Kürtler azınlık mı?.. Ya da, ana dil mi, ana din mi?
Bilmem izlediniz mi?.. Yıllar önce yayınlanan bir şaka görüntüsü, geçenlerde Beyaz TVde yayınlandı.
Genç bir adam, şakazede olarak tespit ettiği baloncuya musallat oluyor...
Gidiyor geliyor adamın balonlarını patlatıyor... Bir değil, iki değil; baloncunun tüm balonlarını patlatınca, adam haklı olarak öfkeleniyor ve düşüyor şakacının peşine!..
Baloncu kovalıyor, şakacı kaçıyor... Baloncu kovalıyor, şakacı kaçıyor...
Haa, bu arada; kovalıyor ama, yakalamak da istemiyor... Çünkü, kendisi biraz yaşlı, balonu patlatan adam ise gençtir...
O an, şöyle düşünüyor olmalıdır;
Adam genç!.. Ne olur olmaz!.. Döveyim derken, dayak yerim!
Dediğim gibi;
Kovalamaca var,
Ama yakalamaca yok!..
ONU DA VER!
Neyse... Uzun süren bir kovalamacanın ardından şakacı duruyor ve baloncuya diyor ki; Niye kovalayıp duruyorsun?.. Patlattığım balonların parası neyse veririm!.. Söyle bakalım, kaç para eder o balonlar?
Baloncu, 20 lira diyor.
Şakacı, Al sana 100 lira! diyor ve cebinden çıkardığı para tomarından 100 lira ayırıp, uzatıyor baloncuya!..
Biraz öncesine kadar 20 liranın peşinde koşan adam para tomarını gördü ya, 100 lirayı az buluyor!..
Onu da ver diyor!..
Şakacı, Niye? diye sorunca diyor ki; Beni kızdırdın ya, onu da ver!
Şakacı, bu defa 50 lira veriyor adama... Etti mi 150 lira!.. Adam yine tatmin olmuyor... Gözü, hâlâ para tomarında!..
Ne koparırsam kâr diye düşünüp, diyor ki;
Onu da ver!
Şakacı, tekrar soruyor;
Niye?
Baloncu cevap veriyor;
Beni arkandan koşturdun ya!
Uzatmayalım; şakacı, bir 100lük daha uzatıyor ve sonunda kameralara el sallanarak, iş tatlıya bağlanıyor.
BDP DE FIRSATÇI!
İşte bu, maalesef yurdum insanının ibretlik fotoğrafıdır... Yurdum insanı; karşısındaki muhatabı zayıf ve pısırık görmesin; üzerine gider de gider!.. Hele güçsüz ve çelimsiz biri ise, tepesine biner, ezer de ezer!..
İster de ister!..
Onu da ver,
Bunu da ver!..
Bu da yetmez, şunu da ver!
Amma, karşısında despot biri varsa da, tıpkı köpeğin kuyruğunu kısıp gittiği gibi pısar ve usul usul kaçar!..
Herkes böyle değilse de;
Maalesef yurdum insanının büyük bölümü şakazede baloncu gibidir...
Türk de böyledir Kürt de!..
Laz da böyledir, Arnavut da!..
Arap da böyledir, Çerkez de!..
Nihayetinde, bunların hepsi birleşir ve yurdum insanını oluştururlar!..
Bunu özellikle belirtiyorum ki; birileri kalkıp, ırkçılık yaptığımı filân düşünmesin!..
Sizin anlayacağınız;
Bütün ırklarda, bütün ülkelerde ve bütün partilerde bu tür fırsatçılar vardır!.. Ama hemen herkes kabul eder ki; BDPnin fırsatçılığı, baloncuyu da sollar!..
Baloncu, ilk başlarda nasıl ki, 20 liraya dünden razı idi, ama para tomarını görünce Onu da ver, bunu da ver! demeye başladı, BDPliler de; sanki Kürtlerin temsilcisiymiş gibi Kürt halkına hak tanındıkça, başladı; Yetmez!.. Onu da ver!.. Bunu da ver!.. Şunu da ver! demeye!..
