Anestezi
Bir eve girdiniz, gördünüz ki yerde kana bulanmış bir ceset var. Bu anormal bir durumdur.
O eve girdiniz. Bakıyorsunuz, yerde ceset yatarken ev halkı çevrede oturmuş, hiçbir acayiplik yokmuş gibi sohbet etmekte. Bu daha da anormal bir durumdur.
Günümüz Türkiye'sinde öyle bir "anormali normal sayma" havası yaşanıyor. En şok edici garabeti bile olağan karşılamaya alışmış gibiyiz.
Önceki gece yarısına doğru ekran haberlerine bakarken TGRT'de Türkiye Platformu programına rastladım. O tür yayınlarımızın çoğunda dolambaçlı laflar edilir, bir yere varılmaz. Nuh Albayrak ise dimdik sorular soruyor, konuğu İlnur Çevik de "anormale alışma" anestezisi ile tepkisiz kalmamış bir toplumu öfkeden sokaklara dökecek şeyler söylüyordu. Rahatça, sık sık gülümseyerek...
Özetleyeyim.
***
İlnur Çevik ve Cengiz Çandar 2004'te önce Talabani ile, sonra Kuzey Irak'taki Kürt yöneticilerle konuşmuşlar. Kendilerine şu anlatılmış:
"Öcalan İmralı'da, askerlerin denetiminde. Onların istediklerini söylüyor Kandil'e. Biz bütün telsiz temaslarını izliyoruz. PKK liderlerine 'Türkiye'ye girin, çarpışma başlatın' diyor."
İlnur Ankara'ya dönünce dostu İran büyükelçisi de hayretler içinde şunu söylemiş ona:
"Güney sınırınız sımsıkı kapalıydı, kuş geçirmiyordu. Şimdi oradan akın akın PKK birlikleri doluşuyor Türkiye'ye. Ne oluyor?"
Meslektaşımız bu bilgileri Cumhurbaşkanına, Başbakana, Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e aktarmış. Yazıyla da okurlarına duyurmuş.
Aydın Doğan grubuyla iş ilişkileri varmış o günlerde. Ertuğrul Özkök söz konusu ilişkilerin kesildiğini bildirmiş. Aydın Beyin bir televizyon kanalında program yapmakta olan Cengiz Çandar'ın da o işine son verilmiş.
İlnur bu cezalandırmaların nedenini araştırmış. Gizli kalmasını istedikleri bilgileri sızdırmasının askerleri kızdırdığını fark etmiş. "Ergenekon'un neyin nesi olduğunu çok sonra anladım" diyor.
Yalan söylemediği belli. İsimler veriyor, yaşayan kişileri tanık gösteriyor. O zaman durum açık:
Öcalan'a söz dinleten birtakım komutanlar PTT terörünü canlandırmış. Asker kesiminin dışında bulunan, ülkenin gidişini geniş ölçüde etkileyebilen kimileri de -örneğin büyük medya yöneticileri- onların yardakçısı olmuş.
***
Geçmişte kalmış, "tarihe gömülmüş" konular değil bunlar. Hepsi günümüzü de biçimlendirmekte. Bir an önce netleştirilmeleri en vahim sorunumuz.
Bütün bir toplum "Bıktık artık Ergenekon laflarından, sonuç görelim" diyor. En etkin kişi, Başbakan Erdoğan da adalet çarklarının hızlanmasını istediğini söylüyor. Ama öyle bir belirti yok ufukta.
Yerde yatan kanlı ceset bir değil, Uludere'deki gibi 34 de değil. On binlerce taze ölü var vicdanlarda. Ayrıca, suçla ilgisinin belirlenmesini bekleyen binlerce diri insan kodeslerde.
Bu görüntünün de döndüremediği çarklar kırık demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.