Bu kadarını ne Sünnî yapar ne Şiî...
Hayır hayır!.. Ne kadar akılsız ve dengesiz olursa olsun Sünnî kökenli bir Müslüman bu kadarını yapamaz...
Ve yine ne kadar akılsız ve dengesiz olursa olsun Şiî bir Müslüman da bu kadarını yapamaz.
Allah'a, Resul'üne, Kur'an'a, Ashab-ı Güzin'e, Ehl-i Beyt'e bağlı vicdanlı, adaletli, insaflı Müslümanların bu kadar fitne ve fesat çıkartmaları mümkün değildir.
Peki, bunca fitneyi, fesadı, nifak ve şikakı, şeytanlığı kimler yapıyor?
Kimlerin yaptığını sayıyorum, dikkat buyurunuz:
İçimize girmiş, sûret-i haktan görünen İbn Sebe'ler yapıyor.
İki kimlikli, dıştan Müslüman görünen, içten Yahudi olanlar yapıyor.
Yine iki kimlikli Haçlılar yapıyor.
Küfür ve nifak hesabına çalışan ajanlar yapıyor.
İçimize sızmış, bizden görünen casuslar yapıyor.
Vazifeli provokatörler yapıyor.
Sünnî olsun Şiî olsun hiçbir samimî ve gerçek Müslüman mü'minler arasına fitne sokmaz.
Çeşitlilik var diye ümmeti yıkmaya çalışmaz.
İsmini ve kimliğini saklıyor, bir kod adıyla bir gün Sünnîlere saldırıyor, ertesi gün Şiîlere. Bu kişi adam gibi bir Müslüman mıdır? Hayır değildir, cinnî ve insî şeytanların köpeğidir.
Sünnî ve Şiî Müslümanların avam seviyesinde saldırgan ve hakaretâmiz bir üslupla tartışmaları kesinlikle yakışık almaz ve büyük fitneye sebep olur.
Evet, Sünnîler ile Şiâ arasında ihtilaflı, tartışmalı konular ve meseleler vardır ama bunlar haysiyetli ve doğru ilim adamları tarafından, ilmin, hikmetin ışığında ciddî bir üslupla adaletli bir şekilde tartışılmalı, müzakere edilmelidir.
Sünnîlerle Şiîler arasına kin ve nefret tohumları eken, mü'minler arasında savaş çıkartmak isteyen samimî Müslüman olamaz.
Onlar ajandır, casustur, provokatördür, İbn Sebe tohumudur, Lawrence'dır, Hempherd'dir.
Sünnî din otoriteleri ile Şiî din otoriteleri bir araya gelerek fitne ve fesadı önleyici kararlar içeren bir metin hazırlamalıdır.
Bendeniz çok eminim ki, bugünkü seviyesiz saldırılar ajanların, casusların, provokatörlerin, parayla kiralanmış sefillerin işidir.
Sövüp saymak, savaşmak ne Sünnîlerin işine yarar ne Şiîlerin.
Sadece şeytanların, kâfirlerin, münafıkların işine yarar.
Sünnî Sünnîliğini bilsin, Şiî Şiîliğini ama iki taraf da Müslüman olduğunu unutmasın.
Sömürgecilerin, emperyalistlerin, insanlık düşmanlarının ekmeklerine yağ sürmeyelim.
Müslüman Müslüman'ı aldatamaz.
Müslüman Müslüman'a taqiyye ve kitman yapamaz.
Seviyeli ve haysiyetli Müslüman, takma adların ardına saklanarak adîce ve eşekçe küfür etmez.
İslam düşmanlarının kışkırtma ve entrikalarıyla İran ve Irak sekiz sene savaştı da ne oldu?
Osmanlılarla Safevîler üç yüz seneye yakın savaştılar da ne oldu?
Müslümanlar bu kafayla giderse Suriye yüzünden bir Sünnî Şiî savaşı patlak verecektir.
Ya Rabbi! Şeytanların, ajanların, provokatörlerin, casusların, Lawrence'ların, İbn Sebe'lerin, Hempherd'lerin maskarası olmaktan ne zaman kurtulacağız?
"İkinci yazı"
Tıp ve teknik öğrencileri için neler yapılabilir?
