Eyaletlere mi bölüneceğiz?
Birlik Vakfı İstanbul Hukukçular Kulubü, başkanlık sitemini esas alarak hazırladığı anayasa teklifini, 30 Nisan 2012 tarihinde TBMM Anayasa Uyum Komisyonu'na sundu.
Ertesi gün kıyamet koptu. Muhalefet ve yandaşları acımasızca tenkid ettiler.
Bilahare başbakanın ve başbakan yardımcısı sayın Bozdağ'ın sistemin tartışılması istikametinde yaptıkları açıklama ile başkanlık sistemi gündemimize oturdu.
Başkanlık sisteminin başarıyla uygulandığı Amerika'da eyalet, çift meclis ve valilerin seçimle işbaşına gelmesi gibi özelliklerden yola çıkarak başkanlık sistemi tenkid ediliyor.
Oysa başkanlık sistemi için ne eyalet ne çift meclis ne de valilerin seçimle işbaşına gelmesi gibi Amerika'ya mahsus kurumlar olmazsa olmaz şart değildir.
Başkanlık sisteminin en temel özelliği sert kuvvetler ayrılığıdır. Yasama, yürütme ve yargının bir birinden bağımsız olması yani gerçek manada kuvvetler ayrılığıdır.
Yasamanın yürütmeye yürütmeni yasamaya müdahale etmediği, yargının bağımsız olduğu bir sistemdir başkanlık sistemi.
Amerika başkanlık sitemiyle yönetildiği için eyaletlere ayrılmamıştır. Eyaletler birleşerek ABD'yi oluşturmuşlardır.
Dolayısıyla başkanlık sistemine geçmek için eyaletlerle bölünmek gibi bir şart yoktur.
Eyalet olmayınca senatoya da ihtiyaç kalmaz. Çünkü ABD'deki senato eyaletlerin temsilcilerinden oluşmaktadır.
Nitekim Birlik Vakfı İstanbul Hukukçular Kulubü'nün hazırladığı başkanlık sistemini esas alan anayasa teklifinde eyalet de yoktur, çift meclis de yoktur, valilerin seçimle işbaşına gelmesi gibi uygulamaya da yer verilmemiştir.
Bu yüzden de başkanlık sistemi gelirse ülke bölünür gibi endişeler tamamıyla yersizdir.
Aksine başkanlık sistemi büyümekte ve gelişmekte olan ülkemizin daha büyük hamleler yapmasına imkan verecektir.
Ülkeyi büyütmek isteyen bütün siyasetçiler başkanlık sistemini savuna gelmişlerdir. Merhum Erbakan taa yetmişli yıllarda başkanlık sisteminden bahsederdi. Aynı şekilde merhum Türkeş'de 9 Işık kitabında başkanlık sisteminin Türk toplumunun ideal sistemi olduğunu gayet açık bir şekilde yazmıştır. Merhum Özal da başkanlık sisteminden yanaydı. LDP'nin karizmatik lideri Besim Tibuk başkanlık sistemini savuna gelmiştir. Şimdi başbakan Erdoğan da başkanlık sisteminin tartışılmasını istiyor.
Neden? Çünkü parlamenter sistem tek başına iktidarın çalışmalarını engelliyor, çok partili hükümetlerle de ülkenin felaketi haline geliyor. Koalisyon dönemleri ülkemiz için sürekli krizler dönemi olmuştur. Bu husus sadece koalisyon kültürü gelişmemiş Türkiye için geçerli değildir. Fransa bile tıkanan parlamenter sistemin sorunlarını, beşinci cumhuriyet ile yarı başkanlık sistemine geçerek aşmıştır.
Tek parti iktidarlarında parlamenter sistem, iktidarı sürekli engelleyen, frenleyen büyük hamlelerin yapılmasını geciktiren bir süreç yaşatmıştır/yaşatmaktadır. Merhum Özal onun için başkanlık sistemini dile getirmişti, başbakan Erdoğan da aynı sebeple başkanlık sisteminin tartışılmasını istemektedir.
Birileri başkanlık sistemini Tayyip Erdoğan için istediğimizi zannediyor. Tayyip Erdoğan parlamenter sistsem sayesinde şu anda ABD başkanından daha güçlü bir konumdadır. Çünkü bu sistemde başbakan hem yürütmeye hem de yasamaya hakimdir. Oysa Obama, başkanlık sistemi gereği sadece yürütmeye hakimdir.
Ben şahsen başkanlık sisteminin Erdoğan sonrası için gerekli olduğuna inanıyorum. Şimdi zaten siyasi istikrar var. Erdoğan sonrasında herhangi bir parti tek başına iktidara gelemediği takdirde bugüne kadar elde edilen kazanımların geçmişteki koalisyon dönemlerinde olduğu gibi heba olması ihtimali güçlüdür.
Başkanlık sisteminin en faydalı yönü siyasi istikrarı garanti etmesidir. Koalisyonlara son vermesidir. Başarısız başkan en fazla 5 sene görev yapar sonra vatandaş onu değiştirebilir. Oysa parlamenter sistemde siyasi liderler ölünceye kadar ülkenin ensesinde boza pişirmeye devam ediyorlar.
Başkanlık sistemi güçlü yasama, güçlü yürütme ve güçlü yargı demektir.
Birlik Vakfı İstanbul Hukukçular Kulubü başkanlık sistemini esas alan anayasa teklifinde Türkiye şartlarında geçişin de kolay olacağı bir düzenleme getirmiştir.
Başkanlık sistemi bilinmediği için kimileri endişe etmektedir. Oysa sistemi öğrendiklerinde -önyargılılar hariç- herkes 'Bugüne kadar neden geçmemişiz?' diyecektir.
Ayrıca 2014 yılında halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı ile yine halk tarafından seçilmiş olacak başbakan arasında sorun çıkmayacağını söylemek safdillik olur.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği gün otomatik olara yarı başkanlık sistemine geçmiş oluyoruz. Sistem zaten değişmiş oluyor. Neden sorunlu yarı başkanlık yerine suhuletle başkanlık sistemine geçmeyelim ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.