Oysa, PKK kurulduğunda, sadece 3 maddelik bir talep listesiyle çıkmışlardı halkın karşısına!.. O talepler yerine getirilince, başka talepler sıralamaya başladılar... Onlar da yerine getirilince, yeni yeni taleplerde bulunmaya başladılar!..
Sonradan anlaşıldı ki;
Bunların amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir!.. Bunların amacı; Bir arada ve barış içinde yaşamak değil, hır çıkarmaktır!..
Bilmem hatırlar mısınız;
PKKnın siyasi uzantısı partiler, bir zamanlar diyorlardı ki; Başka bir şey istemiyoruz, olağanüstü hâli kaldırın yeter!
Ama, ne oldu?..
Sadece OHAL değil, bir çok baskı ve yasak uygulamasına son verildi ama, aslında 20 liraya razı iken; Onu da ver! demeye başlayan baloncudan hiçbir farkı olmayan BDPliler de; 3 maddeye razı iken, başladılar talep listesini uzatmaya!..
Tabiî, verilen hiçbir haktan tatmin olmayıp, Onu da ver diyerek!..
10 YILDA VERİLEN HAKLAR
İşte o zaman da; gelişmeleri şaka gibi izleyen herkes merak ediyor;
PKK veya onun siyasî uzantısı olan BDP, acaba kime hizmet ediyor?...
Eylem ve söylemleriyle Kürt halkına hizmet mi ediyorlar, yoksa ihanet mi?..
Şöyle düşünün;
AK Parti; iktidara geldiğinden bu yana, Kürt sorununa çözüm bulmak için uğraşıyor... Düne kadar, cezaevindeki oğluyla Kürtçe konuşması yasak olan analar, bugün onlarla Kürtçe konuşabiliyor.
Daha, bunun gibi nice serbestiyet verildi, nice yasak kaldırıldı ama BDP; Onu da ver! demeye devam ediyor.
Hâlâ Hak diyenlere, hâlâ mağdurluk edebiyatı yapanlara sormak lâzım;
¥ Ana dilde eğitimin önünde engeller mi var?..
¥ Kürtçe gazete, dergi ve kitap yayınının yanı sıra Kürtçe tiyatro sahnelenmesine imkân tanınmadı mı?..
¥ Farklı dil ve lehçelerde kurs açılması, yayın yapılması ve müzik dinlenmesi gibi sosyal ve kültürel haklar teminat altına alınmadı mı?
¥ Kürtçe kursları ile ilgili yönetmelik hazırlanıp, uygulamaya geçilmedi mi?..
¥ Daha düne kadar, aileler çocuklarına Kürtçe isim verirken problemler yaşarken, bugün Suzan ile Zozan arasında bir fark gözetiliyor mu?..
¥ Yerleşim yerlerinin isimlendirilmesi konusundaki katı tutuma son verilip, bazı Kürtçe isimler iade edilmedi mi?..
¥ TRTde 24 saat süreyle Kürtçe ve Arapça yayınlar yapılmıyor mu?.. Özel televizyon ve radyolara sürekli Kürtçe yayın yapabilme imkânı sağlanmadı mı?..
¥ Üniversitelerde Kürtçeye yönelik enstitüler kurulup, seçmeli ders konulabilmesinin yolu açılmadı mı?..
¥ Ahmedi Hani gibi; Kürt tarihi ve kültüründe önemli yeri olan şahsiyetlerin isimleri okullara verilmedi mi?..
Daha nice uygulama var ki; bunların hayata geçeceği, 10 yıl öncesine kadar tahayyül bile edilemezdi!..
Ama, bunlar yapıldı!..
AK Parti iktidarı yaptı!..
Hatta, başlarına kakmak gibi olmasın ama, bu ülkede Kürt vatandaşların kavuştuğu hakların çoğuna Sünni Müslümanlar hâlâ kavuşamadı!..
