Güvenlik ve Kürt hakları
BDP “Kürt hakları” diyor.
Bu haklar nasıl bir şeyse? Yıllardır bu ülkede Kürtçülük adına asker öldürülüyor, yollara mayınlar döşeniyor, çarşı pazar harabe haline getiriliyor, huzur ve güven kalmıyor...
Öyle diyor BDP Genel Başkanı “biz artık kendimizi yönetmek istiyoruz.”
O zaman TC’den maaş alma, meclisin aracına binerek PKK propagandası yapma, hem kendini yönet, hem de peşine takılan yandaşlarını...
Bir başka BDP’li de “istediğimizi vermezseniz Ankara’yı başınıza yıkarız” tehditlerini sallıyor. Salla babam salla!..
Deşin de görün...
Bu kanlı oyunun altından tonlarca uyuşturucu çıkar, biraz daha deşin, silah kaçakçılığı...
Asıl bakıp da göremediğimiz güvenlik güçleri...
Onların nefes kesen operasyonları oldukça zor, oldukça riskli... Yetkililer açıklama yaparken herhalde bu zorluğun farkındalar, değilse “yapan hesabını verir” demekle iş bitmiyor.
Hem hesaba sıra gelince içimizde hesap verecek o kadar çok hain var ki...
Şüphesiz, keyfilik demek istemiyorum.
Keyfilik ile mecburiyet farklı şeylerdir...
Mecbur kalınca domuz eti de yeniyor...
Ama keyfinden domuz olanlar bir başka...
Şayet BDP binasından uzun namlulu silahtan çıkan kurşunlar yanınızdaki arkadaşınızı yere seriyorsa elbette ki sizin de karşı davranışınız olacaktır. Bu katillere ayağınız eliniz değmişse “gel bakalım memur bey ver hesabını” demek, yanlış...
Başka yanlışlar da yok değil.
Daha hâlâ “açılım” deyip duruyoruz... Açılmadık laf, açılmadık konu, açılmadık kapı kaldı mı ki? Veya 30 yıllık kemikleşen terörün neresini açacaksınız?..
Konu bu kadar ciddi iken...
Gündemi işgal eden Ahmet Türk’e atılan yumruk olayını da es geçemeyiz.
Bir sefer daha vurgulamışımdır, özellikle iki ismin terör kesiminde ne aradığını merak ederim.
Birisi Altan Tan, diğeri de Ahmet Türk’tür...
Ahmet Türk’ü Ankara Ulucanlar Kapalı Cezaevinden biliyorum. Diyalog kurulacakların başında geldiği gibi oturması ile kalkması ile ağa kişiliklidir...
Altan’nın da aileden gelme İslami kimliği var...
Yumruk olayını kimseler tasvip etmedi, ama benim aklıma gelen bu yumruğu kendi yandaşları atmış olmasın. Nedeni gayet basit. Yumruğu yesin ki aklı başına gelsin(!) iyice taraf olsun...
Hrant Dink cinayeti “Ermeni Soykırımı” hesabına kendi yandaşlarınca ortaya çıkarsa şaşırmam. Sivas olayları da aynıdır... Yeni değil bu işler, Menemen de öyle geldi geçti...
Bu bir tarihi proje, her seferinde kurallarına göre oynanır...
Altan Tan gibiler bu projeye alet olur ama bir gün gelir görürler ki iş işten geçmiştir. Yine sığınacak, yine kucağına koşulacak yer Anadolu ile sıcak insanları kalır.
Çok çabuk unutkan oluyoruz, Saddam diktatöründen kaçan Kürtler kime sığındılar?
Suriye bölünmenin eşiğinde...
Anadolu Osmanlı’nın son karakolu, ana kucağı... Suriyeli kaç yıl öncesi çekip gitmişti, şu anda yine Osmanlı’nın son kalesine sığınıyor... Yarın da diğerleri öyle olacak...
Ne sandınız ya, gider bir Beşar Esed, gelir öbür Beşar Esed...
İşte Libya’nın hazin durumu...
Baharcılar diktatör Kaddafi’den kurtulmak hesabına NATO’nun gölgesinde silaha sarılarak Libya gibi kalkınmakta olan bir ülkeyi perişan ettiler. Şimdi ise o Libya’da Kaddafi yok ama ülke ikiye üçe bölünmek tehlikesi ile karşı karşıya...
Çanakkale harbinde benzerini bu ülke yaşadı.
İngiliz fitnesi “esir düşen Halifeyi kurtarmak” yalanını uydurarak Hint Müslümanlarını bize karşı savaştırdılar. Hintli askerler bakmışlar ki karşı safta olanlar da namaz kılıyor, o zaman ona da bir yalan bulmuşlar, demişler ki, “kılsınlar onlar halife düşmanı.”
Şimdi de Kürtleri kışkırtarak Müslümanı Müslümana kırdırtıyorlar...
Özerklikmiş...
Türkiye’nin dört bir tarafına dağılan ve de işadamı olan Kürtler tutsak mı ki özerk olacaklar?
Hem bu özerkliği neden Yunak, Cihanbeyli, Çiçekdağı, Haymana, Bala gibi yerler istemez de PKK ile BDP ister?.. Yoksa Müslüman Türkler de mi halife düşmanı?!.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.