Al Sana Hürriyet!..
1908'de hürriyet gelmişti ama bu hürriyet zehirli ve öldürücü bir hürriyetti. Devletin batmasına, milyonlarca Müslümanın perişan olmasına, Hilafet ve Şeriatın elden gitmesine, topyekûn felakete, izmihlale, yıkıma sebebiyet vermişti.
Hürriyet geldiğinde Selanik'te sarıklı bir İslam hocası ile bir papazın "Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat, uhuvvet!.." diye haykırarak birbirlerine sarılıp öpüştükleri söylenir...
1908'de ilân-ı hürriyet... 1911 Trablusgarp savaşı, İtalya'nın Libya'yı elimizden alması... 1912 Balkan savaşı, korkunç ve feci bozgunlar, kıyımlar, facialar, Rumeli'nin elimizden gitmesi... 1914-18 Birinci Dünya Savaşı'na beyinsizce girişimiz, sonunda devletin yenik düşmesi... 1919'da İstanbul'un ve İzmir'in işgali... 1922'de son Padişahın ve Halifenin İstanbul'u terk etmesi...
Al sana hürriyet, al sana adalet, al sana müsavat, al sana uhuvvet...
Hürriyet öyle bir nimettir ki, iğtinam edilemezse (ganimet olarak iyi kullanılamazsa) çürütür, öldürür, yıkar, atar,
önce yere serer, sonra yerin dibine batırır.
Hürriyet iki taraflı bir bıçaktır.
Aradan yüz küsur yıl geçtikten sonra Türkiye Müslümanlarına yine hürriyet geldi.
Biz bu hürriyeti doğru dürüst iğtinam ediyor muyuz?
Ediyorsak nasıl ediyoruz?
Bugünkü hürriyetten yararlanarak yapılacak ilk şey, eski bozuk ve çarpık sistemin yerine düzgün, âdil, hak bir nizam gelmesi için çalışmaktır.
Eski düzen hürriyet içinde devam edecek... Böyle bir şey mümkün değildir.
Bir kısım Müslümanların düştüğü çok vahim, çok öldürücü, çok yıkıcı hatâ şudur:
Müslümanlar, mevcut hürriyetten istifade ederek iyi bir düzen kuracaklarına, eski bozuk düzenin haram ve necis nimetlerine, rantlarına, menfaatlerine saldırmışlardır. Bu, ölümcül bir hatâdır.
Bunun sonu Poitiers bozgunudur.
Türkiye son bir asırda çok büyük tarihî kopukluklara, tarihî ve kültürel ârızalara mâruz kalmıştır. Bunların tâmiri ve tarihî devamlılığa geçilmesi lazımdır.
1970'li, 80'li yıllarda mücahidlik yapan niceleri maalesef artık cihad edebiyatını ve mücahidlik postunu bırakmışlar, müteahhid ve rantçı kesilmişlerdir.
Bugünkü hürriyetten yararlanarak mutlaka yapılması gereken bazı işleri ve hizmetleri sıralıyorum:
1. Çoğunluğu oluşturan Müslümanların birleşmeleri, başlarına bir İmam-ı Kebir seçmeleri ve Ümmet olmaları.
2. Türkiye'ye İngiltere, Norveç, Avusturya ve İsveç'te olduğu gibi geniş, gerçek, tam bir din, inanç, inandığı gibi yaşamak, dinî eğitim ve teşkilatlanma hürriyetlerinin gelmesi için planlı ve programlı şekilde çalışmaları.
3. Tevhidî eğitim sistemi kurarak İslam mektepleri açmaları.
4. Gerçek tasavvuf hayatını geri getirmek için tarikatların açılması. Bunların kontrolu için Meclis-i Meşâyih'in tekrar kurulması.
5. Topyekun İslamî halk eğitimi.
6. Yurt çapında İslam mahalle teşkilatı kurulması.
7. İş, ticaret, sanayi, çalışma hayatındaki aksaklıkları ve ahlaksızlıkları gidermek için İslamî ahîlik, lonca fütüvvet teşkilatı kurulması.
8. Bedevî kültürden medenî kültüre geçilmesi.
9. Toplumu çürüten israf, sefahat, türlü türlü azgınlıklar, seks serbestliği, işret kötülükleriyle etkili şekilde mücadele edilmesi.
10. Korkunç boyutlara ulaşmış olan din sömürüsünü önüne geçilmesi.
11. Türkiye'yi parçalama, bölme, topraklarının bir kısmını işgal etme planlarının akamete uğratılması.
Evet, bugünkü hürriyet ve serbestlik nimeti bu saydığım işler için kullanılmalıdır. Nasıl kullanılmalıdır?.. Planlı ve programlı şekilde, akıllıca, medenî şekilde.
Bugünkü hürriyeti, bozuk düzen ve sistemin haram, necis, kirli, kara, zehirleyici rantlarını devşirmek için kullananlar ileride enkazın altında kalarak yok olacaklardır.
* (İkinci yazı)
Olgunlaşmak İsteyen Gence
Şu sayacağım altı değeri lütfen ezberleyiniz: Faydalı ilim... İrfan... Hikmet (=Bilgelik)... Hüner... Mârifet... Sanat...
Bu altı değerin her birinin pek kısa ve özlü olarak mahiyetini öğrenmek için bir üstattan en az yüz sayfalık (Yekun olarak 600 sayfa) ciddî bir metin okumak gerekir.
İrfan deyip duruyoruz. Elimize birkaç yaprak kağıt, bir de kalem verseler, "İrfan ne demektir, künhü, mahiyeti nedir? Üç sayfalık bir kompozisyon yazınız" deseler acaba neler yazabiliriz, 10 üzerinden kaç not alabiliriz? Üç sayfa doldurmak o kadar zor değil ama irfan konusunda ipe sapa gelir laf etmek, ortaya ciddî bir metin koymak, o zor işte.
Aklı başında, yetişmek isteyen bir genç olduğunuz için sizi muhatap kabul ederek şu tavsiyelerde bulunuyorum:
Bu yaz tatilinde; çok az dinleniniz ve var gücünüzle, planlı ve programlı şekilde, yukarıda saydığım altı değeri kazanmaya çalışınız.
İşe öncelikle okuma yazmadan başlayınız.
Söylemeye lüzum yok ki, Latin alfabesiyle okumayı yazmayı kasd etmiyorum.
Kur'an/İslam yazısıyla Türkçe okuma yazma öğreniniz.
Hiç bilmiyorsanız hemen başlayınız.
Kur'an okumasını bilen bir genç, Osmanlıcayı -bilemediniz- bir saat içinde sökmeye başlar.
Sonra, bütün bir ömür boyu bu okumayı ilerletmesi gerekir.
Osmanlıca, bugünkü sade suya tirit, arı ve duru yoksul öz Türkçe gibi fakir ve kuru bir dil değildir.
Az ve öz de olsa edebî sanatları bilmeniz gerekir.
Osmanlıca bilmenin kemali şudur: Fuzulî'nin Divanını, Ziya Paşa'nın eş'arını orijinal metinlerinden yanlışsız olarak ve manasını iyi anlayarak kekelemeden gürül gürül okuyabileceksiniz.
Ahmed Cevdet Paşa'nın mantık ilmine dair Miyar-ı Sedat adlı kitabını bir hocadan okuyunuz.
Tarih öğreniniz.
Geleneksel İslamî sanatlardan birini öğreniniz.
Hocasını bulursanız görgü, edeb, terbiye dersleri alınız.
İslam ahlakı dersleri alınız. Mürüvvet nedir?... Fütüvvet nedir?..
Kendinizi kurtaracak derecede ilmihal (akaid, fıkıh, muamelat, ahkam-ı sultaniye vs) öğreniniz.
Bu saydıklarımı öğrenirseniz belki beş sene sonra biraz medenî, biraz kibar, biraz görgülü, biraz müeddeb, biraz olgun bir genç olabilirsiniz.
Durduğunuz, oturduğunuz, yattığınız yerde olgunlaşamazsınız.
Bütün sene lise veya üniversite dersleri beni yordu, yaz tatilinde biraz dinleneceğim diyorsanız, ben de size, ne haliniz varsa görün derim.
Selam ve hürmetlerimle...