Suriye sorununu çözmek ne kadar zorsa, 28 Şubat’ı çözmek de o kada
Hepimizde gerçeğin bir parçası var. Bu bir puzzle oyunu. Bütün parçalar bir araya geldiğinde resim ortaya çıkacak. 28 Şubat, hemen bugünden yarına çözülecek bir konu değil. Öncesi ve sonrası ile bir bütün olarak ele alınması gerek. Belki Refah-Yol’un kimler tarafından niçin ve nasıl örgütlendiğine bakmak gerek.. Muhsin Yazıcıoğlu bu işleri bilen biri idi aslında. Sonra 28 Şubat öncesinde ne oldu, onu görmek gerek..
Susurluk çözülmeden 28 Şubat anlaşılmaz. Çatlı’nın misyonu neydi ve birileri Çatlı ve ekibini ortadan kaldırarak ne yapmış oldular?.. Çatlı misyonunu tamamlamadığına göre, Refah-Yol hükümetinin rolü tamamlanmış mı oluyordu?.. Ne Susurluk “fasa fiso” idi ne de Çiller “sütten çıkmış ak kaşık”!..
Refah-Yol hükümetinin en önemli başarısı “Havuz Sistemi” idi ve o sistemi öneren kişi de Osman Altuğ idi. Oysa Osman Altuğ ne Milli Görüşçü ve ne de DYP’li idi..
Erbakan hükümeti gitti, Çiller köşesine çekildi. Anasol-M’yi kim, niçin ve nasıl kurdu?.. Anasol-M isteneni verdi mi? Peki asıl istenen neydi?.. Bu iktidar değişikliğinin arkasında kim vardı? ABD, İngiltere, İsrail bu işin neresinde idi? Almanların tepkisi ne oldu? Fransızlar nerede duruyordu?.. MHP’yi DSP ile, ANAP ile bir araya getirip, Apo’yu asmamak şartı ile teslim eden kimdi? Bu sürecin kara kutusu Demirel’dir.. Tam da böyle bir zamanda Sivas’ta ve Başbağlar’da ne oldu?
Sabancı’yı kim öldürdü (9 Ocak 1996). Ulucanlar’ın emrini kim verdi? (26 Eylül 1999)
MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılıç, neden durup dururken İran, Çin ve Rusya ile işbirliğinden söz etti?.. NATO’dan çıkmayı teklif etti bu arada.. ABD’ye savaş ilanı anlamına gelen bu açıklamanın sebebi neydi?.. (31 Ağustos 2002) Kılıç; başörtüsünün dinde olmadığını, Gül’ün eşinden boşanması gerektiğini söyleyen adam. Şimdi başka vadilerde dolaşıyor.. Bu adam, NATO’da en uzun süre görev yapan paşa değil mi idi? O dönemde halkı sokağa çekmek isteyenler kimlerdi?
CHP, ADD, ÇYDD, Kuva-yı Milliye Cemiyeti bu işin neresindeydi?
ABD’nin Irak’a müdahale planı, süreci nasıl etkiledi?.. Erdoğan için “Muhtar bile olamaz artık” denilirken nasıl oldu da önce milletvekili, ardından başbakan oldu? Abdullah Gül bu işin neresindeydi?..
Daha bir sürü isim.. Şirin’in AK Parti milletvekilliğinden Ergenekon sanıklığına uzanan uzun yolculuğu. Gülen camiasının kimilerine göre önlenemeyen yükselişi ve “ılımlı İslâm”, BOP ve stratejik ortaklık hesapları.. Şahinler, güvercinler, globalistler.. AB-ABD ayrışması..
Erbakan, darbecilerin üzerine gitmedi mi, gidemedi mi?.. Çiller’in ABD ve İsrail’le ilişkisine de engel olamadığı halde neden istenmedi?.. Ve şimdi neden Kılıç Paşa onu anlayamadıkları için hayıflanıyor?.. “Baba”sı “kızı”nı niçin yalnız bıraktı?
Nail Keçili bazı şeyler söylüyor. Evet evet, Nuh Mete Yüksel’e de, Sadettin Tantan’a da o dönemde yaşananlar sorulmalı.. Hatırlatalım: Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır..
Sahi; şu YÖK yöneticileri, birtakım rektörler, dekanlar ne olacak? O çeteye diploma dağıtanlar, üniversiteyi kışlaya çevirenler.. Mesela Zekeriya Beyaz, Alemdaroğlu, Nur Serter filan..
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki! Bu soruşturma derinleşecek olursa sıra Büyükanıt’a da gelecek.. Encümeni Daniş’teki birçok isme de.. Cercil D’orient’e, localara da bakmak gerek. Ve tabii bir de o dönemdeki bazı oda, dernek, sendika şeflerine ve bazı barolara.. Darbeci askerlerle kol kola giren gazetecilere, işadamlarına.. Şu “bizim iyi çocuklar” neredeler?
Çevik Bir, Çiller, ABD’nin mutemet adamları.. ABD kendi adamlarını feda edecek mi?
“Erdoğan’la Büyükanıt arasında mutabakat var” diyorlardı. Bu iş buraya kadar mı?
28 Şubat soruşturması derinleşecek olursa, ABD, İsrail, İngiltere ve Almanya’nın süreçteki rollerine ilişkin bilgilere ulaşılacak olursa, onların içerideki mutemet adamları hakkında nasıl bir işlem yapılacak?
Şu da var: Biliyoruz ki, Türkiye’de bugüne kadar yapılan tüm darbe girişimlerinde, darbe planlarında ABD, İngiltere ve İsrail olmadan olmaz. Peki, neden bu soruşturmalarda bunlardan bir tek kişinin bile adı geçmiyor ve bunlar hakkında gözaltı ya da yakalama kararı yok ya da yerli işbirlikçilerine bu ilişkilerin hesabı sorulmuyor?..
Emniyet, İstihbarat ve MİT içindeki kanatlar arasındaki iç hesaplaşmalarla ilgili bilgi ve belgeleri hangi el ayıklıyor?.. Askerî kanatla, JİTEM’le de bunlar iç içe. Aynı ekip PKK ile de kanka! PKK, derin partiler, derin tarikatler, derin örgütlenmeler konusunda bir türlü ilerleme sağlanamıyor..
28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılar, bakalım bu “mayınlı tarla”ya girecekler mi? Kozmik Oda’nın kapısını aralayabilecekler mi?.. Önce askeri bölgelerdeki ve dışarıdaki kozmik odaların adreslerine ulaştılar mı, o önemli.. 28 Şubat savcıları yapamayacaksa, bakarsınız Malatya’dan gelecek savcılar açar bu kapıyı.. Derin operasyonların “karanlık oda”sına girilir.. Oraya girildiğinde Özal suikastının da, Eşref Bitlis suikastının da, Cem Ersever’in, Mumcu’nun, Üçok’un, daha birçok faili meçhulün sırlarına ulaşmış oluruz.. Daha işin başındayız. Gelişmeler, doğru yönde ileri doğru.. Merkeze yaklaştık..
Sahi neden hâlâ Demirel ve Karadayı ifadeye çağrılmadı?.. Yılmaz, Çiller, o dönemin kuvvet komutanları, olağanüstü hal valileri, İçişleri Bakanları, Emniyet ve İstihbarat başkanları, MİT müsteşarları.. Bu liste o kadar uzun ki! Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.