TIP ve teknik öğrencilerine bir açıdan harcanmışlar gözüyle bakarım. Din, tasavvuf, sosyal, edebî, sanatla ilgili kültür bakımından...
Lakin durumları ümitsiz değildir.
Tıbba ve teknik branşlara yönelmiş gençlerimiz için neler yapılabilir?
1. Onların, merhum Prof. Süheyl Ünver gibi yetişmeleri için çalışılmalıdır. Süheyl bey hezarfendi, İslamî ve millî kültüre vakıftı. Hattattı, tezhip yapardı, ressamdı daha nice sanatımızda behresi vardı. Tarihçiydi, edip bir kimseydi, ruh asaletine ve İstanbul medenî kültürüne sahipti.
2. Tıbba ve tekniğe yönelmiş çocuklarımıza Prof. Ahmet Güner Sayar'ın kaleme almış olduğu kitap (Süheyl Ünver Hayatı ve Şahsiyeti-Ötüken Yay.) özetlenip okutulmalıdır.
3. İleride doktor ve mühendis olacak gençlerimiz, mutlaka geleneksel İslamî millî sanatlarımızdan biriyle meşgul olmalıdır. Hat, tezhip, ebru, ciltçilik, tespihçilik, sedefkârlık ve diğerleri...
4. Bu gençlere Osmanlıca okutulmalı, güçlü bir edebiyat kültürü kazandırılmalıdır. Mesela Fuzulî Divanı'nı orijinal Osmanlıca nüshasından yanlışsız olarak okuyup metin şerhi yapabilmelidirler.
5. Onlara İstanbul görgü, terbiye ve kültürü kazandırılmalıdır.
6. İleride hayata atıldıkları zaman abede-i para ve mal olmamaları, yamukluk yapmamaları için bilgelik, ahlâk, fazilet dersleri verilmelidir.
8. Albert Schweitzer gibi doktorların hayatı, hizmetleri ve menkıbeleri okutulmalıdır.
9. Gerçek tarikat ve tasavvuf terbiye ve kültürü aşılanmalıdır. Sahte tarikatlara, tasavvufun karikatürüne intisap ederlerse mahvolurlar.
10. Teknokrat zihniyetine sahip olmamaları için ilmen ve irfanen teçhiz edilmelidirler.
11. Faydalı sosyal, edebî, tarihî, dinî, tasavvufî kültür kitaplarını devamlı okumaya alıştırılmalıdır.
12. (Kaç kişi kaldıysa...) Yüksek ve engin kültürlü, faziletli ricalin, üstadların sohbetlerinden yararlandırılmalıdır.
13. Giyim, kuşam, yeme içme, davranış konusunda ders verilmelidir.
14. Latin yazısı konusunda kaligrafi dersleri verilmelidir.
15. Doktor ve mühendis olmanın başka, kültürlü ve faziletli adam olmanın, hele gerçek aydın olmanın başka şey olduğu onlara iyice anlatılmalıdır.
16. Kendilerine mimarlık ve dekorasyon konusunda yeterli kültür ve birikim kazandırılmalı, meskenlerin mal değil yuva olduğu konusu işlenmeli ve kabul ettirilmelidir.
17. Onlara diğerkâmlık, yardım ve paylaşma ahlâkı, vatanseverlik, mürüvvet, âlicenaplık dersleri verilmelidir. Merhum üstad Prof. Ahmet Yüksel Özemre'nin te'lif etmiş olduğu "Hasretini Çektiğim Üsküdar" adlı kitaptaki, Sultantepeli Dr. Sibgatullah beyin menkıbesi okutulmalıdır.
18. Tıp ve mühendislik talebelerine gerçek Müslümanlık dersleri verilmeli ve ileride olgun, faziletli, bildikleri doğruları hayata uygulayan vasıflı, güçlü, medenî, ahlâklı, faziletli, bilge, olgun Müslümanlar olarak yetiştirilmelidir.
Bunları okutacak ehliyetli ve liyakatli zevat var mıdır? Aranmalı ve bulunmalıdır.
Bu saydıklarımı iyi niyet sahibi olsalar bile rast gele yetersiz kimseler okutamaz.
Boş adamlar okutmaya kalkarsa faydası değil zararı olur.
Doktor ve mühendis olmak nispeten kolaydır ama adam olmak, işte o çok ama çok zordur.