Ferdî tekâmül ve hikmet
Ferdî yetenek geliştirme tekniğinin İslâm literatüründeki karşılıklarından birisi; kendini tanıma, bilme anlamında olan mârifetün-nefstir. Nefsini bilen Rabbini bilir 1 hadîsinde belirtildiği gibi; ferdin kendisini tanıması ve hayatının bütün safhalarını, yönlerini imânla yoğurup olgunlaşması ve dengeyi sağlamasıdır. İslâm tarihi boyunca medrese/üniversite, özellikle tekke ve zâviyede eğitim-öğretim, terbiye metodunda nefis terbiyesi uygulamalı olarak devam ede geliyordu.
Çocuk, âilede küçük yaşlardan itibaren imân ve Kurân eğitiminden ve terbiyesinden geçer. İmânın temel şartlarını öğrenir. Gerçek şahsiyetini din, imân dersi ve eğitimiyle kazanır. Hz. Muhammed (asm), bir çocuk konuşmaya başlar başlamaz, Hamd O Allaha olsun ki, O ne bir çocuk edinmiştir, ne de mülkünde bir ortağa sahiptir 2 âyetini yedi sefer okutarak ezberletirdi.3 Yüce Rabbimizin kesin emri, Çoluk-çocuğuna namazı emret 4 şeklindedir. Yedi yaşından itibaren namaz kılmaya teşvik edilir. İmân, çocuklara, gençlere, âile ferdlerine, sair insanlara tarifi imkânsız lezzetler verir; sağlıklı kişilik kazandırır. Bu, aynı zamanda onlara küçük yaşlarında bir hedef vermek, şahsiyet kazandırmaktır.
Kurânın anahtar kelimelerinden olan hikmet kelimesinin de marifetün-nefs ile ilgisi vardır: Hikmetin, hem birey, hem toplum, hem devlet, hem de genel olarak ümmet ve insanlığa yönelik cepheleri vardır. Aynı şekilde, (ekonomik açıdan bakıldığında) hem üretim, hem dağıtım, hem de tüketime yönelik açılımları vardır. Hikmet kavramı bünyesinde adâleti, riyâzeti, kudsiyyeti, infakı ve mârifeti de taşıyor. Hikmeti, niyet, plân ve kararda bütün bilimsel verileri kullanarak optimaliteyi arama ve bulma süreci olarak tanımlayabiliriz. Veya aynı kapıya çıkacak şekilde, hikmeti, üretim, tüketim, dağıtım, iş organizasyonu, ferdî ve siyasal ilişkiler, ilmî karar ve faaliyetlerde her türlü hevâ, heves, temayül ve kitâbî olmayan gelenekten uzak durarak, objektif, tutarlı, aklî, bilimsel ve rasyonel hareket etme süreci olarak değerlendirebiliriz.5 Allahın en güzel isimlerinden olan Hakîm, her şeyi bir çok maksatla, hikmetle yaratan, demektir. Son Peygambere inen son kitap da, Kurân-ı Hakîm diye tavsif edilir ve bâzı âyetlerin sonu Hakîm diye biter. Kitab-ı Hakîmde, ilm mânâsındaki hikmet 20; hâkim 97 yerde tekrarlanır.6 Bir âyette, İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla olan mücâdeleni en güzel şekilde yap 7 diye emredilmesi hikmete yüklenen derin mânâları vurgular. İmân, ibâdet, emir, yasak, nefsi terbiye, hikmetle hareket; öncelikle ferdleri muhatap alır, bireyi öne çıkarır.
Dipnotlar:
1- Aclûnî, Keşful-Hafâ, II, 262. 2- Kurân, İsra Sûresi: 111. 3- Kütüb-i Sitte, c. 7, s. 359. 4- Kurân, Tâhâ, 132. 5- Prof. Dr. Bünyamin Duran, İslâm Tarihinin Konjonktürel Değişimi, Nesil, İstanbul, 1997, s. 137. 6- Prof. Dr. İbrahim Canan, Okuma Yazma Seferberliği, Cihan Yay., İst., s. 43. 7- Kurân, Nahl, 125.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.