Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Esat gemisini terk edenler

Esat gemisini terk edenler

Suriye devrimi bir yılını doldururken rejimin umutları giderek tükeniyor. Kum saati çalışıyor. Çözülmeler artıyor ve Beşşar bile korkusundan, görevinden aldığı Savunma Bakanı Ali Habib’e geride suç unsuru bırakmamak için yazılı talimat vermekten kaçınıyor. Bundan dolayı Batı basınına yalan söyleyerek kendisinin öldürme talimatı vermediğini ve kral olmadığını ileri sürmüştür. Suriye sürrealist bir korku cumhuriyetidir. Beşşar ve avenesi ise iflah olmaz bir yalancılar zümresidir. Haydut rejim halkını öldürerek yoluna devam edebileceğini sanıyor. Devrim bir yılını doldururken kesinlikle geri adım atmıyor ve rejimin gemisi de su alıyor. Artık sökük veya yırtık tamir edilemeyecek kadar büyüdü. Suriye halkı bütün dünya kendisini terk etse de bir tek fert kalıncaya kadar yoluna devam edecek. Ölümler veya katliamlar süreci durdurmaya yetmeyecek. Halk kesinlikle sürecin tersine çevrilemeyeceğini düşünüyor. Lakin uluslararası çevreler Beşşar’ın ömrünü uzatmak istercesine siyasi süreci canlandırmaya çalışıyorlar. Halbuki rejimin ilk günden beri tavrı belli. Sadece kendisini meşrulaştıracak ve yerini tahkim edecek çabalara destek veriyor. Ülkeyi çiftliği ve halkı ise mülkü ve ırgatı olarak gören bir rejimin öteki siyasi taleplere cevap vermesi ancak vakit kazanmak adına olabilir. Nitekim de öyle olmaktadır. Katar Dışişleri Bakanı’nın söylediği gibi rejim ‘lef ve devran’ yani savsaklama arayışında. BM ve Arap Birliği temsilcisi Kofi Anan bölgede mekik diplomasisi yapsa da sonucu baştan bellidir. İlk kareye veya başa dönmekten masada bir işe yaramaz. Bu da tam da rejimin istediği şeydir. İyi niyetli girişimlere açık olduğunu lakin önce şiddetin durdurulması gerektiğini savunuyor. Oysa ki rejim şiddet olmadan da şiddetten bahsediyor ve göstericileri ‘mündessin’ yani yabancı istihbaratın uzantıları ve sızmalar olarak yaftalıyordu. Yani halkı mahvedecek, ezecek ve kendisini iktidarda bırakacak formülden başka hiçbir seçeneğe açık değil. Halka rağmen iktidarda kalmayı Suriye’nin hükümranlığı olarak görüyor. Onlar için tek hükümranlık halkın değil de Esat mafyasının ve çetesinin hükümranlığı. Ruslar da yabancı müdahaleye karşı çıkarak bu mugalataya/kandırmacaya alet oluyor ve katkı sunuyorlar.

*

The Independent gazetesi Beşşar Esat’ın, Anan’ın hiçbir teklifini kabul etmediği gibi düşünmeye bile yanaşmadığını yazıyor. Kofi Anan, Esat’la görüşmesinin özellikle şiddetin ve sivilleri öldürmenin sona ermesi ve insani yardımların ulaşması ve diyaloğun başlaması noktasında temerküz ettiğini ifade etmiştir. Esat rejiminden beklenenleri de şöyle sıralamıştır: Değişim arzusunu kabul etmelidir. Bu değişim istikrarlı, barışçı, çoğulcu ve demokratik Suriye’yi hedeflemelidir. El Cezire Kanalı’na yapmış olduğu değerlendirmesinde Suriye’de devrimci rüzgarların yönünün değişmediğini ve dolayısıyla yelkenleri değiştirmek gerektiğini söylemiştir. Bu yerinde bir ifadedir. Son sıralarda Suriye rejimiyle alakalı gemi benzetmesinde bir artış var. Bunlardan birisi de bir İngilizce deyim ve çağrışımıdır: Abandon this sinking ship yani batan gemiyi terk etmek. Son günlerde çok önemli isimler rejimden kopmuştur. Bunlardan birisi Petrol İşleri Bakan Yardımcısı Abdo Hüsameddin’dir. Onun akılda kalacak ifadelerinden birisi Beşşar’ı kibirli olarak nitelendirmesidir. Mısır’da da muhalifler Mübarek ve adı konulmamış veliahtı olan Cemal’in kibirli kişiliğinin devrimi tetiklediğini ifade etmişlerdir. Hatta Mübarek rejimini yok eden yolsuzluğu mu, kibri mi sorusunun cevabının kibir şıkkı olduğu ifade edilmiştir. Kaddafi halkını fareler olarak nitelendirmiştir. Son günlerde çok sayıda general ordudan firar etmiştir. Katı kurallar ve ölüm korkusu olmasa Suriye ordusu sadece Beşşar ve akrabalarından ibaret kalırdı. Daha önce de Muhammed Bessam İmadi adlı diplomat da Esat gemisini terk etmişti.

*

Asıl büyük kopuş Hafız Esat’ın en kadim dostu olan Restan’lı Mustafa Tlas’ın yeğenleri ve oğlunun Suriye rejimini terk etmesi ve onun ötesinde Baba Amr semtini savunmalarıdır. Bu çok sembolik bir kopuştur. Menaf, Firas ve Necla Tlas Suriye rejimiyle yollarını ayırmışlardır. Bu rejimin altının tamamen boşaldığı anlamına gelmektedir. Buna mukabil, Nasrallah, Humus’da olay olmadığını söylerken Kuveyt’te yayınlanan al-Siyasa gazetesi Beşşar güçleri yanında savaşırken ölen 5 Hizbullah üyesinin sessiz sedasız bir biçimde toprağa verildiğini ve ölüm nedenlerinin ‘kaza ve kader’ şeklinde yansıtıldığını yazdı. Ahmet Sabuni’nin dediği gibi Suriye devrimi turnusal kağıdı gibi bütün renkleri ortaya çıkartıyor.

Bu arada Putin’in Kremlin’e dönmesinden sonra Rusya’nın Suriye konusunda yumuşayacağı veya siyasetini tadil edeceği varsayılıyordu. Bu konuda somut bir gelişme yok lakin Rusya Arap Birliği’ni Suriye lehinde imale ve manipüle ediyor. Adeta yedeğine alıyor. Arsızca süreci tersyüz etmeye çalışıyor. Hala tarafsız bir gözlemci heyetinden bahsediyorlar. Dış müdahaleye karşı çıkıyorlar. Halbuki, Rusya halkın aleyhinde ilk günden beri dış müdahalesine devam ediyor. Keza insani yardımın ulaştırılması konusunda hemfikir olmuşlar. İyi de Beşşar’ın hükümranlık hakkını (!) ve engellemelerini nasıl aşacaklar? ‘Arap-Rusya ittifakı’ bir de Kofi Anan’ın misyonunun desteklenmesi noktasında anlaşmış. Bu yeni bir skandaldan başka bir şey değil. Mustafa Dabi, Nebil Arabi, Lavrov gibi isimler rejimin diplomatik milisleri ve şebbihası haline gelmişlerdir.

Suriyelilerin sloganıyla bitirelim: Allah, Suriye, özgürlük ve bes...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi