Cemal Nar

Cemal Nar

“Şeriat İslam mı?” 9 Son

“Şeriat İslam mı?” 9 Son

Bu yazı dizisini tamamlarken, şeriatın anlam ve mahiyetini de tamamlamak istedik. Ta ki şeriatı anlama ve tanıma konusunda bir eksik veya gedik kalmasın. Kardeşlerimiz büyük fıkıh ve usulü kitaplarının altında ezilmeden, bu konuda derli toplu bir kitapçık çapında yazılar bulsun.

Yeri gelmişken söyleyeyim, kim bu yazıları toplar da bir cep kitabı halinde bastırırsa, eser hakları mahfuz kalmak kaydıyla helal olsun. Kendisinden telif ücreti istenmeyecektir.

Evet, şeriat; sözlükte, insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol anlamına gelir. Dinde ise ilâhî emir ve yasakların hepsi demektir. Yani şeriat, kaynağı ayet, hadis ve icmâ olan ilâhî kanunlardır.

Aslında her dinin şeriatı vardır. Şeriatsız din olmaz. Ancak bu kelime İslâm ile yan yana gelince gerçek anlamını ifade eder olmuştur. O yüzden şerîat denildiği zaman hemen akla ilk gelen, Yüce Allah'ın Hz.Muhammed (s.a.v.) aracılığı ile insanlara gönderdiği İslâm dini ve onun özellikle amele ilişkin hükümleri, kanunlarıdır.

Bilindiği gibi İslam Dini, iman, ibadet, hukuk ve ahlak bölümlerinden meydana gelir. Bu dininin iman esaslarından bahseden bölümüne akaid de denir. İyi veya kötü huy ve ahlak esaslarından bahseden bölümüne, ahlak denir. İbadet ve hukuk, bir başka deyişle amel ve uygulamaya ilişkin bölümüne de fıkıh, hukuk dendiği gibi şeriat da denir. Bir yerde dinin dışa yansıyan bölümü, kişinin aile, çevre, toplum ve devlet ile ilgili hükümlerine şeriat denilir.

Şeriat ile beraber şu kelimeleri de bilmemiz gerekir.

Şâri'; o şeriâtı koyandır. Bu asaleten Allah Teâlâ’nın hakkıdır. O’ndan başkası kanun koyamaz, koysa da reddedilir. Ancak O, bu konuda Sevgili Peygamberimizi (sav) de vekaleten yetkilendirmiştir. Çünkü Resulün koyduğu hükümler vahyin kontrolü altındadır. O'ndan vahye aykırı bir söz, fiil veya takrir çıkmaz. Velev çıksa bile, Allah Teala bunu düzeltir. Yanlış olan veya değişmesi gereken hükmün yerini vahiy alır. Kur'an'da şöyle buyurulur:

"O, kendi arzu ve hevâsından konuşmaz. Onun her konuştuğu, Allah tarafından vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir." (53/Necm, 3, 4)

O yüzden Müslümanlar Peygamber Efendimiz (sav) kendilerine ne vermişse alırlar, neden nehyetmiş ise ondan da kaçınırlar. Peygamberler iş olsun diye değil, itaat olunsunlar diye gönderilmiştir. Bu yüzden Peygamber Efendimize (sav) itaat, aynen Allah’a itaattir. Ona isyan, aynen Allah’a isyandır.

İşte bu iki kaynakta belirtilen şeriata aynı zamanda "münzel şeriat" da denir. Yani yücelerden indirilmiş şeriat.

Belli bir ilmî ve dinî seviyeyi yakalamış müçtehitlerin, usul-ü fıkıhta bildirilen belli kaide ve kurallarla Kur’an ve Sünnetten çıkardıkları hükümler anlamındaki içtihatlar da aynı kaynaktan sayılır. Yani o da dinî bir teşri’dir, dini bir yasama faaliyetidir. Bu metotla konulan kanunlara da "müevvel şeriat" denir.

Teşrî'; şerîat koymak, kanun çıkarmak, yasama işini yapmaktır.

