Serdar Arseven

Serdar Arseven

Ergenekoncu bürokratlar!..

Ergenekoncu bürokratlar!..

Sayın Başbakan’ın “ameliyat” masasına yattığı ana kadar, “AK Partiliymiş” gibi takılıyorlardı.

*Ne bileyim; “Kusura bakmayın telefonu açamadım, namazdaydım!” filan demeler, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir “dünya lideri” olduğunu, Türkiye için ele geçmez bir kısmet olduğunu söylemeler filan...

*

AK Partili bakanlar bunları yedi yemedi, orasını bilemem... Bildiğim sonuç kısmı: “Ergenekoncu bürokratlar” AK Parti iktidarda değilmişçesine hüküm sürdüler...

Sürmekteler!..

*

Yazı girişinde “ameliyattan” bahsetmiştik...

Sayın Recep Erdoğan’ın sistem üzerindeki kontrolünün, asılsız dedikoduların yol açtığı sıkıntıdan dolayı “zayıflaması” Ergenekoncu bürokrasinin cür’etini artırdı.

Bugünlerde öyle bilgiler ulaşıyor ki;

Adamlar, “Döneminiz bitiyor!” yollu mesajlar veriyor, etraflarına...

AK Parti, 9 yıl boyunca, “şer”lerinden emin olmak için bunlara fazla alan ve imkân tanıdı.

AK Partili bazı bakanlar, “AK Parti ruhlu” bürokratları “bizim oğlan” muamelesi ile kıyıda köşede tutarken ya da “koltuk süsü” olmaya mahkum ederken, diğer taraflar “organize grup”lar halinde hareket etti.

Hemen her kurumda, “yolsuzluk” çarkları var.

AK Parti ruhlu bürokratlar, canlarını dişlerine takarak “sıkıntıları” önlemeye çalışırken, “yolsuzluk” konusunda şerbetli olan Ergenekoncu bürokratlar, gemilerini tam yol yürüttüler.

Bugün ise...

Şöyle yüzeysel bir araştırmayla bile görebileceğiniz çok sayıda “sakat” ilişki var ve ne yazık ki tokmak Ergenekoncuların, davul AK Partililerin boynunda...

Bugüne kadar, tamamen Ergenekoncu bürokratların karıştığı birçok yolsuzluk ortaya çıktı.

Bu yolsuzluklara bulaşan pek çok bürokrat tutuklandı...

Ve Ergenekoncu takımı utanmadan, faturayı AK Parti’ye çıkarttı...

Bunlar böyledir; Kahramanmaraş’ı, Sivas’ı hem yakarlar, hem de “Bizi yaktılar” diye bağırırlar!..

Bunlar hem “katil” hem de “müşteki” olurlar.

Bunlar, Meclis’te ellerine geçeni AK Partililere fırlatıp cana kast ederken, “AK Partililer bizi konuşturmuyor, şiddet gördük” diye ağlanırlar...

Ve Ergenekoncu bürokratlar, hem soyar hem de “Soygunları önlemiyor” diye AK Parti’ye saldırırlar...

Bunlar böyledir; canavarı “adam” atmakla doyuramazsınız.

Bunlar, ya “emir almaktan” ya “emir vermekten” anlarlar...

Bunlara “emir” vermezseniz, “emir” alır pozisyona düşersiniz.

ORMAN GENEL MÜDÜRÜ MUSTAFA

KURTULMUŞLU İLE “ORMAN VE RUS SOHBETİ!..”

Geçtiğimiz günlerde ormanlarımıza “Rus tecavüzü”ne dair iddiaları gündeme getirmiştik...

Sağolsunlar, Orman Genel Müdürü Sayın Mustafa Kurtulmuşlu ile Genel Müdür Yardımcısı Sayın Nurettin Doğan, konuya büyük ilgi gösterdiler.

Kendileri ile buluştuk...

“Ormanlar” ve “Ruslar” üzerine güzel bir sohbetimiz oldu!..

Kendileri, gündeme getirdiğimiz iddiaları yakın takibe aldıklarını belirttiler ve “milli çıkarlarımızı” bire bir ilgilendiren konulardaki hassasiyetimizden dolayı teşekkür ettiler.

Ben de kendilerine teşekkür ediyorum.

Bu arada; “havacılık” alanında en büyük tecrübeye sahip olan Türk Hava Kurumu’nun Başkanı Emekli Tümgeneral Osman Yıldırım Paşa’dan da zor zahmet randevu aldım.

Kısa bir sohbetten sonra, “Rusların ve diğer yabancıların orman yangını işlerinde” olmadık filmler çevirdiklerine dair iddialar hakkında bir bilgisi olup olmadığını sordum.

“Serdar Bey” dedi; “Bu konuda bir şey söylemem doğru olmaz!..”

“Niye” diye üsteledim?..

“Lütfen” dedi.

“Ama bu sizin bire bir ilgi alanınızdaki bir mesele, bildiklerinizi kamuoyuyla paylaşmanız iyi olmaz mı?” dedim.
Israrla konuyu değiştirdi.

“Orman yangınlarımızda Rus parmağı olmadığını söyleyebilir misiniz?” dedim.

“Yorumsuz” karşılığını verdi.

THK Başkanı Sayın Yıldırım’a “Elime birçok bilgi ve doküman ulaşıyor... Bunlar hakkında yazılarım olacak, sizin de bu konularda açıklama yapmaya yanaşmadığınızı yazacağım” dedim.

“Serdar Bey, kusura bakmayın, dışarıda bekleyen arkadaşlar var!..” dedi.

“Ben bu işin peşini bırakmam” dedim.

Acı acı gülümsedi.

¥

Göz göze geldik; birşeyler söylemek ister gibiydi.

¥

Bence...Sayın Yıldırım, birşeyler biliyorsa kamuoyuyla paylaşmalı.

Bilmiyorsa, “Bilmiyorum” demeli.

Başka işlerimiz de var!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi