Diyanetler özerk olmalı
Anayasa'daki laiklik vurgusuna, radikal laiklik uygulamalarına ve ulusalcıların laiklik iddialarına rağmen 82 anayasası dünyadaki dindar anayasalardan biri olarak kabul edilmektedir.
Sebebi ise gayet basittir.
Vatandaşların din işleriyle ilgili bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve mecburi din dersi anayasada yer almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti onca katı uygulamalarına rağmen idare içinde Diyanet İşleri Başkanlığı'na yer verdiği için laik bir devlet değildir.
Tarif edilmemiş olduğu için muğlak bir kelime halinde anayasada ve yasalarda yer alan laiklik uygulayıcılar tarafından dini toplum dışına itmek, dindarları da dışlamak için kullanılmıştır.
Oysa yürürlükteki anayasa dünya anayasaları arasında dindar bir anayasa olarak algılanmaktadır.
Ortada yaman bir çelişki vardır.
Radikal laikler ülkenin laik olduğunu iddia ederken diyanet aracılığıyla din işlerine doğrudan müdahil olan bir çelişki sergilemişlerdir.
Laikler devletin din işlerinden elini çekmesine dindarlar tehlikeli olurlar endişesiyle karşı çıkmışlardır/çıkmaktadırlar.
İşin garibi dindarlar da devletin din işlerinden elini çekmesine cemaatlerin eline geçer endişesiyle karşı çıkmaktadırlar.
Her iki kesimde de halka güvensizlik halkı adam etme içgüdüsü vardır.
Bu güvensizlik duygusu maalesef cumhuriyet döneminin eseridir. Cumhuriyet dönemindeki yukarıdan aşağıya sosyal bir politika olarak dayatılan laiklik projesinin eseridir.
Cumhuriyet ve demokrasi edebiyatıyla halkı ululamaya çalışan ama uygulamada halkı adam yerine koymayan onu adam etmeye yönelik projeler bağlamında milletin din işlerini de kontrol eden bir laik devlet!
Altı asırlık Osmanlı bile dine ve camiye bu kadar müdahil olmamıştı.
Yeni anayasa çalışmalarında dikkat ederseniz muhafazakâr kesimde bile Fransa ve Küba dışında hiçbir anayasada yer almayan laiklik ilkesi konusunda eziklik eserleri görülüyor. Anayasada laikliğin yer almasını kabullenerek peşinen önyargı ile başlıyorlar.
Demokrasi ilkesini gölgeleyecek yorumları beraberinde getireceği için laikliğin bütün çağdaş demokratik ülkelerin anayasalarında olduğu gibi yapılacak yeni anayasada yer almaması gerekir.
Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda da çağdaş demokratik ülkelerde olduğu gibi devlet din işlerinden elini çekmelidir.
Her kesim kendi diyanet teşkilatını kurabilmelidir. Sünnisi, Şiisi, Alevisi, Hristiyanı Yahudisi ve diğerleri kendi diyanet teşkilatını serbestçe kurabilmeli ve inancını istediği gibi yaşayabilmelidir.
Eğer kimi cemaatler suça yönelirse ülkenin yargı teşkilatı vardır, suçun karşılığını yargı verir.
Ülke çapında dernekler sendikalar kurulurken halka güvenip mabedini kendisi yapıp tüm masraflarını karşılayan cemaate güvenmemek çifte standart olduğu gibi çağdaşlıkla da ilgili yoktur.
Cami de cem evi de kilise de havra da cemaatin olmalı, masraflarını da cemaat üstlenmelidir.
Kurulacak diyanet teşkilatlarının yapısı da özerk olmalıdır.
Devlet eğer yardım edecekse onun da kriterleri bilinmelidir. Aksi takdirde 'Benim vergimle camiye yardım ediyorsun benim mabedime etmiyorsun.' diyen vatandaşın haklı itirazına verecek cevap bulunamayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.