Seul'den
Bugün "SABAH'tan Mektup" günü ama pas geçiyorum; çünkü Başbakan Erdoğan'la birlikte yurtdışındayım. Kusura bakmayın.
En iyisi size gezi izlenimlerimi aktarayım.
"Nükleer Güvenlik Zirvesi" için Güney Kore'nin başkenti Seul'deyiz. "Hotel Intercontinental"da kalıyoruz. Sadece biz değil; 5 ülkenin devlet veya hükümet başkanları ile onlara eşlik eden heyetleri de. Kalanlardan biri Çin delegasyonu olunca, işler karışıyor. Bir güvenlik ordusu oteli adeta kuşatmış durumda. Girişte kontrol, çıkışta kontrol. Asansöre binerken kontrol, inerken kontrol...
Cumartesi günü geldik Seul'e. 12 saatlik yolculuğun ardından. Yolda Almati'de ikmal yaptık ve Başbakan Erdoğan'la terminalin şeref salonunda, dün gazetemizde yer alan sohbeti yaptık. 4.5 ay aradan sonra ilk söyleşi.
Bu satırları pazar günü Seul saatiyle 14.30'da yazıyorum. Türkiye'de 08.30 falan olmalı. ABD Başkanı Barack Obama birkaç saat önce Seul'un hemen güneyinde yer alan ve 28 bin Amerikan askerinin görev yaptığı Osan askeri üssüne indi. Ve dosdoğru iki Kore'yi ayıran 241 kilometre uzunluğunda, 4 kilometre genişliğindeki silahsızlandırılmış, yani yasak bölgeye gitti. Kuzey Kore'ye mesaj göndermek için.
Zira buralarda da ortam gergin mi gergin. Kuzey Kore önümüzdeki ayın ortalarına doğru uzay yörüngesine bir uydu yerleştirmek için uzun menzilli füze fırlatacağını duyurdu. Kıyamet koptu: Kuzey Kore'ye göre uydu sadece meteorolojik gözlemler yapacak. Güney Kore, ABD ve de Japonya'ya göre ise asıl niyet askeri. O nedenle de yeni bir tehdit unsuru oluşturuyor.
Taraflar arasında laf dalaşının dozu giderek yükselirken, ABD zirve boyunca Kore yarımadası üstünde savaş uçaklarıyla keşif ve denetim uçuşları yapmaya karar verdi, Japonya ise karadan ve denizden önleyici füzeler konuşlandıracağını cümle âleme ilan etti. Neredeyse bir kibrit çakmaya bakıyor...
"Aldırma" dedi Koreli bir arkadaş, bu oyun yıllardır sürüyor. Kuzey Kore ya bir füze deniyor ya da başka bir silah; bizimkiler ve müttefikleri hemen alarm ilan ediyorlar. Dışarıdan gören olsa savaşın eşiğine geldiğimizi sanacak. Ama füze fırlatılıp kuyruğundaki dumanın dağılmasıyla birlikte, gerilim de yok oluveriyor. Bir sonraki denemeye kadar...
***
Lobide hareketlenme var. Başbakan Erdoğan, Obama ile buluşmak üzere otelden çıkıyor. Onunla birlikte görüşmeye katılacak 4 kişilik heyet de. Sayayım: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, MİT Müsteşarı Hakan Fidan.
Obama, Seul'de dört ülkenin liderleriyle ikili görüşme yapacak: Başbakan Erdoğan, Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ve Rusya Federasyonu Başkanı Dimitri Medvedev.
Bir not daha: Seul, Medvedev'in son zirvesi oluyor. Mayıs başında görevi Vladimir Putin'e bırakacak. Gerçi devletlerde devamlılık esastır ama diplomatik çevrelerde şimdiden Medvedev "Topal ördek" muamelesi görmeye başladı.
***
Erdoğan'ı otelimizin hemen yanında yer alan buluşma mekânına uğurladık. Ben de yazıyı tamamlamak için yeniden bilgisayar başına geçtim.
"Nükleer Güvenlik Zirvesi" bugün, sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde başlayacak. Belki de ikinci bölümüne geçilmiş olacak.
Zirve öncesi Tokyo'dan ilginç bir mesaj geldi: Fukuşima faciasının şokuyla Japonya 54 nükleer santralinden 52'sinin çalışmasını durdurmuştu. Bugün 53'üncü santrale de kilit vuruluyor.
Ama bu haber bile nükleer lobinin moralini bozmuyor. Zira sipariş defterlerine her gün değilse bile her ay bir müşteri daha ekleniyor.
Yarın zirveden izlenimlerle devam ederiz. Şimdi bana izin; Seul'ün olağanüstü güzellikteki açelyalarından satın almak ve memlekete getirmek için çiçek pazarına gideceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.