Darbelerin özündeki sır
Bu ülkede laikliği koruma-kollama adına adına camiler basıldı: Köy çocuklarına elif-be öğreten Oflu Hocalar mahkeme mahkeme dolaştırıldı, canlarından bezdirinceye kadar zulmedildi...
Şapkaya direnir gibi olan bizim Rize (Of), laikliği koruma-kollama adına Hamidiye Zırhlısı tarafından gülle yüğmuruna tutuldu. (O hengâmede bizim uşakların Atma Hamidiye atma, şapka da giyeceğuk, vergi de vereceğuk diye aman dilemeleri meşhurdur).
Laikliği koruma-kollama adına insanlar ipe çekildi, bu ülkede (En çarpıcı örnek, şapka kanunundan iki sene önce yazmış olduğu şapka aleyhine bir kitaptan dolayı asılan İskilipli Atıf Hocadır).
Laikliği koruma-kollama adına camiler yıllar boyu imamsız, kayyumsuz bırakıldı: Kimi camiler satıldı, kimisi kiraya verildi...
Laikliği koruma-kollama adına 27 Mayıs 1960ta bu ülkede askeri darbe yapıldı ve bu darbe sonucunda milletin yürekten sevdiği bir Başbakanla iki bakan arkadaşı asıldı...
12 Mart 1971de aynı amaçlı bir askeri müdahale daha oldu...
12 Eylül 1980deki darbenin hedefi yine aynı idi: Laiklik ve Atatürk ilkelerini yerleştirmek.
28 Şubat süreci (1997) aynı amaç doğrultusunda işledi.
Ve tabii 27 Nisan e-muhtırası da öyle...
Laikliği koruma-kollama adına milletin kıyafetine, hattâ nikâhına karışıldı.
Başlar açılırsa laiklik kalıyor, açılmazsa elden-ayaktan gidiyor!
Ne yapacağız şimdi?..
Açalım da kalsın mı, açmayalım da gitsin mi?
Şaka bir yana, halka dayatılan hemen her konuda belirleyici ve hemen her şeyin zemini olan ve yaklaşık 50 ayrı kanun maddesiyle korunup kollanan (en başta da anayasa) iş bu laiklik ilkesi, hâlâ tarifsizdir... Öyle olduğu için de herkes işine geldiği gibi tarif ediyor...
Muz sanki: Ne niyetle yersen o tadı veriyor!
Bu ne acaip bir iştir ki, her konuda belirleyici olan ve Cumhuriyetin temeli sayılan bir ilkenin yerleşip yerleşmediği, anayasaya girişinden (1937de anayasaya girdi) 75 sene sonra bile tartışma konusu yapılıyor...
75 senedir laiklik uğruna bir sürü şey yapanlar, uğruna onca şey yaptıkları ilkenin yerleşip yerleşmediğini bilmiyorlar.
Yerleşmişse, neden koruyup kollama ihtiyacı doğsun?..
Yok, bunca yıl süren onca baskıya, şiddete, çabaya rağmen yerleşmeyen bir ilke bundan sonra nasıl yerleşecek?
Yeni anayasa sürecinde laikliğin mutlaka tarif edilmesi gerekiyor diye iki gündür kalem oynatıyorum.
Benden söylemesi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.