Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yürek Mektuplar

Yürek Mektuplar

Birgül Yormaz;
Sevgili Yavuz Bey; “Kadınlara Erkekçe öneriler” başlıklı yazınızı (1 Temmuz 2008 tarihli) okuyunca gözlerime inanamadım. üzerinize alınmayın, ama (tabii böyle bir yazı yazdığınıza göre alınabilirsiniz de) erkekler ne kadar bencil ve egoist böyle. Sizin gibi biri nasıl kadınların kendilerini erkeklere beğendirmek için süslendiğini (makyaj, topuklu ayakkabı, epilasyon vs.) zanneder anlayamıyorum. Ben bir kadın olarak yazınıza cevap vermek istiyorum.
1- Bir kadın kendini erkeğe beğendirmek için süslenmez (Tabii bütün kadınlardan bahsetmiyorum. Ben ve benim gibilerden bahsediyorum. Ama yazınızda kadın olarak genellendiğinizden üzerime alındım). Kadın yaradılış olarak erkekten daha farklıdır; İnceliğe, süse, güzelliğe meyillidir (Zira bir erkek bir kadının gönlünü almak istediğinde ona çiçek alır; bir kadının bir erkeğe çiçek aldığı pek görülmez).
2- Yüksek topuklu ayakkabı da kadının yine siz erkeklerin anlayamayacağı ayrı bir süsüdür. O da yine kadınların erkeklere kendilerini beğendirmek için giydikleri bir şey değildir. (Topuklu ayakkabının da her yerde giyilmemesi sağlık ve rahatlık açısından önemine ben de katılıyorum, ama topuklu ayakkabının zarifliği ve şıklığı da yine siz erkeklerin anlayamayacağı bir şey olsa gerektir).
3- İstenmeyen tüylere gelince: Yine bu da kadın ve erkeğin ayrı yaradılışlarından kaynaklanıyor. Zira normal, sağlıklı kadında istenmeyen tüy diye bir problem olmaz. İstenmeyen tüy, çağdaş kadının problemidir ve kaynağı strestir, hormonal gıdalardır, vs. Elbette ki kadını rahatsız eder ve rahatsız eden bu durumdan herkes kendine göre (maddi, manevi) yöntemlerle kurtulmaya çalışır. Fakat bu da yine kadınların kendilerini erkeğe beğendirmemek için yaptıkları bir şey değildir.
4-Makyaj konusuna gelince: O da kadının süsüdür. Kadının süslenmeyi sevmesinden kaynaklanan bir durumdur. (Azı yarar çoğu zarar olduğu kanaatindeyim).
5- Kilo konusuna gelince: İşte bu konuda çok daha büyük bir hataya düşüyorsunuz. Bir kere bir Müslüman kilolu olmamalıdır. Zira kilolu Müslüman demek; çok yiyen Müslüman demektir. Bir Müslüman çok yer mi? Yememelidir. çünkü dünyanın her köşesinde açlıktan, gıdasızlıktan biçare insanlar, ölen insanlar varken; Müslüman her lokmasında bunları düşünüp kendini dizginlemelidir. Ayrıca sağlık açısından zararlı olduğu tıp insanları tarafından da kabul edildiği aşikar ve Müslüman sağlığına dikkat etmekle de mükelleftir (zira bedeni ona emanettir). Tabii kilolu, göbekli insanın şekil itibariyle de hoş görünmediği aşikar bir durumdur.
özet olarak şunu söyleyebilirim ki, yeryüzünde hiç erkek kalmamış olsa da kadınlar bütün bunları yapmaya (süslenmeye) devam ederler. (Sayın erkek milleti! kadınların sırf sizin için süslendiğini, güzelleşmeye çalıştığını sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Zira öyle düşündüğünüz için kadınlar sizi çok da kaale almıyorlar).
NOT: Bu yazınızdan sonra “Erkeklere ‘Kadınca’ öneriler” başlıklı bir yazı yazmak isterdim. İçeriğinde de erkeklerin kendilerini kadınlara beğendirmek için jilet kaydı [sanırım “sinekkaydı” demek istiyor] tıraşından, iki yakalarını bir araya getiremeyen erkeklerin amaçsız bir çare olarak başvurdukları yöntem olan kravat takmalarından, değişik sakal-bıyık bırakmalarından bahsederdim. İyisi mi, erkekler kadınlar hakkında, kadınlarda erkekler hakkında öğüt vermeye kalkmasınlar; zira iki farklı cins ve ayrı yaratılmışlardır. öyleyse bir cins karşı cinsi anlayamaz ama anlayış gösterebilir.”
• Diyorsunuz, Birgül Hanım…
İyi de ediyorsunuz. İşte demokrasi budur! Biri “ak” der, diğeri “kara”; asla anlaşamazlar, ama birlikte yaşar giderler. Benim savunduğum da budur!
Yalnız ben gözlemlerimden ve izlenimlerimden hareket ederek, hâlâ, aynı iddiayı izninizle sürdürmek istiyorum: Yalnız bunu söylerken, erkeklerin kadınları istismar ettiğini, (istismar ediyorlar çünkü moda ve kozmetik sanayi erkeklerin kontrolü altındadır), sırtlarına basıp para kazandıklarını da söylemeye çalışıyorum.
“Kadın” dendiğinde siz galiba büyük şehir merkezlerinde oturan “işi yolunda” kadınları anlıyorsunuz. Oysa milyonlarca köylü-kasabalı kadın benim yazdıklarımı zaten yüzyıllardan beri yaşıyorlar. Kozmetik, yüksek topuklu ayakkabı, epilasyon, kuaför, manikür-pedikür, güzellik merkezi tanımadan, hatta duymadan hayatlarını sürdürüyorlar.
Böyle bir hayatın daha bağımsız, daha özgürce olduğunu düşünüyorum. Yine de “erkeksiz” bir dünyada kadınların, “kadınsız” bir dünyada erkeklerin “daha alımlı görünmek” için bugün katlandıkları “işkence”lere katlanacaklarını zannetmiyorum.
Madem yaradılıştan söz ediyoruz, insanın fıtratında kendini beğenme kadar, başkasına beğendirme arzusu da vardır.
Kadınlar boşuna yorulmasınlar, çünkü her şey dış görünüşten ibaret değildir demek istemiştim, siz yorulmak istiyorsunuz, tercih sizin, dilediğiniz kadar yorulabilir, para harcayabilirsiniz.
Bir soru: Sırf kendini iyi hissetmek için, ya da doğasında süslenmek olduğu için süslenip evde oturan bir kadın gördünüz mü? Ben görmedim.
Yine de çok teşekkür ederim Birgül Hanım. Medeni cesaret gösterip, tezinizi dinamik bir şekilde savunmanız çok hoşuma gitti. çok takdir ettim. Kadınlarımız erkeklere aykırı gelecek şeyler söyleyebilmeli, tezlerini rahatça savunabilmelidirler.
Ben her şeye rağmen "Erkeklere Kadınca öneriler"inizi, (hani şu iki yakayı bir araya getirmek için takılan kravatı, sinekkaydı tıraşı) kapsayan yazınızı bekliyorum. Memnuniyetle yayınlayacağım.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi