Kadınlar Medyayı ve Medyada Kadını Konuşuyor
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu Antalya’da yapılıyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in ev sahipliği yaptığı toplantıya, hemen her kesimden kadınlar davet edilmiş.
Medyada kadın çalışanların durumu ve kadının medyada yer alma biçimine ilişkin sorunların tartışılacağı; “Uluslararası Kadın ve Medya Sempozyumu”na çağrılanların büyük çoğunluğunu; medya, üniversite ve iş dünyasından başarılı kadınlar temsil ediyor.
Hükümetin bu işe el atması yerli yerince oldu. Enine boyuna konuşulur da kadınların artık her platformada nasıl sömürüldüğü anlaşılır.
Bu sömürü alanlarından birisi de malum medyadır. Cüzdanlarını doldurmak için kadını çağdaşlık adına harcayıp; “para, mevki, şan, şöhret” elde ederken, bu amaçla kullanamayacağı kadınları da sürekli öteleyip, ikinci sınıf vatandaş yerine koymaktadır.
Bugünlerde malum medya yine bir kampanya başlattı. “Haydi babalar kızlarınız okutun” diye.
Bu çağrının içerisinde mütedeyyin babalar yok. Çünkü onlar kızlarını okuturlar ama kızları örtülü olduğu için iş bulamazlar.
Kendi işinden başka her şeye burnunu sokan TÜSİAD da bu işe harç oldu. Mesela TÜSİAD üyeleri, üniversite mezunu başörtülü kızlara iş vermiyor.
Umarız Antalya’daki toplantıda bu ayrımcılıklar ve aymazlıklar gündeme gelir.
.......................
Bugüne kadar resmi ideoloji olsun, kadınların sırtından midesini dolduran medya patronları olsun, rantları yüzünden kadının “anne” olgusuna hiç yanaşmadılar.
Üçüncü sayfa haberlerinde bile kadının anne olabileceğini hesap etmediler ve duygusuzca haberler yapmaktalar.
Burada şu soru akla gelmeli.
“Bu haberleri yapanların amacı belli, peki okuyanlar tepki göstermiyorsa, iki tarafta sorumlu değil mi?”
El cevap: “Evet iki tarafta sorumludur.”
Malum medyaya göre aile kutsallığına dair haberlerin bir kıymeti harbiyesi yok. “Acı, gözyaşı, entrika, aşk, cinayet, kin, öfke” içerikli haberler olursa okunuyor.
Umarız ki, Antalya’daki toplantıda bu mesele masaya yatırılır ve bizzat birinci elden, kimlik ve kişiliğine sahip çıkan kadınlarca dile getirilir.
Çağdaş (!) solcu kadınlar ile feministlerin işine gelmez ve şiddetle reddederler ama İslam dini, kadına bir “emanet” olarak bakar.
Ne yazık ki kadın sömürücü medya, kadına bu açıdan hiç bakmadı. Bu yüzden de emanet olarak değerlendirilen kadını yok saydı.
.............................
Mesela hem öyle yok saydı ki, halkın oylarıyla milletvekili olmayı hak etmiş Merve Kavakçı’nın, vatandaşlıktan çıkarılması için ölümüne mücadele etti.
Peki Merve Kavakçı, BDP’li kadın vekillerden daha mı tehlikeliydi?
İlgili kadınlarla Merve Kavakçı’yı yanyana koymak istemem ama bir an için öyle düşünelim.
Hangisi ülkesine ve insanına sahip çıkar ve çıkmaktadır? Elbette Merve Kavakçı. Ama olsun, onun suçu daha ağır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.