Kutlu doğum, sonsuz muştu
Dünya şiddetin kıskacında... İnsanlık âlemi derin bir bunalımda... Varlık sebebini unutan insan, madde bağımlısı oldu...
Para ve güç eksenli hayat felsefesi, altta kalanların canını çıkarıyor...
Artık bir yanımız terör, bir yanımız savaş, bir yanımız iktisat düsturuna uymamanın ürettiği kıtlıklar, yokluklar...
Bu kıskacın içinde bunalıyoruz.
Bunaldıkça bir birimizle dalaşıyoruz.
İnsanın Ahsen-i takvim sırrında yaratılmış Eşref-i mahlûkat olduğu gerçeğini kavrayamayan, bunu kavrayamadığı için de Yaradandan ötürü yaradılanı hoş görme basiretini gösteremeyen ve bu yüzden, kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi giyinmeyen, kendisi gibi yaşamayan herkesi hor gören nesiller yetiştirdik...
Anlayışın yerini şiddet aldı... Barışın yerini kavga... Sevginin tahtına kin oturdu... Müsamahanın yerine öfke geldi... Helâlinden kazanma düşüncesi, Ne pahasına olursa olsun kazanma hırsına dönüştü.
Devletlere de, insanlara da şiddet hâkim... Artık güçlü devletler daha güçsüz devletlere saldırıyor (maddeci insan ihtirasına iki Dünya Savaşı yetmemiş olmalı ki, yeni savaşlarda kendini tüketiyor)...
Olumsuz tabloyu normal yollardan değiştirme umudunu yitiren gruplar ve grupçuklar, terörden medet umuyor...
Terör zaman zaman bireyselleşip kocadan kadına, evlattan anne-babaya yöneliyor!..
Ne bir haksızlık yapma endişesi, ne bir kul hakkı korkusu, ne sevap, günah derdi...
Benliğimize çoktandır kin ve öfke hükmediyor.
Bu tablo dünyaya Batının armağanıdır!
Yoksa Devr-i Saadeti en iyi şekilde kendi çağına yansıtan Selçuklu-Osmanlı terkibi içinde şiddete yer yok...
Hoşgörüsüzlüğe yer yok... Anlayışsızlığa yer yok... Zorlamaya, horlamaya yer yok...
Çünkü bu terkipte insan kutsal varlıktır ve Her şey insan içindir.
Bu anlayışı terk ettik edeli, gitgide İnsan insanın kurdu haline geldi...
Batılı aydınlanmacıların (Her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sisteminin etkisi ile 18. Yüzyılda Avrupada bilimde ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu döneme Aydınlanma Çağı deniyor) dünyaya dayattığı Yeni Yaşam Modeli böyle bir sonuç verdi işte...
Allah sadece insanın var ve yok olmasına karar verir dediler, bu ikisinin arasındaki bölgede, yani hayatın içinde (haşa) Allaha yer yoktur, her şeye akıl karar verir.
Böylece Deist (akılcı) eksende yeni bir dünya kuruldu. İnsanın Allahla irtibatı koparıldı...
Bununla birlikte insan, kendini yanlıştan ve günahtan koruyan manevi dizginlerinden kurtulmuştu. Kutsal ile ilişkisi kalmamıştı.
Sonuç olarak hem bencilleşti, hem de acımasızlaştı. Daha fazla para kazanma, kazanıp daha çok güçlenme ihtirası insan hayatına hükmetmeye başladı...
Ezebildiğini ezdi, ezemediğine bende oldu; kimi zaman eğilip büküldü, ezilip büzüldü; gitgide insanlıktan çıkıp alabildiğine vahşileşti.
Havayı kirletti, denizleri kirletti, ozon tabakasını deldi. Hiçbir tedbir almadan kurduğu fabrikalarla çevreyi, eğlence düşkünlüğüyle (uyuşturucu dahil) hayatı kirletti!
Geliri arttı belki, ama hiçbir kural tanımayan kazanma hırsı, envai çeşit ayrımcılığı ve eşitsizliği de beraberinde getirdi...
Her şey yeni bir Yürek İnkılâbının gerekliliğini gösteriyor: O da Peygamber Efendimizin öğretisi çerçevesinde olacak.
Unutmayın: Kutlu Doğumlar mutlu oluşlara gebedir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.