Bu ülkede Kürt Açılımı oldu, Alevi Açılımı oldu, hatta Roman Açılımı bile oldu ama maalesef, henüz Müslüman açılımı olmadı!..
Hayır; kesinlikle bu haklar verilmesin diye bir düşüncem yok... Elbette verilsin!..
Veriliyor da.
Ama, 20 liraya dünden razı baloncu gibi, 250 liraya göz koymak gibi fırsatçılık var ya, işte ona gıcık oluyorum...
ANA DİL... ANA DİN!
Nitekim, seçmeli Kürtçe dersi meselesinde de aynısı oldu.
Olayı biliyorsunuz...
Önceki gün, yani Salı günü, partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, özetle dedi ki;
Öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, Yaşayan Diller ve Lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkanına kavuşuyorlar.
Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek.
Bu, tarihi bir adımdır.
AK Partinin tarihi adımlarına karşı kim ne diyecek dikkatli takip etsinler.
Biz Kürt kökenli kardeşlerimizin haklarını geliştirmeye çalışıyoruz. Ret ve inkar politikası diye bir şey kaldı mı?
Yok.
Anneler ve kardeşler ana dilde konuşuyor.
CHP, uzlaşı arayışında geç kalmıştır ama yine de memnuniyet duyuyoruz. BDP çözümün bir parçası değil, sorunun parçası olmayı tercih ediyor.
Görüyorsunuz ya; Başbakan, Kürtçenin seçmeli ders olacağını söylüyor, yani bir tarihi adım daha atıldığını ifade ediyor ama hemen arkasından; Dikkat edin diye uyarıyor;
Bu tarihi adımlara kimin ne diyeceğine dikkat edin!
Demesine kalmadı, önce BDPli Gülten Kışanak, sonra da Altan Tan çıktı sahneye ve dediler ki;
Kürtlere bu zulmü nasıl yapabilirsiniz?.. Kürtlere; kendi ana dillerini seçmeli ders olarak verdirmek bir zulümdür, faşistliktir, asimilasyondur!.. AKP bu suçu işliyor, kimse bu suçun ortağı olmasın!.. Bu şimdiye kadar gasp ettiğiniz bir hakkın iadesidir. Bunu pazarlık konusu yapmayın. Bu kadar hassas bir konu üzerinde pazarlık eden zihniyet demokratik değil, faşizandır.
Görüyorsunuz ya;
Yetmez diyor BDPliler!..
Kürtçenin seçmeli ders olması yetmez!.. Ana dilde eğitim hakkı da verin!
Biraz önce dediğim gibi;
Kesinlikle verilmesin deme gibi bir düşüncem yok ama BDPlilerin; Hep ver!.. Yine ver! diyen bu fırsatçı baloncu tavrı var ya, korkarım ki, ulusalcıların öfke katsayısını zirveye fırlatır ve biri ortaya çıkıp, der ki;
Al atını, kendin yap tımarını!
Ne bu ya;
Ver, ver!.. Hep ver!..
Vere vere kalmadı!..
Bitti!.. Hak-mak yok!
Bana öyle geliyor ki;
BDP de bunu istiyor!..
Ortamı sürekli geriyor ve sürekli hır çıkarıyor ki, Kürt halkı, bir hakka daha kavuşmuş olmaktan dolayı AK Partiye sempati beslemesin!..
Şu hâle bakın;
Kürtlere, kendi ana dillerini seçmeli ders olarak vermek, bir zulümdür diyorlar...
Bunlara sormak gerekmez mi;
Bu ülkenin Müslümanları, inandıkları dinin kitabı olan Kuran-ı Kerimi ve önderleri olan peygamberleri Hazreti Muhammedin (sav) hayatını 80 yıl boyunca, hiç okullarda öğrenebildi mi?..
Düşünebiliyor musunuz;
Nüfusunun yüzde 99u Müslüman denilen bir Türkiyenin okullarında Kuran ve siyer dersi yok!.. Bırakın okulları, evlerde öğrenilmesi bile yasaktı!..
Peki, bir zulüm değil miydi bu?..
Ama ne oldu?..
Yıllar sonra, AK Parti diye bir parti iktidar oldu ve aynen seçmeli Kürtçe dersi gibi; seçmeli Kuran ve siyer dersi koydu!..
Ne yapalım şimdi;
BDPliler gibi, biz de Bu bir asimilasyondur, zulümdür, faşizmdir diye ayağa mı kalkalım?..
Tam aksine;
Bir hakka daha kavuştuk deyip, sevindik... Yani BDPliler gibi, bardağın boş tarafına değil, dolu tarafına baktık...
Ve dedik ki;
BDPlilerin ana dilde eğitim istemesi gibi, biz de ana dinde eğitim istiyoruz... Ama, seçmeli Kuran dersinin de, önemli bir adım olduğuna inanıyoruz... Umuyoruz ki, bir gün; bütün okullara Kuran ve siyer dersi konulur!
BDPliler de, baloncu fırsatçılığını bırakıp, bu olumlu tavrı gösterirlerse, sanıyorum, bu ülkede verilmedik hak ve özgürlük kalmaz!..
KÜRTLER AZINLIK DEĞİL!
Yeter ki;
BDPliler, Kürt halkının, bu ülkede azınlık değil, aslî ve kurucu unsur olduğunu kabul etsin!..
Evet, bu ülkede; Kürt halkı azınlık değil, kurucu unsurdur... BDPliler bunun aksini iddia ediyor da; Kürt halkının Rum, Ermeni ve Yahudiler gibi azınlık olduğunu söylüyorsa, bunu da açık ve net ortaya koysunlar ki, onlara da Lozanda tanınan azınlık hakları tanınsın!..
Öyle ya;
Azınlıklara kendi dinlerinde ve kendi dillerinde eğitim veriliyor!.. BDPliler ne düşünüyor bilmem ama, ben Kürt halkının azınlık değil, tıpkı Türkler gibi aslî ve kurucu unsur olduklarına inanıyorum...
Aslî unsurlar da, kendi bindikleri dalları kesmezler!..
Kürt halkının kurucu unsur olduğunu görmezden gelip, onlara azınlık muamelesi çeken ve sürekli hak isteyen BDP kurmayları, aslında Kürt halkına ihanet etmekte ve onlara zulmetmektedirler!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
Batı Trakya Türkleri de mi bölücü?
Televizyon sunucusu, dün öğle vakti soruyordu MHP kurmayı Mehmet Şandıra; CHPnin görüşme çağrısına kapıyı tamamen mi kapattınız, yoksa biraz aralık mı bıraktınız?
Mehmet Şandır, büyük bir zafer kazanmış komutan edası ve coşkusuyla; Tamamen kapattık dedi... Neredeyse; Kapının üzerine de 40 kilit vurduk diyecekti!.. Öyle bir coşkuydu yani!..
Şu hâle bakın; adına, ister Kürt meselesi deyin, ister terörle mücadele deyin, biraraya gelip konuşması gereken koca koca adamlar, tıpkı çocuklar gibi kapris yapıyor!
Ben gelmem!.. Ben görüşmem!.. Ben oyunda yokum!
MHP kapıyı kapatıyor da, BDP açıyor mu sanki?.. Al birini vur ötekine!
Benim, bir türlü anlayamadığım şu:
Batı Trakya Dostluk Grubunun MHPli üyeleri, ne talep ediyorlar acaba?.. Meselâ, Batı Trakya Türklerine anadilde eğitim hakkı verilmelidir demiyorlar mı?.. Elbette diyorlar... Peki, Batı Trakya Türkleri için bunu isterken, aynı hakları kendi ülkendeki Kürtler için niye istemiyorsun?.. Tamam, Batı Trakya Türkleri azınlık durumunda... Sen çoğunluk olana hak tanımazsan, azınlıklara nasıl hak istersin?..
Şunu da soralım:
Kürtlere hak verilmesi bölücülük oluyorsa, Yunanistandan hak isteyen Batı Trakyalılar da bölücü mü oluyor?!?..