İlk Irkçı Şeytan 1
Irkçılık hastalığı hala bu ülkede bir numaralı beladır. Çektiğimiz çok derdin altında bu illet yatmaktadır. Bir Müslümanlar ülkesinde bunun yaşanması züldür. Bu yüzden bu konuyu yazmak, bizim için zaruret halini almaktadır. Özellikle de sorunu en acı olarak yaşadığımız şu günlerde
Kainat içerisinde aklı ve iradesi ile Allah Teâlâya karşı mükellef, yani sorumlu olan iki çeşit varlık vardır. Bu iki varlık, Allah Teâlayı bilme, sevme ve ona ibadet etme amacıyla yaratılan insanlar ve cinlerdir.
Meleklerde ise günah işleme iradesi olmadığı için onlar kendilerine verilen her emri yerine getirirler, Allah Teâlâya asla isyan edemezler.
Bilindiği gibi ırkçılık, bir insanın, bir ırkın veya sosyal sınıfların kalıtımla geçen doğuştan bazı özellikleri sebebi ile başkalarına karşı farklı olduğunu ve bu farklılığın ona bir değer, bir konum ve statü sağladığını ileri sürüp iddia etmesidir. Bizde milliyetçilik bir hayli farklı kullanılmaktadır. Şimdi şartlı bir cümle kurarak diyoruz ki, bu manada bir milliyetçiliğin de ırkçılık olduğunda şüphe yoktur.
Bu tarife göre kainat içerisinde aklı ve iradesi ile Allah Teâlaya karşı mükellef, yani sorumlu olan iki varlıktan başkası da ırkçı olamaz. Nitekim cinlerin yaratılışı insandan önce olduğu için, bildiğimiz kadarıyla ilk ırkçı da onlardan çıkmıştır.
Kimdir bu ilk ırkçı?
İblistir.
Hani Şeytan dediğimiz şu malum İblis.
Onu biraz daha yakından tanıyacak olursak, Şeriat örfünde Şeytan, Yüce Allah'ın Âdem'e secde emrine karşı gelip isyan ettiği için ilâhi rahmetten kovulan ve insanların amansız düşmanı olan, cin taifesinin inkarcı kesiminden (el-Kehf, 18/50) gizli bir varlıktır.
Nasıl ırkçı olmuştur?
Allah Teâlânın meleklere ve İblise Hz. Ademe selamlama secdesi etmeleri emri gelince beni ateşten yarattın, Ademi topraktan. Ateş topraktan üstündür. Öyleyse ben ona secde etmem diyerek isyan etmiştir. Kuranda bu kıssa birçok surede anlatılır. Ama biz derli toplu bilgiler veren Araf suresindeki ayetleri alalım istedik ilk önce:
11 - Sizi Biz yarattık, sonra şekil verdik size. Peşinden de: "Haydi, hürmet için secde edin Ademe!" dedik meleklere. Onların hepsi hemen secde ettiler, yalnız İblis dayattı. Secde edenlerden olmadı.
12 - Allah buyurdu: "Söyle bakayım, Sana emrettiğim halde, secde etmene mani nedir?" İblis: "Ben ondan daha üstünüm; çünkü Sen beni ateşten, onu ise bir çamur parçasından yarattın."
14 - "Bana, onların diriltilecekleri kıyamet gününe kadar mühlet verir misin?" dedi.
15 - Allah: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin!" buyurdu.
16-17 - "Öyle ise!" dedi: "Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım. Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın."
18 - "Çık oradan alçak ve kovulmuş olarak!" buyurdu. "Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki cehennemi sizlerle dolduracağım."
19 - "Sana gelince Âdem, seninle eşin cennete yerleşiniz, istediğiniz her tarafından yeyip içip yararlanınız. Yalnız şu ağaca yaklaşıp da zalimler zümresine girmeyiniz."
20-21 - Fakat o Şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata nail olanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti.
22 - Böylece onları aldatarak mevkilerinden düşürdü. Şöyle ki: O ağacın meyvesini tadar tadmaz, edep yerlerinin açık olduğunu farkettiler. Derhal, buldukları cennet yapraklarıyla edep yerlerini örtmeye başladılar. Onların Rabbi ise nida edip buyurdu: "Ben sizi o ağaçtan menetmedim mi? Ben Şeytanın sizin besbelli düşmanınız olduğunu söylemedim mi? Niçin Beni dinlemediniz de bu perişan duruma düştünüz?"
23 - "Ey bizim Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Şayet Sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uğrayanlardan oluruz" diye yalvarıp yakardılar.
24-25 - Buyurdu ki: "Birbirinize düşman olarak inin! Size dünyada bir süreye kadar kalma ve yararlanma imkânı veriyorum: Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan diriltilip mezardan çıkarılacaksınız."
26 - Ey Âdem'in evlatları! Bakın size edep yerlerinizi örteceğiniz giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Fakat unutmayın ki en güzel elbise, takva elbisesidir. İşte bunlar Allahın ayetlerindendir. Olur ki insanlar düşünür de ders alırlar.
27 - Ey Âdem'in evlatları! Şeytan, edep yerlerini açığa çıkarmak için, babanızla ananızın üzerlerindeki takva elbiselerini çıkarttırmak sûretiyle onları cennetten uzaklaştırdığı gibi, sakın sizi de belaya uğratmasın. Çünkü o da, askerleri de sizin kendilerini göremeyeceğiniz yerlerden sizi görürler. Doğrusu Biz şeytanları iman etmeyenlerin dostları yapmışızdır.
İşte maceranın özeti budur. İblisin iddiası ise kendi elinde olmayan yaratılışındaki maddî özelliklere itibar etmek, yani ırkçılık yapmaktan başkası değildir. Ona göre ateş topraktan farklıdır ve üstündür. Bu üstünlük kendisine bir değer ve konum sağlamıştır. Bu değer ve konum onu kendisinden daha düşük ve değersiz birisine secde etmekten alıkoymuştur. İşte ırkçılık budur.
Üstelik İblis'in bu üstünlük ölçüsü geçersizdir. Nasıl mı?
Gelecek yazımızda inşallah.