Çevik Bire mal varlığı da sorulmalı: Nereden buldun?
Ekranda veya sinemada herhalde film izlemişsinizdir...
Gördüğünüz gibi, film başlamadan önce; filmde rol alan aktör ve aktrislerle birlikte yönetmenlerin, yapımcıların ve senaristlerin adları yer alır ekranda..
Film bittikten sonra da; biraz hızlı şekilde de olsa, ışıkçısından ulaşımcısına, makyözünden kameramanına, kostüm ve dekorcusunun adları akar...
Bu da gösterir ki;
Hiçbir film, tek kişiden ibaret değildir... Aktörü vardır, aktristi vardır...
Yapımcısı vardır, senaristi vardır!..
28 ŞUBATIN AKTÖRLERİ
Elbette 28 Şubat Kâbusu da, sadece askere maledilemez...
Bu darbenin kotarıcıları arasında üniversiteler de var, sendikalar da...
Medya da var, STKlar da...
Siyasiler de var, dernekler ve vakıflar da!..
Evet, var oğlu var!..
Dolayısıyla, bu işin günahını Bir kişiye yükleyip de, hiç kimse sıyrılamaz...
Bu işte Çevik Bir ne kadar suçlu ise, Süleyman Demirel de o kadar suçludur.
Bu işte Nuh Mete Yüksel ve Vural Savaş ne kadar suçlu ise; Erol Özkasnak tarafından takdir ve teşekkürle taltif edilen gazeteci ve yazarlar da o kadar suçludur...
Bu süreçte Sincanda tank yürütenler ne kadar suçlu ise, üniversiteleri bilim yuvası olmaktan çıkarıp kışla haline getiren Kemal Gürüz, Kemal Alemdaroğlu ve Nur Serter de o kadar suçludur...
Yani; hiç kimse, diğerinden daha temiz değildir... Ne Çevik Bir ve İsmail Hakkı Karadayı temizdir, ne de brifinglendirilen medya, yargı ve iş adamları!..
O halde;
Bu soruşturma 31 kişi ile sınırlı kalmamalı, bu kabus filminin; kim, neresinde rol almışsa, yakasına yapışılmalı ve hesap sorulmalıdır.
ÇEVİK BİRİN VİLLALARI!
Hesap dedim de, aklıma geldi...
Sahi, sorgu sırasını bekleyen Çevik Bire, acaba mal varlığının hesabı da sorulacak mı?..
Bunu, şunun için önemsiyorum:
Hani, başörtülü hanımlar üzerinde şüphe uyandırmak isteyen bazı zibidiler, zaman zaman Türban neyi örtüyor? diye sorarlar ya; ben de onun için soruyorum: Çevik Birin balansının da, acaba alyans ve fayans işleriyle bir ilgisi var mı?..
Vatanseverlik nutuklarının altında yatan başka severlikler var mıdır acaba?..
Bilirsiniz... Kendisi, yatırım işlerini pek severdi!.. Parasını bazen bankaya yatırır, bazen de konut işine...
Meselâ, Vakit, bundan 8 yıl önce yani 7 Aralık 2004 tarihinde Paşalar villa zengini başlıklı bir haber yapmış ve o haberde 28 Şubatçılara da yer verip, demişti ki;
Askeri Savcı Saim Öztürkün, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhami Erdile açtığı dava dilekçesinde, Bu maaşla bu mal varlığı düşündürüyor şeklindeki ifadeler, dikkatleri diğer emekli paşaların üzerine çekti.
Tıpkı Erdil Paşa gibi 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Genelkurmay eski Başkanı İbrahim Hakkı Karadayı ve 28 Şubat sürecinin mimarlarından Orgeneral Çevik Birin de milyon dolarları aşan villa ve daireleri olduğu biliniyor...
Şimdi kamuoyu savcılığın emekli paşalar hakkında da bir soruşturma açıp açmayacağını merak ediyor.
¥ Genelkurmay eski Başkanı İbrahim Hakkı Karadayının Bodrumun Yalıkavak beldesi Gökçebel mevkiinde denize sıfır Dirmil sitesinde evi bulunuyor... Karadayının villasının bulunduğu site de son sistem elektronik güvenlik sistemleriyle donatılmış durumda... 350 metrekarelik arsa üzerine inşa edilen villanın üç yatak odası, üç banyo ve tuvaleti, büyük iki salonu, şöminesi, barbeküsü, yerden ısıtmalı kalorifer sistemi bulunuyor.
