Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İyilik Hareketi Deniz Feneri

İyilik Hareketi Deniz Feneri

Deniz Feneri, vicdanlı ve imanlı insanlar nezdinde zaten temizdi. Şimdi de hukuk nezdinde “aklandı.”

Almanya üzerinden Türkiye Deniz Feneri’ni bitirmek ve karalamak isteyen kesimlerin, varsa herhalde yüzleri kızarmıştır.

İftira sadece insana değil, hayvanlara bile atıldığında yerler gökler titrer. Ama bunu farketmek için “önce insan sonra Müslüman” olmak gerekir.

İnsanların nasıl birbirleri üzerinde hakları varsa, diğer canlı varlıklara karşı da sorumludurlar ve iftira atamazlar.

Yalnız, fitne ve fesat mayasına sahip olmak, insan gibi düşünmeyi gerektirmez.

¥

Deniz Feneri’nin uğradığı iftira, binlerce masumun gözyaşının silinmesine, binlerce evin sıcak yemeğine mani oldu.

Binlerce açta ve açıkta kalan insanın kursağına gidecek ekmeğe set çekildi. Sobasına kömür ve odun bulabilenler bulamaz oldu.

Daha hangi birini sayalım. Fitne, fesat ve iftira fırtınası, öyle bir esti ve estirildi ki, inanmayanlar olarak bir avuç kaldık.

Oysa Müslüman hayırseverlerin rehberi Kur’an’dır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah; “Size birisi bir haber getirince onu araştırın” buyurur.

Bırakın araştırmayı, pek çok hayırsever Müslüman hemen inandı.

Üstelik iftiracıların, fitnecilerin yalanlarını ortaya koyan dürüst medyanın haberlerine rağmen.

Ne yazık ki, iftiracılar kadar Kur’an’ın bu emrine inananlar da ürküttü ve korkuttu. Sanırım artık fitnecilerden kendilerini ayırmışlardır.

¥

Allah hepsinden razı olsun, bizim gazete başta olmak üzere, evindeki ekmeğinin helal olduğuna inanan bazı gazetelerdeki bazı yazarlar, iftira atıldığını bildiler ve fenerin arkasında dimdik durdular.

Buyurun şimdi Deniz Feneri aklandı. Aklanması da mukadderdi. Devletin neredeyse bütün kurumları, her yıl hem de pek çok defa denetliyordu.

Devletin denetlemesi bir tarafa, Deniz Feneri zaten kendi içerisinde her saat denetimli çalışıyor ve bir toplu iğne başının dahi heba edilmesi mümkün değildi.

Fener yetkilileri bu gerçekleri anlatabilmek için çırpındılar, uykuları kaçtı, üzüldüler ama yıkılmadılar, moralleri bozuldu ama moral dağıtmaya devam ettiler. İşin en tuhaf taraflarından biri de şuydu: Deniz Feneri’nden şikâyetçi olanların, Deniz Feneri’ne kuruş bağış yapmamalarıydı. Yani halen kim adına şikâyetçi olduklarını bilinmiyor.

Bu nasıl bir anlayış ve insanlıktır Allah aşkına?

Kimin kim adına ve niçin şikâyetçi olduğu belli olmayan bir meselenin kökeninde, iftira ve hasetten başka ne aranabilir?

¥

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa kuzuyu, İlahi adalette sorarlar Ömer’den onu” ilkesine göre çalışan Deniz Feneri ve benzeri kuruluşların iftiraya uğraması elbet normal.

Yalnız normal olmayan şurasıydı:

Fenere iftira atanların ve destekleyenlerin zihniyetlerine bakıldığında, bu işin bir iftira olduğu belli değil miydi?

Allah hiç bir insana feraset yoksulluğu vermesin.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi