Prof. Dr. Ünsal Bandan yatırımcıya tavsiyeler!..
Başbakan Erdoğan, yine uluslararası derecelendirme kuruluşlarına yüklendi.
Bunların en babalarından Standard&Poorsun (S&P), Türkiyenin not görünümünü durağana çevirmesine tepki devam ediyor.
İyi, tepki devam etsin de...
Eline üç beş kuruş geçen küçük yatırımcı ne yapacak?..
Uluslararası kredilendirme kuruluşlarına pek itibar edilmez ama hiç mi itibar edilmez?..
Bunlar, kulaktan duyma, dolma bilgilerle Türkiyeye kelek yapmaya devam ederlerse, ters durumlar oluşur mu?..
Vesaire...
Gittik, uzmanına sorduk.
Nice zamandır takip ediyorum; ekranlardan, sütunlardan sürekli olarak tahminlerde bulunan ve bugüne kadar şiştiğine hiç şahit olmadığım bir İktisat-İşletme Profesörü var.
Prof. Dr. Ünsal Ban, meselelere akademisyen derinliği ile bakmakla kalmıyor, sokaktaki vatandaşın ihtiyaç duyduğu pratik bilgileri de veriyor.
Kendisine sorduk:
Hocam, bu kredilendirme kuruluşlarının yaptıklarına ne dersiniz?..
Muhabbet buradan başladı ve şöyle devam etti:
-Bir tablo var elimde. Beraber inceleyelim...
-Yok hocam, incelemeyelim de siz bize neticeyi söyleyiverin...
-Bakın şimdi; bu tablodaki fiyat değişimleri dikkate alındığında, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye aleyhine değerlendirmelerde bulunduğu veya olmadık önerilerle öne çıktığı günün hemen sonrasında bizim yatırımcının satışa geçtiğini görüyoruz. Sonra da ters bir hareket oluyor...
-Yani, bizim vatandaş zokayı yutuyor!..
-Öyle demeyelim de... Şuradan devam edelim: Bu kredi derecelendirme kuruluşları ne diyorsa, sonuçta tersi çıkıyor. İlk açıklamalardan etkilenen vatandaş da, Eyvah ekonomi bozuluyor! diyerek pozisyon alınca, vurgunu yiyor. Bu kredi derecelendirme kuruluşları ya da piyasaya yön vermeye çalışan raporcular, ne derse tersi çıkıyor.
Örneğin; ağırlığı azalt önerisiyle karşı karşıya kalan yatırımcı bir an önce elindeki hisse senetlerini satmak istiyor ve satıyor. Fakat sonraki süreçte fiyatların düşmek yerine arttığı görülüyor. Bu kuruluşların itibarları pek kalmadı çünkü tabloda da gördüğünüz gibi ne diyorlarsa, neyi tavsiye ediyorlarsa tersi çıkıyor.
-Mesela tarih tarih verebilir misiniz? Ne demişler de ne olmuş?
-Örnek olarak; JP Morganın 15 Temmuz 2011de IMKB için yükseliş öngörüsü ve buna paralel alıma geç önerisi verilebilir. Bu tarihten sonraki bir aylık süreçte Ulusal 100 Endeksi yüzde 17.11 değer kaybetti. Tavsiye boş çıktı, kaybeden özellikle küçük yatırımcı oldu.
-Tavsiyeye uyan kaybetti. Başka örnek var mı?
-Çok. Mesela; Morgan Stanley, 13 Aralık 2011de IMKB tavsiyesini düşürdü. Yani endeks düşecek dedi ama Ocak ayının ortasında yukarı yönlü hareket başladı; önerinin yapıldığı tarihteki 52 bin 551den 62 binlere çıkıldı.
-Yani böyle böyle... Bir şeyler tavsiye ediyorlar ya da not, mot düşürüyorlar. Peşlerinden giden yatırımcı da yamuluyor!..
-Yatırımcılarımızın büyük resme bakmaları lazım. Birçok ülkenin resesyona girdiği bir ortamda, 2011 yılının son çeyreğinde yüzde 5,2 oranında büyümenin gerçekleştiği Türkiyeden bahsediyoruz. Türkiye, hızla yükseliyor ama Sayın Başbakanın haklı olarak tepki gösterdiği S&P notumuzu durağana çeviriyor. Bize böyle yapıyor ama iflas bayrağını çeken Yunanistanın kredi notunu tercihli temerrütten CCC seviyesine yükseltiyor!..
-Peki maksat ne?
-Basit: yeni bir yükseliş eğilimi başlamadan önce harekete dahil olmak istiyorlar. Bunu da, yaptıkları olumsuz açıklamalarla veya daha da ileri gidip, ülkenin kredi notu görünümünü düşürerek elde etmeye çalışıyorlar.
-Yani düşürtüp alıyor, yükseldiğinde satıyor ve bu vatanın aziz evlatlarını ekonomik olarak vuruyorlar.
-Gibi!..
-Büyük resim dediniz; büyük resimde ne var; Türkiye ekonomisi nereye gidiyor?
-Cari işlemler açığına dikkat. Onun dışındaki pek çok gösterge iyi. Mesela; 2010 yılında ülkeye giren doğrudan yabancı yatırım seviyesi 9,038 milyon ABD Dolarıyken bu oran 2011 yılında 15,904 milyon ABD Dolarına yükseldi. Bunun yanı sıra, 2012 yılının Ocak ve Şubat aylarında gerçekleşen DYY (Doğrudan Yabancı Yatırım) miktarının, 2011 yılının aynı aylarında gerçekleşen DYY miktarından yüzde 14.69 daha fazla olduğunu da görüyoruz.
-Hocam, para olsa, dolara mı, liraya mı, altına mı, borsaya mı yatırılır? Yani şu ortamda.
-Şöyle cevap vereyim: Türkiye yoluna istikrarlı bir şekilde devam edecektir. İstikrarlı olarak büyüyen ve krizlerin çok uzağında duran bir ülkede nelere yatırım yapılırsa ona yapılmalı.
-Ben, imkanı olan gayrimenkule yatırsın derim.
-Ben de bu sözün altına imza atarım!..