Danıştay, ah Danıştay!
O gün Tansel hanım üzerine vazife olmadığı halde konuşuyordu, bugün konuşması gerekirken susuyor..
Tansel Çölaşan, Cindoruk ailesi ile akraba.. Cindoruk da biliyorsunuz Demirelin kankası!
Tansel hanım Osman Paksütlerle de çok yakın bir isim. Hani şu ulusalcı AYM üyesi. O da İstiklal Mahkemesi üyesi malum 3 Aliden Ali Çetinkayanın torunu..
Bunların sağı solu yok.. Hepsinin ortak adresi, Mason locaları..
Hani Tansel hanım, saldırgan silahını ateşlerken Allahuekber diye bağırdı diyordu ya, aslında o iş Ergenekonun yalanı imiş.
İddianamede ortaya çıkan bir bilgi de, saldırıdan 2 gün önce kameraların aktif ve çalışır vaziyette olduğunu gösteriyor.. OYAK Genel Müdürü Şerif Coşkun Ulusoydan elde edilen ajandada cinayetten iki gün önce 15 MAYIS tarihinin altında Danıştay video sistemleri çalışıyor. Orhan Alb. aradı. notu yer alıyor. 16 Mayısta Danıştay kameraları arızalı olduğu gerekçesiyle sökülürken, 17 Mayısta Türkiyeyi sarsan Danıştay saldırısında Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldürülmüş 4 kişi de yaralanmıştı. 19 Mayısa 2 gün vardı.. Birileri her şeyi planlamıştı!
Tesadüfler (!) bununla sınırlı değil.
Peki, bozuk olduğu söylenen kamera kayıt sisteminin sökülen hard diski şimdi nerede?
Sürpriiiz! İsrailde.. Hep diyorum ya, bu işler Türkiyede başlayıp bitmiyor, bir ucu dışarıya taşıyor diye.. Bakalım bu olayda, bu işin dışarıya çıkan ucu üzerinde bir çalışma yapılacak mı? Askerler, Emniyet ve MİT bu konuda birtakım bilgileri mahkemeye intikal ettirecekler mi? MGK Genel Sekreterliğine atanan Mardin Valisi bu konuda kendi arşivindeki bilgileri yargıya gönderecek mi, ya da Milli Güvenliği yakından ilgilendiren bu konuda bir çalışma başlatacak mı?
Hani bu Ergenekon ve terör olaylarının bir yerinden İsrail bu işlere bulaşmamış olsun.. Hani derler ya, hangi taşı kaldırsanız altından İsrail çıkıyor..
Geçen gün de İHAlarla ilgili, TSK içinde bir radar karartma olayı yaşanmıştı. Adamların eli-kolu uzun. Her yere uzanıyorlar. Borsaya bakıyorsunuz onlar var, TSKda onlar. Olmadıkları bir yer yok ki! Çok fazla içli dışlılar.. Bazan İngiliz, bazan Amerikalı, bazan Avrupalı gözüküyorlar, ama bir şekilde hep varlar..
İddianamede, Ergenekon terör örgütünün kaos ortamı oluşturmak amacıyla Danıştay saldırısından sonra yapılan açıklamalar ve medyada çıkan haberler, kaos ortamının oluşmasına hizmet ettiği kanaatine varılmıştır denildi. Mustafa Yücel Özbilginin cenaze töreninde atılan sloganlar hatırlatılarak iddianamede, Katılımcıların tepkileri ve sloganlarına bakıldığında ülkede nasıl bir kaos ve kargaşa ortamı oluşturulmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir ifadeleri yer alıyor.
Gazetelerin attığı manşetlerden, STKların açıklamalarına, bazı yazarların ürettikleri senaryolara kadar hepsi planlı.. Hatta cenaze töreni, öncesi ve sonrasında söylenen sloganlar bile..
Tansel hanımın açıklamaları da sanki bu süreçte bir işaret ateşi gibi duruyor..
Böyle bir olayın içinde dindar bir söyleme sahip ülkücü, üstelik de hukukçu bir gencin ne işi var? İşte Ergenekon böyle bir şey.. Demirel, Cumhuriyet gazetesi, ülkücüler ve dindar maskeli isimler.. Alevisi de var, Sünnisi de.. Türkü de var, Kürdü de.. Şeyhi de var fahişesi de..
Bu alem maskeli balo gibi..
Şu kayıp HD olayı, bazı derin ilişkileri göstermesi açısından ilginç bir örnek. Savcılık iddianamede Danıştay binasında gerçekleştirilen saldırıdan sonra şüpheliler kendilerinde bulunan hard diskleri adli mercilere veya kolluk kuvvetlerine teslim etmediğini vurgulayarak, sanıkların söz konusu kayıp hard diski üretici İsrail firması Regarda gönderdikleri belirtiliyor.
Evet, şimdi 28 Şubat soruşturmasını sürdüren savcı, eğer 28 Şubatın eklemlenmiş gazetecilerini tesbit etmek istiyorsa, Ergenekon davası iddianamesinde şu manşetleri atan gazetecilerin peşine düşsün: İddianamede saldırının gerçekleşmesinden bir gün önce OYAK Güvenlik tarafından arıza sebebiyle söküldüğü belirtilen hard disklerde, herhangi bir arızanın bulunmadığı, saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Arslanın keşif çalışması yaptığı 16.05.2006 tarihine ait görüntü kayıtlarının bilinçli olarak geri döndürülemez bir şekilde silindiği yönünde tespitlerine yer verildi. İddianamede Danıştay saldırısından sonra İsrailden getirilen bir uzman ile görüntülerin geri döndürülemeyecek şekilde silindiği belirtiliyor. İddianamede Danıştay saldırısı sonrası Ergenekon Terör Örgütünün istediği gibi haberler yapıldığı anlatılıyor. Belirtilen haber başlıkları arasında, Tehlikenin Farkında mısınız?, Danıştay hükümeti suçladı; Hükümete tavır, Laikliğe Kurşun Allahın askeriyiz, Saldırı rejimin temeline ve Laik Cumhuriyete Savaş Açtılar.. Bunlar hangi gazetelerdi ve bu haberi kimler yazdı, yazdırdı. Topyekün bir savaş başlatmışlardı. Her şey yeterince açık değil mi? Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.