¥ 28 Şubat sürecinin Genelkurmay 2. Başkanı olan emekli Orgeneral Çevik Bir, holding patronları ve trilyonluk geliri olan ünlülerin oturabildiği İstanbul Akatlardaki Park Maya Konutlarından süper lüks bir daire almış... Vakite konuşan Çevik Bir, 1 milyon dolarlık konutların bile bulunduğu Park Mayada daire sahibi olduğunu doğrularken, O kadar da süper lüks değil, büyütülecek bir şey değil dedi.
Eşi Nilgün Bir üzerine kayıtlı olan Çevik Birin Park Mayadaki evi; 185 metrekare... Daire; bahçe katı ve 3 oda, salon, mutfak ve 2 banyodan oluşuyor.
Hemen hatırlatalım...
Çevik Birin, aynı zamanda Bodrum ve Çatalcada da süper lüks evlerinin bulunduğu, bizce meçhul değil...
İyi de;
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?..
Bir subay maaşı ile bu kadar mülk alınabilir mi?..
Yoksa, vatanseverlik ve laiklik dedikleri şey, villaların üstünü örten birer çatı mıydı?!?..
ETİBANKIN BATTIĞI GÜN!
Çevik Birin tek mal varlığı, elbette konutlar değil... Onun, bir de Etibank macerası var ki; tam 12 yıldır bu konuyu sordum kendisine ama bugüne kadar cevap alamadım.
Efendim 29 Ekim 2000 tarihinde kaleme aldığım yazı şöyleydi:
Tarih, 27 Ekim 2000...
Günlerden Cuma... Yani önceki gün...
Saat 17.00 civarı. Yani; henüz Dinç Bilgine ait Etibank ve Ceylanlara ait Bank Kapitalin battığı, bu iki bankaya devletin el koyduğu kamuoyuna açıklanmamış!
Bankanın battığı saat 17.00den önce açıklansa; zaten halkta panik başlar ve paralarını kurtarabilmek için hemen hücum ederler banka şubelerine!
Ne var ki;
Halkın batıştan habersiz olduğu o saatlerde, yani saat 17.00 civarında, fiyatı 50 milyar liradan aşağı olmayan bir BMW yanaşıyor Balmumcudaki Etibank Binasına!.. Otomobil, spor bir BMW. Plâkası da 34 U?Y 6?
İçinde; özel şoförün yanı sıra bir-iki kişi daha var!
Öyle sıradan kişiler değil bunlar...
Hani, üst düzey denilir ya, işte böylesine etkili ve yetkili kişiler!..
Bunlar; maşa gibi değil, hani ağa-paşa denilir ya; işte öylesine güçlü ve ünlü adamlar!
Şimdi; cevabı merak edilen soru şu:
Saat 17.00 civarında Etibank Plazanın önüne park eden BMW kime ait?
Bu spor BMWnin içindeki Birilerinin adları ne?
Ve o saatte ne işleri vardı Etibank Plazada?..
Herhalde Çokoprens almaya gitmediler?
Sorun bakalım; burunları iyi koku aldığı için mi oradaydılar?..
Yoksa; üst kademelerden birileri, önceden tüyo mu verdi kendilerine?..
O BMW KİMİN?
Sizin anlayacağınız;
Olay, Egebank olayının bir başka versiyonu gibi geldi bana!..
Malum; Egebankın batacağını, devletin bu bankaya el koyacağını Yahya Murat Demirele ilk haber veren kişinin Nail Keçili olduğu her tarafta yazılıp çizilmişti...
Sonra?..
Sonra; Nail Keçili, aksini iddia etmesine rağmen bankanın içinin boşaltıldığı gün güvenlik kameralarına yakalanmıştı!..
Daha daha sonra deşifre oldu ve savunmaya çalıştı kendisini!..
Benzeri olay; 27 Ekim günü akşam saatlerinde Balmumcudaki Etibank Plazada yaşandı!..
Bankaya el konulduğu haberleri henüz duyulmadan Birileri geldi Etibank Plazaya...
Oldukça heyecanlı idiler içeri girerlerken!..
Dışarı çıktıklarında da bir hayli telaşlı ve hatta panikteydiler!
Bastılar gaza ve hızla uzaklaştılar merkez binadan!..
Soracağım şu ki;
Etibankın Nail Keçilisi kim?
Acaba güvenlik kameralarında görüntüsü var mı?
Yoksa, yine kaybettirecek mi izini?
Bana öyle geliyor ki;
Kameraların netlik ayarı iyi yapılırsa, bu kişilere de bir balans ayarı yapmak mümkün olabilir!..
Hadi, çabuk tutun elinizi;
Görüntü kayıtlarına bir an önce el koyun!
Aksi halde;
Çok Çevik davranacak Bir el yok edebilir bu kayıtları!
Hadi, geç kalmayın!..
Yakalayın ve sorun bakalım:
Saat 17.00de Etibank Plazada ne yapıyordun?
Herhalde; Şöyle bir kahve içmeye uğradım diyemeyecektir!..
Evet;
Sorun ve araştırın bakalım,
34 U?Y 6? plakalı BMW kime ait ve içindeki kişi o saatte neredeydi?
BU SORU, SORULMALI!
Bu yazının üzerinden 12 yıl geçti...
Bu süre içinde, bu konuyu 2-3 defa gündeme getirdim ama Çevik Birden ne ses çıktı, ne seda!..
Herhalde kaşımak istemedi...
O kaşımak istemese de, ben aynı soruyu bugüne taşımak istiyorum.
27 Ekim gününün akşamı saat 17.00 sıralarında, yani bankanın battığı henüz açıklanmadan Çevik Bir ve adamlarının Etibankın merkez binasında ne işleri vardı?.. Bir BMW ile geldikleri binada ne yaptılar?.. Kahve mi içtiler, para mı çektiler?.. Ve de, ne kadar?..
Hani, diyorum ki;
Sorgu sırası Çevik Bire gelmişken, bu soru da sorulsun!..
Yatlarında, katlarında ve banknotlarında elbete gözüm yok...
Benim, cevabını merak ettiğim soru şu;
Nereden buldun?
Ya da, şöyle bir soru;
28 Şubat Darbesini, Türkiyeyi kurtarmak için mi yaptın, yoksa malı götürmek için mi?.. Sahip olduğun mal varlığında İsrailin de bir katkısı var mı?!?
Bu soru sorulmalıdır!..
Ve, cevabı da;
Mutlaka alınmalıdır!..
Ki;
Gerçek vatanseverler belli olsun!..
Gençler keriz mi?
Bu köşe, neredeyse Kılıçdaroğlu köşesine döndü ama; ne yapalım, idare edin artık... Kılıçdaroğlunun komikliklerine, saçmalamalarına, unutkanlıklarına ancak bu kadar yer ayırabiliyorum... Aslında, çok bile!.. Efendim, Bay Kemal Kılıçdaroğlu, dün Maltepede bir temel atma töreninde konuşmuş... İyi de yapmış... Öyle ya; temel atmak, elbette lâf atmaktan iyidir... Ama, Kılıçdaroğlu bu; hiç lâf atmadan durabilir mi?.. Bu defa, Topbaşa lâf atmış...
Demiş ki; Maltepe Belediyesi gençlere olanaklar sağlamak istiyor ama Büyükşehir Belediyesi buna engel oluyor... Belediyeler öğrenci yurdu yapmak istiyor, belediyelerin yurt yapamayacağı söyleniyor... Bunların ruhu müdahale üzerine kurulu... Yine de gençlere ve halka hizmet etmeyi sürdürecek ve geleceğe sahip çıkacağız!
Bu sözleri sarfeden adama; Bak şu konuşana derler... Öyle ya; dün Maltepede konuşup, aklı sıra gençlere ve öğrencilere sahip çıkan Bay Kılıçdaroğluna sormak gerekmez mi?.. Söyleyin Bay Kılıçdaroğlu; özellikle fakir Anadolu çocuklarının faydalandığı belediye bursları ve kredilerini Anayasa Mahkemesine götürüp Kasım 2008de iptal ettiren sizin CHPniz değil mi?..
Gençlerin aldığı burs ve kredileri iptal ettiren siz, bugün hangi yüzle konuşuyorsunuz?.. O gençlerin, size kanacak kadar keriz olmadığını düşünüyorum.