Mevlana'nın, şu hikâyesi yamuk bakan kişinin bakış açısını özetler mahiyette: Efendisi şaşıya " içeriye gir ve şişeyi al getir" der. Şaşı odaya girer ve tek şişeyi iki gördüğünden ne yapacağını bilemez ve geri döner " iki şişe var hangisini alayım? Der. Efendisi odada bir tane şişi var, onu al getir der fakat şaşı içerde iki şişe var diye ısrar eder. Bunun üzerine efendisi " o halde şişelerden birini kır diğerini getir der. Yerdeki tek şişeyi kıran şaşı geri döner fakat içeride bir tek şişe olduğu için eli boştur.

Olaylara yamuk bakan kimselerin durumu da aynen böyledir. Doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak görürler. Sapla samanı birbirine karıştırırlar. CHP'nin ve Tüsiad' ın kesintisiz eğitim ile ilgili savunularını dinlediğinizde bu gerçeği daha bariz görebilirsiniz. 2012-13 öğretim döneminde uygulamaya girecek olan yeni sistemle ilgili eleştirileri de bir o kadar ideolojik, tutarsız ve haksız ithamlara dayalı. Çocuk gelinlerin çoğalacağını ifade eden vekillerin ve Tüsiad' ın yetkililerinin asıl korkuları ise İmam hatiplerin orta kesiminin yeniden açılması ve çocukların küçük yaştan itibaren dini bilgilerle tanışmaları olsa gerek...

28 Şubat'ın bir ürünü olan sekiz yıllık taşımalı-kesintisiz eğitimle çocukları dini ve manevi hayattan uzaklaştırma hedefleri vardı. Olaya farklı bir boyut katarak toplumu uyutmaya çalışan bu zihniyetler çocuk gelinlerin ya da köle işçilerin artacağından söz ediyorlar. Oysa çocuk gelin öyküsü bu toplumun belli bölgelerinde yaşanan örf ve geleneklerden besleniyor. Çalışan çocuklar ise zaten yoksul toplumun bir yarası.

Özellikle 3-10 yaş çocuğun temel alışkanlıklar kazandığı ve kişiliğinin alt yapısını oluşturduğu bir süreçtir. Bu süreçte çocuklar Allah'ın c.c. bak dediği yerden bakmayı öğrenmektedirler. Ancak bunun için eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesi ve çocukların iman esasları üzerine yetiştirilmeleri gerekmektedir. Yani, eğitimle ilgili düzenlemelerde, manevi eğitime ağırlık verilmeli çocukların aklı, zihni ve kalbi bu minvalde şekillenmelidir.