Bozuk Düzenlerin Savunucuları
Kur'ana, Sünnete, Şeriata bağlı olan, Sevâd-ı A'zam dairesi içinde bulunan, Cadde-i Kübra üzerinde yürüyen, Cumhur-i Ulema görüşlerini kabul eden hiçbir şuurlu Müslüman, bozuk bir siyasî düzene iyi diyemez.
Çok kötü, orta kötü, az kötü düzen ve sistemler olabilir ama bunların hiçbirine iyi denilemez.
Kötüye iyi demek, büyük bir mantık hatâsı ve sapıklık olur.
İyi, vasıflı, şuurlu Müslüman; hak, âdil, temiz bir düzenin hasreti (özlemi) içindedir.
İki kötü düzenden biri, ötekinden daha az kötü diye ona iyi demek beyinsizliktir.
İlhamlarını Farmasonlardan alan birtakım ilahiyatçıların kötü düzenleri savunmaları ne kadar ibretlidir.
Bugün ülkemizde maalesef
Laik ilahiyatçılar,
Kemalist ilahiyatçılar,
Şeriat-ı Garra-i Ahmediyye karşıtı ilahiyatçılar,
Reformcu ilahiyatçılar,
BOP'çu ilahiyatçılar,
Light/ılımlı İslam ilahiyatçıları... ve daha sürü bozuk ilahiyatçı vardır.
İslam ile hiçbir beşerî ideoloji uyuşmaz.
Hattâ, İslam ile İslamcılık bile ayrıdır.
İslam Allahın bize göndermiş olduğu hak dindir.
Hükümleri Kıyamete kadar yürürlükte kalacaktır.
İslam'ın temel kaynağı Kur'andır.
İkinci kaynak Sünnettir. Sünnet olmadan Kur'anın doğru yorumu yapılamaz.
Üçüncü kaynak icmâ-i ümmettir... Dördüncüsü kıyas-ı fukahadır.
Kur'anın, Şeriatın muhkem hükümlerinde Kıyamet'e kadar en ufak bir değişiklik yapılamaz.
Muttefakun aleyh mesail asla tartışılamaz.
Ehl-i sünnet ulemasının icmâı değiştirilemez ve tenkit edilemez.
İcmâ, Kitabullaha ve kendisine uyulması farz olan Resulün muhkem sünnetine dayandığı için onu inkar ve tekzib eden dinin iki ana kaynağını yalanlamış olur.
Zaruriyat-ı diniyeyle ilgili mütevatir icmaı inkar eden küfre düşer
Koyu Müslüman olur, sofu Müslüman olur, ılımlı Müslüman olabilir ama İslam'ın koyusu açığı olmaz.
Ehl-i Sünnetin akaid, fıkıh, ilmihal, ahlak kitaplarında esasa dair ne yazılıysa din odur.
Meşreb farklılıkları temelde, usûlde, esasta değildir.
Çeşitli meşreblere mensub Müslümanlar muttefakun aleyh temel meselelerde bir ve beraberdir.
Beş vakit namazda ihtilaf yoktur. Âqil, bâliğ, mükellef herkes kılacaktır.
Hür ve mukim erkekler, şer'î mazeretleri yoksa farz namazları cemaatle kılacaklardır.
Zekat Kur'ana, Sünnete, icmâya, fıkha, Şeriata göre verilecektir.
İhlâs konusunda en ufak bir ihtilaf ve tartışma düşünülemez.
Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) mütevatir, manen mütevatir ve sıhhati üzerinde ittifak hasıl olmuş hadîslerindeki emirler, yasaklar, öğütler aynen kabul edilecektir. Mütevatir hadisleri inkar eden dinden çıkar.
İslam'ın, fıkıh ilmi olmadan, bugün hayata tatbiki mümkün olamaz.
Mezhepsizlik ve fıkıhsızlık İslam Şeriatini tehdit eden en yıkıcı bid'attir.
İslam, doğru olarak Rabbanî, muhlis, muttaqi icazetli ulema ve fukahadan öğrenilir.
Kur'andaki ve hadîslerdeki müteşabihatı lügavî mânalarına alarak yanlış yorumlayan ve Allahü Tealaya noksan sıfatlar yakıştıranlar küfre düşer.
