Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Başkaları için yaşamak

Başkaları için yaşamak

Çocukluk döneminde, "sakın başkaları duymasın, böyle yaparsan el âlem ne der, beni insanlara rezil etme, konu komşunun yüzüne nasıl bakarım..." gibi ifadelerle şekillenen şemalarımız bizi başkaları üzerine odaklanmaya ve onların yörüngesinde yaşamaya sevk eder. Övülen, aranan ve gözde bir kişi olduğumuz takdirde değerli biri olabileceğimizi düşünür ve kendimize fazla yükleniriz. Farkında olmadan başkaları odaklı bir hayat sürmeye devam eder ve kısa zamanda yorgun düşeriz.

Hepimiz hayatımızı biraz kendimiz ve biraz da başkaları için yaşarız. Sadece kendi yörüngesinde hareket eden insanlar bencil sıfatıyla tanımlanırlar. Ancak kendini ihmal edip sadece başkaları üzerine yoğunlaşmak da doğru değildir. İlişkilerimizde hem kendimizi hem de başkalarını dikkate almalı ve bu dengeyi kurmalıyız.

Bencil ve egoist bir yaşam biçimini benimseyen kimseler de, sırf diğerlerinin beğenileri ve talepleri üzerine konumlanan kimseler de uç kesimde yer aldıklarından tasvip edilmez. Çünkü her iki durumda da bir patoloji vardır. Başkaları için fedakârlıkta bulunup, onların huzur ve iyiliği için yaşamak elbette övülecek bir davranıştır. Ancak bunu insanlığımızın bir gereği olarak görmeyip, sırf çevremizdeki insanların takdir ve beğenilerini de elde edebilmek için yaptığımızda her zaman bir beklenti içinde oluruz. Küçük bir aksilikte de yaptığımız iyilikleri hemen başa kakarız. Ben senin için şunu, şu kadar yapmıştım demeye başlarız.. Neden? Çünkü başkalarına yaptığımız her iyilik ve yardımı (aslında kendimiz için) kendimize dönebilecek sevgi, takdir ve menfaat için yapmışızdır. Umduğumuzu bulamadığımızda ise yaptıklarımız gözlerimizin önünde bitiverdi ve hepsini bir bir ortaya dökeriz.

Başkalarının sıkıntılarına duyarsız kalamayız kalmamalıyız da. Ama aynı şekilde kendi sorunlarımızı da görmezden gelemeyiz. Öyleyse ikisi arasında orta bir yol bulmalıyız. Yani, kendimize vakit ayıracağız, temel ihtiyaçlarımızı dikkate alacağız ama aynı şekilde yakınlarımıza ve çevremize de vakit ayıracak ve onlar için yaptıklarımızı insanlığımızın bir gereği olarak yapacağız. Bu hayatın içinde faydalandığımız bütün nimetlerin sahibi yüce Allah'tır. O ahirette elbette yapılan hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmayacaktır. O nedenle mükafatı ondan beklemeli ve yaptığımızı onun rızasını umarak yapmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi