Babasız kalmak...
Baba beni bırakma! Dur! Öyle kal... Olsun, sussan da olur, hatta konuşma! Yeter ki hep sıcacık kalsın o güzel ellerin. Öylece yat! Sakın bir yere ayrılma! Razıyım... Ne olursa olsun kal yeter ki yanımda!
Ve gitme... Çünkü sen gittikçe içimde ürpertici bir yetimlik birikiyor. Küçücük bir kız çocuğuna dönüşüyorum şu yaşımda! “Beni sakın bırakma” diye yalvarıyorum işte karşında, ağlaya sızlaya!
Senin solunumun durdukça benim nefesim kesiliyor! Sen soluk alamadıkça babacığım bak, kızın boğuluyor!
İşte bunun için gitme! Çünkü sen alıştıra alıştıra dünyadan el çektikçe kimsesiz kalmış gibi yalnız hissediyorum. Hadi günlerdir gözüm yolda! Ne zaman döneceğini bekliyorum.
*
“Yoğun bakımda ne kadar kalacağını bilemeyiz” diyorlar! Olsun, zararı yok, hemen çıkma! Bak! Kar yağıyor zaten dışarıda! Bolu buz gibi soğuk! Çıksan da üşütürsün zaten bu havada! Bir iki gün daha kal! Nasılsa havalar ısınacaktır yakında!
Sakın bırakıp gitmeye kalkma beni baba! Sensizken nasıl yaşanılacağını bilmiyorum. Dur biraz daha bekle! Ben seni görebiliyor, yanında kalabiliyorum! Bunun için şükrediyor, şikâyet etmiyorum.
Babacığım yanımda biraz daha kal ne olur! Dayanman için dua ediyorum! Çünkü sen gidersen, sensiz nasıl kalınacağı konusunda bir fikrim yok! Geride bıraktığın her yerde çığlık çığlığa bir boşluk! Sen gidersen, o karanlık boşlukta kaybolurum diye korkuyorum.
*
Baba lütfen beni bırakıp gitme! Şimdi gideceğim ama rahat ol sen, hafta sonu yeniden geliyorum! Sık dişini baba! Tutunursan dayanırsın, biliyorum!
Aslan babam benim! Dumanlı babam! Başaracaksın biliyorum!
*
İşte gittin. Geri dönmemek üzereymiş gidişin. Bilemedim. Bilemedim son kez sarıldığımızı benim dumanlı babam!
Bir kız çocuğu için en büyük acı, babasız kalmakmış demek ki baba, sen gidince anladım! “Seni çok seviyorum baba” dediğimde bunu sen de anladın değil mi babacığım? “Beni seviyor musun baba” dediğim zaman, onun için ağladın.
Bir kız çocuğunun en kötü günü, babasını kaybettiği günmüş meğer... Lakin çok daha ağır olanı, babasını can çekişirken görmesiymiş babacığım! İşte farkına vardım! Dört aydır, içimde damla damla çoğalan korkuyla yüzleştim sonunda! Yetimliği tattım!
Yetimliğin yaşı yokmuş babacığım, sensiz kalınca anladım!
Beyazlar içinde mi görecektim seni, omuzlar üzerinde camiye taşınırken? Sonra cenaze arabasında... Musalla taşında... Acaba tahmin eder miydi gömüleceğini oğlunun annen, kendi mezarına?
Şimdi siz anne-oğul, toprağın altında!
Seni çok ama çok özleyeceğim baba! Sigaranın dumanıyla tanıdığım adam! Adam gibi adam, canım babam! Adım adım sana yaklaştıkça özlemim çoğalıyor. Seni ne kadar sevdiğimi daha çok hissediyorum! Sen gömülürken paramparça oluyorum burada! Seni çok ama çok seviyorum!
Ah babacığım, ben şimdi kime baba diyeceğim? Seni sonsuza kadar özleyeceğim baba! Yanına gelinceye kadar lütfen bekle beni! Mekânın cennet olsun bir tanecik babam!
*
Sevgili babam Ayhan Yılmaz’ın biraz daha olsun hayata tutunmasına vesile olan İzzet Baysal Üniversitesi’nin kıymetli acil ekibine gönülden minnettarım! Özellikle ebedi kardeşim, araştırma görevlisi Dr. Hamit Yoldaş Bey’e, Başhekim Prof. Dr. Hayrettin Bey’e ve babamın yanında olamadığımız her an bakımını üstlenen yoğun bakım ekibine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Babamın bir gün daha yaşaması için ellerinden gelen her türlü desteği eksik etmediklerinden eminim. Babamın hastane süreci boyunca hep inandım, güvendim. Bunu hissettirmeleri çok güzeldi, anlamlıydı benim için!
Tekrar, tekrar teşekkürler...