Abdülkadır Geylanî ve İmamı Rabbanî gibi İslam büyüklerini küfür ve şirkle suçlayanların kendileri kafir olur.
Müslümanlar!..
Zamanımız büyük fitneler ve fesatlar devridir.
Ehl-i Sünnetin Sevad-ı Âzam dairesinde bulunarak, Cumhur-i Ulemanın Cadde-i Kübrasında yürüyerek imanımızı koruyalım.
Dinde reform olmaz. Her çeşit reformculuktan, dinde değişimden, dinde yenilikten ateşten kaçar gibi kaçalım.
İcazetli, ihlaslı, takvalı, verâlı gerçek ve râsih ulemaya, fukahaya, kamil mürşidlere tâbi olanın inşaallah ayağı kaymaz.
Cenab-ı Hak lütuf ve keremiyle cümlemizi Rızasına muvafık doğru yolda yürütsün ve canımızı hüsn-i hâtime ile alsın. Hüsn-i hâtime ile ölenlere ebedî azab olmayacağı müjdelenmiştir. Hak Teala ya keremiyle onları afveder ve doğrudan Cennetine koyar, yahut adaletiyle bir müddet cezalandırdıktan sonra... Her hâl ü kârda, hüsn-i hâtimeyle ölenlerin ebedî azaba duçar olmayacakları müjdelenmiştir.
* (kinci yazı)
Tatar Lobisi
Ülkemizde son yıllarda yıldızı parlayan lobilerden biri Tatar Lobisi'dir.
Bendeniz Tatarları seven ve takdir eden bir kimseyim. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Rahmetli Hamdune teyzemin damadı meşhur mücellid Nureddin Uycan bey Tatar asıllıydı. Sıfırdan başlayarak sıkı bir çalışma ile büyük bir müessese kurmuştu. Galatasaray mektebinde okurken hafta sonları teyzem beni alır, Cağaloğlu'nda, önceleri Şerefendi sokağında, daha sonra Servili Mescid sokağındaki evlerine getirirdi. Merhum Nureddin beyin, zevcesi teyzezadem Nermin ablamın üzerimde çok tuz ve ekmek hakları vardır.
Tatarlar çok azimli, sebatkâr, başarılı insanlardır. İçlerinden büyük devlet adamları, alimler, fakihler, şairler, edibler, şeyhler; devlet, millet ve vatan hâdimleri çıkmıştır.
Kendilerine karşı büyük sempatim ve hürmetim bulunmaktadır.
Tatarların hatâ edenleri de olmuştur. Mesele 1683 İkinci Viyana bozgununa, vazifesini yerine getirmeyen Tatar Hanı'nın sebep olduğu yazılır, söylenir.
Benim üzerine dikkat çekmek istediğim bir husus, etnik bakımdan Tatar kökenli bazı Yahudilerin Türkiye islamî uyanış hareketi içine sızmış olmaları tehlikesidir.
Eskiden kırımda Kırımçak Yahudileri vardı.
Bunların bir kısmı Türkiye'ye yerleşmiştir ama ülkemizde resmen hiçbir Kırımçak yok!.. Bunların hepsi de gerçekten Müslüman oldular mı, yoksa açık Kırımçak kimliğinden, Kripto kimliğine mi geçtiler?
İslama, İmana, Kur'ana, Sünnete, Şeriata, Ümmet-i Muhammed'e, Ehl-i Sünnet ve Cemaate ihlasla hizmet eden Tatarların büyük küçük ellerinden öpüyorum.
(Birinci not: Eskiden Kırımçak imiş, sonra samimî şekilde Müslüman olmuş, onlara asla dil uzatılmaz, kardeşimizdirler.
İkinci not: Yukarıda sokağı zikr edilen Cağaloğlu'ndaki Servili Mescid, CHP diktatörlüğü zamanında bir yayınevi sahibine satılmış. 1960'lı yıllarda bina yerinde duruyordu. Bir gün önünden geçerken baktım ki, işçiler balyozlarla binayı yere seriyor. Hemen koşup zamanın Başbakanına telgraf çekmiştim ama mescid yıkılmış ve yerine azazilî bir han yapılmıştı... Satanlar, satın alanlar, yıktıranlar Allah'tan bulsunlar. Vakıf mallarını, hele camileri, mescidleri, medreseleri, tekkeleri yok edenler büyük lanet altındadır.)