Kelimenin bu anlamı şu âyetlerde görülür: "Sonra seni bu işte apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy. Hakkı bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma." (Câsiye, 18)

"Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiyede bulunduğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu.” (Şûrâ, 13).

Bu âyetlerden anlaşıldığı gibi şerîat Allah'ın insanlar için koyduğu bütün hükümleri kapsamaktadır. Bu hükümleri koyanın asaleten bizzat Allah olması itibarıyla O'na "Şâri-i Hakîm" veya "Şâri-i Mübîn" denildiği gibi, aynı isimler vekaleten Hz. Peygamber için de kullanılır. Çünkü o da bir peygamber olarak yeni hükümler koymuş veya Kur'an'ın hükümlerini tamamlayıcı esaslar getirmiştir. Bu yüzden Hz. Muhammed de "Şâri” dir.

İslâm Şerîatı temelde Kitap, Sünnet, İcmâ ve Kıyas delillerine dayanır. Bunlardan sonra gelen başka tali ve fer’î deliller de vardır. Fıkıh Usulü İlmi bunları anlatır. Bir hükmün İslâmî nitelik taşıması için bu kaynaklardan birisine dayanması gerekir.

İslâm'ın amele yönelik esaslarını kapsayan şerîat hükümlerini klâsik fıkıh kaynaklarımız yedi ana bölüm içinde incelemiştir.

1-İbadetler: Abdest, gusül, teyemmüm, temizlik, namaz, oruç, hac, zekat, kurban gibi, Allah ile kul arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümler.

2-Ahval’üş-Şahsiyye ve Aile Hukuku: Şahıs, aile, evlenme, boşanma, vasiyet, miras, temel insan hakları gibi konularla ilgili hükümler.

3-Muamelat: Alış-veriş, ticaret, iktisat, helaller, haramlar, borçlar hukuku gibi konularla ilgili hükümler.

4-Ahkamü's-Sultaniyye: Hakimiyet, hilafet, şura, devletin görevleri vb. ile ilgili hükümler.

5-Ukubat: Had, kısas ve ta’ziri gerektiren suçlar ve cezaları ile ilgili hükümler.

6-Siyer ve Cihad: Müslümanlar ile gayr-ı Müslimler arasındaki ilişkiler, zımmilerin, müste’menlerin ve harbîlerin hukuku ile ilgili hükümler.

7-Adab ve Muaşeret: Kılık-kıyafet, vazife ve sorumlulukla ilgili hükümler.

Hayrettin Karaman yazdığı fıkıh eserleriyle bu tasnifi yürürlükte olan kanunların tasnifine benzetmiş ve hukukçulara kolaylık getirmiştir. Bu tür mukayeseli çalışmalar, şeriatın güzelliği kadar üstünlüğünü de ortaya çıkaracaktır.

Sonuçta diyebiliriz ki Hz. Peygamber’in Allah Teâlâ’dan alarak bize sunmuş olduğu İslam Şeriatı, yani hukuk mirası, kıyamete kadar insanların bireysel ve toplumsal bütün problemlerini çözecek ve bütün ihtiyaçlarını karşılayacak nitelik ve zenginliktedir. O, ibadetlerden tutun da siyasî, idarî, hukukî, malî, ticarî, sanayî, ictimaî, eğitim, sanat, kültür ve medeniyet alanlara varıncaya kadar hayatın her alanını bir bütünlük içinde düzenleyen çok yüce ve çok faydalı bir büyük sistemdir.

İnsanlık kömünizm, kapitalizm ve faşizmden çok çekmiş ve bunları terketmiştir. Şimdi çaresiz bunların karmasından oluşan bir sistemi denemekte ama sorunlarını çözememektedir.

İşte şeriat tam da burada, dün insanları mutlu etmenin avantajını da taşıyarak kendisini insanlığa bir kere daha sunmaktadır. İnsan, dertlerine çare arıyorsa, artık bunu daha fazla bunu görmezlikten gelemez.

Gelirse ne olur?

Kendisi bilir.

O’nun kimseye ihtiyacı yoktur.







Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi