İnsanlık fıtrat dinini bulmaya doğru gidiyor
İngilterede intihar, Norveçte uyuşturucu ile meydana gelen ölümler trafik kazalarından fazla.
Her yüz ABDliden 3ü şiddet taşıyan bir suçun kurbanı. ABDde de kadınların % 65i, erkeklerin % 80i abartı derecesinde alkol kullanıyor. 1999 yılında boşanma oranı % 75e çıktı. Çocuk suç çetelerinin 750 bin üyesi var. SAMHSA raporunda 3 milyon gencin, ölümü düşündüğü belirtiliyor. ABDde son 10 yılda ölüm cezasına çarptırılan mahkûm sayısı % 57 arttı. New York Timesin haberine göre Norveçte 1999da dünyaya gelen çocukların % 49ü evlilik dışı doğumlardan oluşuyor. Bu oran İzlandada % 62, İngilterede % 38, Fransada % 41 seviyesinde. En dindar ülke olarak bilinen İrlandada ise 1999da doğan 100 çocuktan 31i evlilik dışı. Cinsel suçların kurbanlarının % 71i 17 yaşın altındaki çocuklardan meydana geliyor.1
Rûh, moral dünyasına dönüşe, bu mânevî boşluk tabiî olarak katkı sağladı. Batıyı duygu suçları patlaması sarmış. Ferd, âile ve toplum hayatını kuşatan hastalıklar felâkete dönüşmüş. Herkese bulaşan mutsuzluk, psiko-somatik rahatsızlıklar, stres; duygu sapmaları, nefsî sapıklıklar, duyguları kontrol edememe zaafını getirmiş. Bunlar da bir yandan egoizmi, tahammülsüzlüğü, öbür yandan öfke ve şiddeti doğurdu. Bu da alkol, uyuşturucu ve sapık cinsî ilişkiler gibi türlü türlü bağımlılıklar şeklinde yansıdı. İşte, psiko-sosyal hayatın gemlenemez çalkantıları; ilim ve fikir adamlarını mecburen rûh ve mânâ âlemine yöneltti. Psikoloji, nerede ise bir buçuk asrı aşkındır boş bıraktığı duygu sahasına eğilmeye başladı. Bunun en çarpıcı örnekleri Amerikalı kişisel gelişim uzmanı Stephen Coveyin, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı ve Önemli İşlere Öncelik isimli eserlerinde görülebilir. Bahsedilen eserler, semavî dinlerin ahlâkî öğretilerini seküler hayata başarılı şekilde entegre etmektedir.2
Kısacası insanlık, duygularına hâkim olma, kontrol etme, şefkat görme ve gösterme hasretini çekmektedir. İşte yukarıda bir kesitini sunduğumuz dehşetengiz tablolardan kurtulmak isteyen batının müşfik düşünürleri, zekâ tarlaları, sosyolog ve pedagoglar; rûhu/duyguları, mâneviyatı anlamak için NLP disiplinine dört elle sarılarak geliştirmeye çabalıyor. Kısmen de başarılı olduklarını kabul etmemiz gerekir.
Bu bize bir hakikati daha ispat ediyor: İnsanlık; şartların zorlaması, ilmin ve aklın tahriki ile rûhunu laboratuvara sokmaya çalışacak(!), tahlil edip duygu hâkimiyetini sağlayıp fıtrat/yaratılış dinini bulacak; bulmaya mecbur olacaktır. Şu halde 21. asrı mâneviyat çağı diye ilân edebiliriz!
Dipnotlar:
1- Psychology Today, Haziran 2002.
2- Dr. Ahmet Ertuğrul, Yeni Ümit, Ocak-Şubat-Mart, 2003, s. 31.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.