Erdoğan-Kılıçdaroğlu/Fark var!..
Dünkü grup konuşmalarını dikkatle izlediğimde bir kez daha gördüm ki, Recep Tayyip Erdoğanın çilesi var, Kemal Kılıçdaroğlunun sadece çenesi!..
Çile!..
Erdoğan, çilenin her çeşidine muhatap olmuş.
Bugünlere pişe pişe hatta yana yana gelmiş.
Yüzü, gülerken bile çilesinden haber veriyor.
Kılıçdaroğlunun yüzünde ise çileden iz yok.
Ruh yok!..
O kadar ki;
Recep Tayyip Erdoğanın İsmet İnönü dönemindeki camileri ahıra, hatta eğlence merkezlerine dönüştürme faaliyetlerini belgelerle ortaya koyduğu bölüme cevap verirken...
Biz Kuran-ı da Hz. Muhammedi de sayarız! diyor...
Ne ruhsuz bir ifade!..
Bu, ancak, bir yabancının, ayıp olmasından kabilinden kullanabileceği cümle.
İçinde Müslüman şuuru, hissiyatından eser yok.
Türkiyeyi ziyaret eden Papa da söylemişti o kadarını:
İnandığınız Kitapa ve inandığınız Peygambere saygı duyarız!..
Kemal Kılıçdaroğlu, sözgelimi bir Atatürk için asla Sayarız ifadesini kullanmaz.
Atatürke olan sevgi ve bağlılığından bahseder ve onun izinden gittiğini söyler.
Aynı Kılıçdaroğlu, mesele, Kuran-ı Kerim olunca, Hazret-i Peygamber olunca İzinden gitmekten değil de, Saymaktan bahseder!..
Hayır, Müslüman, Kurana saygı duymakla yetinmez, onu rehber edinir!..
Onu referans alır!..
Hz. Muhammedin sünnetine sarılır!..
Dil de kalbin aynasıdır!..
Fikirler, zikirlere yansır!..
Kemal Kılıçdaroğlunun ruh ve zihin dünyasındaki karmaşa laflarına yansıyor.
Sayın Erdoğanın İsmet İnönü dönemindeki berbat uygulamaları dile getirdiği bölüme cevap olsun diye kullandığı ifadelere bakın.
Recep Tayyip Erdoğan ölülerle uğraşıyormuş...
Oysa, Ölüleri hayırla yad etmek gerekirmiş!..
Ölülerinizi hayırla yâd ediniz!...
Amenna...
Sayın Erdoğan ve dünyaya onun penceresinden bakanlar, Ölülerini hayırla yâd etmeliler ve ederler.
Peki...
Her türden ölünün hayırla yâd edilmesi gerektiğini söylerken, Kuran-ı Kerimin hayırla yâd etmediği ölülerin varlığını unutan Kemal Kılıçdaroğluna sormak gerekmez mi:
Siz niye dünkü konuşmanızda, Osmanlı Padişahı Rahmetli Vahidüddin Hanın arkasından adres göstere göstere atıp tuttunuz!..
Hale bakın ki, konuşmasında Rahmetli Vahidüddin Hanı karalayan Kemal Kılıçdaroğlu, o Yüce Yaradana, Kuran-ı Kerime, Sevgili Peygamberimize iftiralarla saldıran Salman Rüştinin tefrikacısı Aziz Nesini övdü!..
Siz Kemal Kılıçdaroğlu; Aziz Nesin sizin ölünüzse -inancınızın telkin ettiği üzere- hayırla yâd ediniz!..
Ve bu aziz milletin Aziz Nesin hakkındaki malûm hükmüne dil uzatmayınız!..
Yazının girişinde Kemal Kılıçdaroğlunun yüzünde çileden iz görmediğimi belirtmiştim.
Çok doğru, dünkü konuşmasında cennet-cehennem kavramlarıyla bile dalga geçti.
Cennetten umudu nedir bilemem ama dalga geçebildiğine göre, cehennemin çilesi hakkında fikrinin olmadığı açık!..
Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlığa son derece hazırlıksız bir şekilde getirildi.
Kaset işi çok ani oldu; böylesine büyük bir koltuğa bu kadar kısa bir sürede oturabileceğini çok belli ki beklemiyordu.
Recep Tayyip Erdoğan, bu noktaya pişe pişe hatta yana yana geldiğinden, adımlarını sağlam attı.
Ekibini iyi kurdu; iktidarda da uzmanlaştı.
Buradan gelen avantajıyla, Kemal Kılıçdaroğlunun her sözüne bugüne kadar hiçbiri yalanlanamamış belgelerle cevap verebilme avantajını kullanırken, Kemal Kılıçdaroğlu kendisine bugüne kadar biri bile doğrulanamamış belgelerle(!) mukabele etmeye çalışıyor.
Siyasi tecrübesi yeterli olmadığından hatta neredeyse hiç olmadığından, her defasında Recep Tayyip Erdoğanın kendisini çektiği alana giriyor.
Orada da, fikir-zikir meselesi kendisini belli ettiğinden her seferinde yamuluyor!..
O yamuldukça da AK Parti tırmanıyor!..
Erdoğanınki boks torbasıyla maç yapmaya benzedi!.. Ve Türkiye, Kılıçdaroğlunun üretmeyen CHPsinden usandı, bezdi!..
FACE-NOTUMUZ:
Bu sütunda yer alan bazı konuların ayrıntılarına yer yetmezliğinden dolayı giremiyorum. Ayrıntılar için, http://www.facebook.com/serdararseven1 adresinde buluşabiliriz. Oraya da desteğinizi bekliyorum.