Ah, meteoroloji uzmanları!
Dün öğle saatlerinde İstanbulda, şükür ki uzun sürmeyen öyle bir hal oldu ki, deprem günlerini hatırladık. Gazetemizin yazıişlerinde haber toplantısı yapıyorduk ve bir anda esen rüzgâr sesiyle irkildik. Hortum var diyerek pencereye koştuk. Etraf toz-duman sebebiyle görünmüyordu. Yerde ne kadar kâğıt parçası, toz, çöp varsa havada uçuşuyordu. Her zaman ve özellik de böyle anlarda Kâinatı Yaradana sığınmaktan başka ne yapılabilir ki?
Derken sağdan-soldan haberler gelmeye başladı. Kimi yerde çatılar uçmuş, kimi yerde bahçeler alt üst olmuş. Hem deniz hem de hava trafiği dururken, İstanbulun can damarlarında biri olan Boğaziçi Köprüsü bile geçici süreyle trafiğe kapatılmış...
Yaşanan paniği anlamak için sosyal medyada yazılan notlara bakmak yeterli. Bir kısmını paylaşalım:
*Harbiye Nişantaşında camlar kırılmaya başladı... *Yıllar önce Bodrumda yakalandım bu fırtınaya. Tekne marinada bağlıyken ters dönmeye kalktı. Dışarı kendimi zor attım. O gün dört tekne battı.
*İstinye Parkta bahçe darmadağın. Garsonlar devrilen saksıları tutmaya çalışıyor. *Afetle şaka olmaz.
*Su an Nişantaşındayım ve çok kötü olaylar oldu bir anda. Yoğun bir fırtına koptu ve inşaat iskelesi yıkıldı, insanlar altında kaldı. Allahım!
*Boğaziçi Köprüsünde araçlar fırtınadan ilerleyemiyor. *İstinyeparkta kasırga çıktı, masalar uçtu.
*Beyoğlu uçuyor. Bacalar yıkılıyor. *Çamlıcada çatılar parçalanmaya başladı. *Tüm semtlerde hortum fırtına var, işi olmayan çıkmasın.... *Fırtına bastırdı, gemiler yana eğildi! Bina sallanıyor rüzgârdan! Böyle şey görmedim! *Kum fırtınası sanki
Tabi ki afetler sadece başka ülkeleri vurmaz, yeri ve zamanı gelince bizi de yaralayabilir. Ama böyle bir fırtına ya da rüzgâra doğrusu biz de şimdiye kadar şahit olduğumuzu hatırlamıyoruz. Ama şunu da biliyor ve inanıyoruz ki, kâinatta hiçbir şey tesadüfî değildir. Her şey Onun izni ve iradesiyle hareket eder. Dolayısıyla böyle fırtına ve hortumlardan korksak da Allaha şükür ödümüz parçalanmaz.
Fırtınadan hemen sonra TVlere koşan ve çok önemli açıklamalar yapan meteoroloji uzmanları hiç de inandırıcı gelmedi. Spikerler soruyor: Böyle büyük bir fırtına bekliyor muydunuz? Cevap: Kem, küm, eh, şey. Tabiî bekliyorduk, her zaman böyle şeyler olabilir. Vatandaşlar dikkat etsin, çatıların altından yürümesin...
İyi güzel de sayın meteoroloji uzmanları, madem böyle bir felâketi tahmin ediyordunuz, niçin milleti ciddî olarak ikaz etmediniz? Yoksa, Bu derecesini tahmin edemedik, teknik olarak da tam tahmin etmek mümkün değil demek çok mu zor? Uzmansınız diye her hadiseyi, her rüzgârı bilmeniz mi gerekir. Bilemedik demek kabahat değil ki! Aksine, bilmediği ve halkı ciddî olarak ikaz etmediği halde şimdi çıkıp Biliyorduk, olabilir, kem, küm demek hiç de şık değil.
Başka bir uzman muhabir de, TVde sunduğu haberinde; Tahmin edilemeyen bir doğa olayı oldu! Büyük fırtına yaşandı, vatandaş mağdur oldu, büyük maddî zarar var demeyi sürdürdü.
Başınıza doğa kadar dağ düşsün mü demeli, yoksa Allah size insaf ve izan versin mi demeli? Biz yine de insaf dileyelim...
Sadece böyle felâketlerde değil, her an Allahı hatırda tutalım ve ona sığınalım, duâ edelim: Allahın bizi ve bütün insanlığı her türlü afet, belâ ve musîbetlerden muhafaza eyle. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.