Kur’an’ın “Mehcur” Bırakılması
Bir önceki yazımızda, Kur’an’ı terk etmekle ilgili “mehcur” kelimesinin kapsamını ele alacağımızı söylemiştik. Furkan suresinin 30.ayetinde geçen bu kelimeye geçmeden, bir önceki ayetleri hatırlamakta fayda var:
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki:
“O gün vaktiyle haksızlığı kendisine yol edinmiş kişi pişmanlıktan ellerini ısırarak; ‘Eyvahlar olsun!’ diyecek. ‘Keşke ben de Allah’ın Elçisi ile aynı yolu tutsaydım! Keşke falancayı dost edinmeseydim! O değil mi zaten beni Allah’ı hatırlamaktan uzaklaştıran!? Üstelik de bana uyarıcı bir mesaj gelmişken!..’ diyecek. Şeytan, insanı işte böyle yalnız ve çaresiz bırakır.”(Furkan,26-29).
Hz.Peygamber aleyhisselam ile aynı yolu takip etmek; Kur’an ve Sünnet yolunu takip etmektir. Çünkü, “uyarıcı mesaj” bunlardır. Hangi yol, söz ve davranış ki bu mesaja ters düşer, onlar; Şeytanın yolu, sözü ve davranışıdır. Bunlar Ahiret’te pişmanlık doğuracak şeylerdir.
***
Yukarıdaki ayetlerin hemen arkasından gelen 30.ayet, anlamı daha da pekiştirmektedir. Açıkça, “uyarıcı mesaj”ın Kur’an ayetleri olduğunu ve bu mesajın Allah Rasûlü tarafından tatbik edilip hayata geçirildiğini gösterir. Bu mesaja sırt çevirenlerin, kıyamet gününde bizzat peygamber tarafından şikayet edileceğini haber verir.
Şimdi bu ayete geçelim:
“Ve o gün Rasûl diyecek ki: ‘Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur’an’ı mehcûr etti (terk etti, Kur’an’a devri geçmiş, işlevi kalmamış bir kitap muamelesi yaptı!)”(Furkan,30).
Bazı Arapça kelimelerin Türkçe’de tek kelime olarak karşılığını vermek mümkün değildir. Onlardan biri de “mehcûr” kelimesidir. O yüzden parantezlerle açıklama ihtiyacı vardır. Çoğu meâllerde görülen parantez içi izah ve anlatımların da sebebi budur.
***
Ayette geçen “mehcur” kelimesinin hangi anlamlarda kullanıldığını öğrenmemiz, ayeti daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Arapça’da “Mehcur”un iki ayrı anlamda kullanıldığını görüyoruz.
Birincisi; Terk etmek, uzak durmak, ilgisiz kalmak, sırt dönmek, gereğini yapmamak, amel etmemek.
İkincisi; Hezayan, saçmalama, eskilerin masalları, işlevsiz, devri geçmiş, zamana aykırı söz ve fiiller…
Ayetin esas muhatabı Mekkeli Müşrikler olmakla birlikte, “Hitabın hususiliği hükmün umumiliğine engel değil” kuralınca herkesi kapsar.. Bu bakımdan ayetler, indiği dönemdeki insanlara hitap ettiği gibi, günümüz insanına da hitap etmektedir. Kur’an-ı Kerim’in son Kitap olduğu düşünülürse, tüm ayetlerin kıyamete kadar gelecek insan nesline de hitap edeceği âşikardır.
***
Şimdi “mehcur” kelimesinin ayrı ayrı gibi görülen her iki anlam havuzuna baktığımızda şu sonuçlar çıkmaktadır:
Allah Kelamı olan Kur’an-ı Kerim’deki uyarıcı mesajları terk edip aykırı mesajlara yönelenler, Allah ve Rasûlü’nün sözlerinden uzaklaşıp aykırı sözlere yaklaşanlar, Ayet ve hadislere ilgisiz kalanlar, Allah’ın ahkamına sırt dönenler, ilahi emir ve yasakların gereğini yerine getirmeyenler, Kitap ve sünnetle amel etmeyenler, hepsi bu yaptıklarıyla Kur’an’ı “mehcur” bırakmış ve Rasûl’ün şikayetini hak etmiş olurlar.
Aynı şekilde, adıyla sanıyla kendini Müslüman tanıtıp da, Kur’an’daki bazı ayetleri saçma bulanlar, verilen örnekleri hezeyan sayanlar, anlatılan hadiselere eskilerin masalları diyenler, Kur’an hükümlerini işlevsiz görenler, devri geçmiş deyip helali haram, haramı helal sayanlar, zaman sana uymazsa sen zamana uy diyerek Kur’an’ın çağlar üstü ahlak prensiplerini çiğneyenler, bu yaptıklarıyla yine Kur’an’ı “mehcûr” bırakmış ve Rasûl’ün şikayetini hak etmiş olurlar.
***
“Bizim Kur’an’la Sünnet’le işimiz yoktur” diyenlere sözümüz yoktur.
Bir Müslüman olarak sözümüz önce kendimize, sonra da Kur’an ve Sünnet’i kabul ettiğini söyleyip farklı hayat tarzı benimseyenlere ve yukarıda sayılan söz ve davranışları sergileyenlere bir hatırlatmadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.