Bir adımda dörtte üç
Bölücü-ayrılıkçı terör sadece Türkiye'nin değil, hemen her kıtada birçok ülkenin sorunu... Kimi ülkeler yangını söndürmeyi başardı. Kimi ülkeler ise hâlâ alevlerle boğuşuyor.
Ama bölücü- ayrılıkçı terörle mücadele eden ülkelerin hepsinin bir ortak yönü veya özelliği var:
Terörün kökünü kazıyanların tümünde, mücadele siyasetin değil devletin sorunu olarak görüldüğü için başarı yakalandı.
Ve yine bu sayede bölücü- ayrılıkçı terör, söz konusu ülkelerin hiçbirinde ama hiçbirinde amaçlarına ulaşamadı.
***
İzleyenler hatırlayacak; 4 gazeteci (Ben, Ekrem Dumanlı, Mustafa Karaalioğlu ve Taha Akyol) Başbakan Erdoğan ile önceki gece atv-A Haber'in ortak "Gündem Özel" programında bir araya geldik. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekten tarihi görüşmesinden sadece birkaç saat sonra.
Programın ağırlıklı konusu elbette bölücü-ayrılıkçı terör örgütüyle mücadeleydi.
Bir ara söz aynı belayla boğuşan ülkelerden örneklere geldi. ETA'ya, IRA'ya...
Hemen belirteyim; İspanya'daki ETA ayrılıkçı terör örgütünün en güçlü olduğu dönemde bile militan sayısı bin kişiyi aşmadı.
İngiltere'de Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığı için neredeyse yarım yüzyıl silahlı mücadele veren IRA'nın "Ordu" dediği (Çünkü adı "İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu") kadroları, en güçlü yıllarında iki-üç bin kadardı.
Türkiye'nin 1984'ten beri boğuştuğu terör örgütü öyle değil; mevcudu saydığım örgütlerle karşılaştırılamayacak kadar önemli.
İspanya,o topu topu bin kişilik ETA ile mücadelesini tüm siyasi partilerin sonuna kadar arkasında durdukları "devlet politikası" ile yürüttü. Halkçı Parti iktidardaysa, ana muhalefet Sosyalist İşçi Partisi tam destek verdi. Siyasi tablo tersine döndüğünde aynı güçbirliği küçük bir zayıflama olmadan sürdü.
İngiltere'nin IRA ile mücadelesi de iki ana partinin ortak zaferi oldu. İşçi Partisi iktidarında Muhafazakârlar yanında oldu; Muhafazakârlar'ın iktidarında da İşçi Partisi. IRA bu sarsılmaz cephenin duvarlarına çarparak pes etti.
***
Türkiye'de bugüne kadar ne yazık ki, terörle mücadele siyasi kadrolar tarafından hep "İktidarların sorunu" olarak görüldü.
Ve yine bugüne kadar terörle mücadele hep sadece "Asayiş" yönüyle ele alındı.
Oysa terörle mücadele iktidarların değil, tüm kurumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sorunu.
Ve terörle mücadele sadece "Asayiş" sorunu değil. Daha doğrusu, "Asayiş" o sorunun sadece bir boyutu.
***
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun mutabakatı, terörle mücadelede geniş bir cephenin doğmasını sağlayacak bir adım olduğu için toplumda umut ve iyimserlik rüzgârları estirdi.
Çünkü AK Parti artı CHP, nereden baksanız, Türkiye'nin dörtte üçü demek. Müthiş bir çoğunluk, ezici bir toplumsal irade demek.
Dilerim, gerisi gelir. Dilerim, siyasi bahar tomurcukları açmadan solmaz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.