Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Tek Derdi Dünyalıkları Olanlar

Tek Derdi Dünyalıkları Olanlar

Hacı Bektaş-ı Veli Hz.leri der ki;

- “Çocuklarına kıyan ülkelerin geleceği, çocuklarını yüce tutan ülkelerin elinde kalır.”

Başbakan R. Tayyip Erdoğan, dindar bir nesil isteyince, ne kadar din düşmanı varsa hop oturup hop kalkmıştı.

Hatta bu hop oturup hop kalkanların yanına bir kısım Müslüman zihniyetli kişi ve kişiler de eşlik etmişlerdi.

Oysa Müslüman bir ülkede, Müslüman nesillerin yetişmesini istemek çok normal değil midir?

Kılığı kıyafeti, oturduğu evi, kullandığı arabası, makamı, şöhreti, maddi imkânları ve imtiyazları bakımından, kendisini içinde yaşadığı Müslümanlardan farklı bir yere oturtanların; dindar nesil isteğine en az din düşmanları kadar karşı çıkmaları çok garipti.

Şimdi dindar nesil isteğine muhalefet eden din düşmanları ve din düşmanı olmadığı halde sırf belli çevrelere şirin gözükmek için onlar gibi düşünenlere sormak lazım.

- “Bütün dünya bahar bayramını veya Nevruz’u gülüp oynayarak karşılarken, Pazar günü İstanbul’u kasıp kavuranlar, nasıl bir bayram özlemi içerisinde ve nasıl bir nesildir?”

¥

Günümüzün en ağır yükü insan yüküdür. Maalesef anne babalarımız bizlere, bizler de çocuklarımıza yük haline geldik.

Medya başta olmak üzere insanları tüketime sevk eden tüm araçlar, aileleri perişan ettiği gibi insanları birbirine bağlayan insani değerleri de hızla tükettirmekte.

Bu gerçek nasıl görmezden gelinebilir. İnsanı insan yapan temellerin bozulması; ailelerin dağılmasına, herkesin kendi başına buyruk olmasına sebep olmuyor mu?

Tam bu satırları yazarken bir olayı anlattılar.

87 yaşında ihtiyar bir kadın, tüm yaşam emarelerini yitirmiş ama yinede acilen hastaneye kaldırılmış, devlet hastanesinde yer olmadığı için özel bir hastaneye sevk etmişler.

Özel hastane hastayı kabul etmiş ve herkesin anlayacağı şekilde söyleyeyim, yoğun bakıma alıp, kadıncağızı takmışlar fişe.

Aklı erenlere göre, bu hastanın evine dönüp, gelecek olan meleği beklemesi lazımmış. İlaç veya başka tedavi adına tedaviyi kabul edecek durumda değilmiş.

İki sebepten kadıncağızı hastanede fişe takılı tutuyorlarmış.

Birincisi; “Bu yaşlı kadına kim bakacakmış ve ailesine yük olurmuş.”

İkincisi; “Hasta fişte kaldıkça hastane devletten daha fazla para alacakmış.”

Buyurun hepimize iki örnek.

¥

Daha söylenecek çok şey var ama; “kimin nerede ne zaman ne halde olacağı” belli olmadığı için büyük söylemek istemiyorum.

Ama birilerinin de bastonu omuzlarımıza dürtüp;

- “Hey insanlık nereye” diye sorması lazım. Öyle bir handikap ve tehdit altında yaşıyoruz ki, öncelikle böyle bir şeyi soranı eleştiriyorlar.

Bu sebeple; nerede ne diyeceğimizi şaşırıyoruz.

Teşhisi yapan tedaviyi de söylemeliymiş. Söyleyelim.

Allah’ını bilen nesillerin yetişmesinin kime ne zararı olabilir? Allah’ını bilen kendini bilir. Kendini bilen Allah’ını bilir.

Suçumuz bildiklerimizle amel etmememizdir.






Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi