettim..
İstiklal Marşı okunurken oturanlar iki gruptu; bir kısmı sokakta yatıp kalkan kimsesiz, akıl açısından özürlü insanlar, bir kısmı ise onları yönlendiren kişilerdi.. Kıyafet olarak cübbe, şalvar, takke-sarık, aksesuar olarak ise iri taneli, ahşap tornadan çekilme, dekor olarak kullanılan tesbihler vardı ellerinde, boyunlarında..
Küçük bir gruptular.. Sonra kalabalığa karışıp dağılıp gittiler.. Organize bir hareketti..
Basın olayın üzerine gitti. Aslında asıl sansasyonu AA ve TRT yaptı o zaman.
Ankaraya döner dönmez, Erbakan, Şevket Kazanı çağırdı. Daha sonra Oğuzhan Asiltürk ve Süleyman Arif Emre de geldi..
Hoca çok sinirli idi. Bana TRT Haber Müdürü Muammer Yaşar Bostancıyı aramamı söyledi. Aradım, niye böyle gerçek dışı bir haber yaptığını sordum. Kameraman göndermesini, Erbakanın bu konuda açıklama yapacağını söyledim.. Haberin doğru olduğunu, kamera gönderemeyeceğini falan söyledi.. Erbakan buna daha da kızdı. Benim yeterince sert konuşmadığımı söyledi. Şevket Kazana Bostancıyı aramasını söyledi. Bostancıyı kasdederek Şuna haddini bildir dedi.. Şevket Kazan Bostancıyı tekrar telefonla aradı ve çok sert konuştu. Bana da, Şimdi aynı sertlikte sen de yaz dedi. Olayın kesin bir dille reddedilmesini istiyordu.. Ben de bir gün sonra Milli Gazetede Seni doğuran anaya yazıklar olsun diye bir yazı yazdım. Senden Bostan korkuluğu bile olmaz, Anan seni doğuracağına taş doğursaydı dedim..
12 Eylül sonrası bir süre gizlendim, sonra askere gittim.. Aranıyordum, Hocanın askeri danışmanı emekli albay bir ağabeyimiz vardı.. O Seni askere gönderelim, orada bulamazlar dedi. Kısa devre çıkmıştı, ben de askere gittim.. Sonra soğuk algınlığı gerekçesi ile doktora gittim, Burdurdan Ispartaya, oradan GATA/Ankaraya gittim. Kalbimde bir anomali olduğu tesbit edilmişti.. Kızılayda aranırken ben GATAda yatıyordum. GATAda Marfan Sendromu olduğum ortaya çıktı.. Yani benim de bir GATA maceram var.. Ama bu benim planladığım bir şey değili.. Dönem arkadaşlarım bu olaya tanık. Mesela rejisör Ali Özgentürkle birlikte gittim Burdurdan Ispartaya.. O da benim devrem.. Askerlik bitti. Döndüm, açılan ceza davalarında yoktum, ama açılan tazminat davaları vardı, yazılarımdam dolayı.. Muammer Yaşar Bostancı hakaretten tazminat davası açmıştı. Davayı kaybettim ve tazminat cezasına çarptırıldım..
Konya Mitingi baştan sona skandallarla dolu.. Orada protesto yapan kimse gözaltına alınmıyor ama, Mevlana Müzesi önünde, Mevlana türbesini ziyaret etmek isteyen gençler gözaltına alınıyor.. Şehrin değişik yerlerinden, diğer illerden miting için gelen insanlardan bir çok kişi gözaltına alınıyor.. Gözaltılar iki grupta yoğunlaşmıştı.. Kıyafeti uygun olup, memur görünümlü olanlar, sakal, sarık, cübbe, pankart taşıyanlar.. Sarık cübbe giyenlere kötü davranıyorlardı.. Memurları fişleyip bırakıyorlardı.. Daha sonra Konya Mitingine katıldığı için bir çok memur hakkında işlem yapıldı, işten çıkartıldılar..
Konya Mitinginde insiyatif askerde idi. Valilik ve emniyet devre dışı bırakılmıştı. Keçeciler ise olaylardan son derece rahatsızdı, hatta paniklemişti..
Konyaya Konya dışından bir çok istihbaratçı, polis ve asker getirilmişti. Zaten olaydan sonra askerler ortaya çıktı.. Oysa Konyaya girişte bir engelleme yapılmamıştı.. Öyle anlaşılıyor ki, mitingin yapılması istenmişti. Ama hesaplamadıkları bir durum vardı, bu kadar büyük bir katılım beklemiyorlardı.. Eğer bu mitingin yapılmasını engellemek isteselerdi, şehre girişi engelleyebilirlerdi.
Darbe gecesi Erbakanla birlikteydik. Hasan Aksay da vardı. Darbe olacağı belli idi. Mumcu geldi, Kızılayda bombalar patlıyor, kışlada hareketlilik var, Polatlıdan tanklar yola çıkmış diye bir haber getirdi. Cüneyt Arcayürek geldi bir ara, sanırım Kışlalı da geldi.. Bir kaç subay geldi görüştüler, parlementodaki grup başkanlığı odasında.. Sonra Yarın sabah erken gelin dedi gitti.. Zaten o sabah darbe oldu. Genel merkezde bir hazırlık yapmadık ama, o sabah uyandığımda darbe olduğunu öğrendim ve Demetten Çankayaya kadar gittim.. Gerekli hazırlıkları yaptık. Aslında benden önce Şevket Kazan gelmiş, onu alıp gitmişler. Ben ondan sonra geldim. Giriş katı zaten MİLAnın idare binasıydı ve kontratı benim üzerimdeydi.
Bunlar darbeci-marbeci ama zavallı adamlar.. Zaten çok da akıllı olsalar darbe yapmazlardı.
Emdiğimiz sütü burnumuzdan getirdiler.. Eee, gün döner devran döner. Ne demişler, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.