Aile içi şiddeti önlemeye yönelik çalışmalar bütün hızıyla devam ediyor. Ama nedense öldürülen kadınların sayıları da her geçen gün artıyor. Daha geçtiğimiz günlerde bir kadın yine sokak ortasında eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Bakan Fatma Şahin'in açıklamalarına göre, yasanın uygulayıcılarına ve bu kapsamda yer alan bütün görevlilere eğitim veriliyor. Peki yapılan çalışmalara rağmen neden şiddetin önü kesilemiyor?

1_Toplumda kadın erkek ilişkileriyle ilgili çarpık bir anlayış var. Erkek çocuk küçük yaştan itibaren ayrıcalıklı büyütülür ve evlendiğinde de bu ayrıcalığını sürdürür. Buna göre erkeğin istediği her şeyi yapma hakkı vardır. İster döver ister sever ister aç bırakır. Kadın evde yaşananları dışarıya sızdırmaz, yaşadığı zulme katlanmak zorundadır. Aile içi şiddetin önlenmesi için yapılan çalışmalar, bu anlamda kadınları cesaretlendirmiştir. Eskiden kocasının yaptıklarına sessiz kalan kadın artık "hakkım var, arayabilirim, seni şikayet ederim ve bir daha eve gelemezsin.."gibi savunmalar yapabiliyor üstüne üstlük bir de ekranlara çıkıp eşini şikayet ediyor. Kadının bu cesaretini hazmedeyen erkek, " sen kim oluyorsun da beni şikayet edebiliyorsun" diyerek şiddetin dozunu daha da arttırabiliyor.

2_Sorunun çözümünü dışarıdan ziyade içeride aramak gerekir. Yani insan eşine yaptığı haksızlığın ahirette karşılıksız kalmayacağını bilmeli ve buna göre davranmalıdır. Bu nedenle yapılan çalışmaların mutlaka manevi ayağı olmalı ve eşler bu konuda desteklenmelidir.

3_Çağımızın sorunları, insanların şefkat ve merhamet damarlarını köreltiyor ve onları otomotik birer makineye dönüştürüyor. Empati yeteneği zayıflayan insan, karşısındaki kişiyi anlayamadığı gibi ona karşı şefkatli de olamıyor. Bu konuda annelere büyük bir sorumluluk düşüyor. İster erkek olsun ister kız olsun anne çocuklarını büyütürken onların empati yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olmalıdır.

Olayı bir bütün olarak düşündüğümüzde şunu söyleyebiliriz: Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle toplumdaki çarpık düşüncelerin değişmesi ve bireylerin kulluk bilinciyle hareket etmeleri gerekir.