Vicdanlarda mahkeme kurulmalı
Din hem bireyi hem de toplumları yönlendiren ve insanın gündelik hayatındaki davranışlarına yön veren bir faktördür. Bu anlamda din, insanı hakikat çizgisine çeker ve diğer insanlarla ilişkilerini ahlaki normlara düzenler. Din hayatın bütün evrelerine ve doyasıyla da bireyin duygu düşünce irade ve vicdan gibi eğilimlerine hitap eder. Hayatımızın hiçbir anı Allah'tan bağımsız değildir. Ona bağlıyız, ondan güç alırız ve ona hesap vereceğiz. Modern insan, dini hayatın sadece bir kısmına hapsederek büyük bir gafletin içine düşmektedir. Bunun hem bireye hem de topluma zararları vardır. Çünkü Allah'a hesap vereceğini unutan insan her türlü kötülüğe açık hale gelir.
Son günlerde, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve suça eğilimli gençlerin ıslah edilmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Ama istenilen sonuca varılamıyor. Neden? Çünkü uygulanan müeyyideler tek başına yeterli gelmiyor. Müeyyidelerin yanında, kişiye yaptığı kötülüğün ahirette sorulacağı ve ceza ile karşılık bulacağı gerçeği tebliğ edilmelidir.
Mahkeme insanın içinde kurulmalıdır. Kişi suç işlemeyi günah telakki ettiğinden, hesap sorgu sual ve ahiret inancıyla kötülük fikrinden vazgeçecektir. Eylemi tek başına suç olarak ifade etmek ise yeterli değildir.
Bir toplumda din zayıf bırakılmışsa, burada ahlaki ve hukuki suçlar artacak, toplumun düzeni sarsılacak ve anarşi ortaya çıkacaktır. Ama suç aynı zamanda haram olduğundan insanın hayatında büyük kayıplara da yol açacaktır:
1- Vicdanın sesi kesilmez: Kötülük yapan kişi vicdanında rahatsızlık duyar ve iç huzurunu kaybeder
2- Haram fiil, kişinin çevresi tarafından dışlanmasına neden olur
3- Kötülükler kişinin ahireti için bir kayıptır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.