Yaz Kurslarında Kur’an Terbiyesi
Çocuklar meleklere benzetilir.
Çünkü onlar, melekler gibi tertemiz ve günahsızdırlar.
Onlara şekil veren anne-babalardır, velilerdir, okuldur, çevredir.
Bülûğ çağına kadar ne verirseniz, onu alırlar.
Sonuçta; koyduğunuz kalıba göre çocuklar şekil alır.
Ya iyi bir insan özelliklerini taşıyarak ergenlik çağına erişirler…
Ya da kötü, zararlı, sorunlu bir varlık olarak çıkarlar karşınıza!
***
Hz.Peygamber’in (a.s): “Her doğan, fıtrat üzere doğar. Sonrasında anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” sözü buna işarettir.
Fıtrat; "Allah'ın, kendisini bilip tanıyacak kabiliyette varlıkları yaratmasıdır."
İnsanda bu özellikler doğuştan vardır.
Şu ayete dikkat edelim:
“Öyleyse sen, her türlü saçma sapan inancı terk ederek bütün varlığınla Hak dine yönel! Yani, Allah’ın insanın yaratılışına, yapısına ve tabiatına uygun kıldığı dine…” (Rum,30).
İşte çocuk, bu yüzden yetişkinlere göre tabiatla daha uyumludur.
Kötülük nedir bilmez!
Yalanı da, günahı da sonradan öğrenir.
Bu masum yavruyu fıtratından koparanlar, ne büyük vebal altındalar!
***
Bugün, düne göre imkânlar geniş, ortam müsaittir.
Camiler, Kur’an kursları, vakıflar, dernekler; her yaştan çocukları eğitmek üzere hazır beklemektedirler.
Velilere düşen görev, çocukların ellerinden tutup bu irfan yuvalarına teslim etmektir.
Buralarda çocuk, Allah’ın diniyle buluşacak, fıtratını, aslını, özünü hatırlayacaktır.
En büyük görev de, hocalarına düşmektedir.
Önlerine gelen yavruyu, Allah’ın bir emaneti bilip, onu bir nakış gibi işlemelidirler.
Adı Kur’an olan bu kurslarda çocuklar Kur’an’la mutlaka tanışmalıdırlar.
Kur’an’ı yüzünden okumak şeklinde bir tanıştırma değil kastım!
O işin elbette olmazsa olmaz “tâlim” tarafıdır.
Çocuklar, okumayı öğrenerek ayetleri ezberleyecek, ibadetlerinde bunları okuyacaklardır.
Ama benim asıl “Kur’an’la tanıştırma” sözünden kastım; çocuklara Kur’an’ı tanıtma, ayetlerin içeriğini anlatma ve bunları hayata nasıl geçireceklerini öğretme işidir.
Şayet, “Kur’an bir hayat kitabı” ise, bu böyle olmalıdır.
Aksi halde, Allah’ın kelamı sadece bir “okuma kitabı” olmaktan kurtulamaz.
İmam Serahsi’nin el-Mebsut’ta dediği gibi; “Allah, insanlara Kur’an’ı amel etsinler diye gönderdi, onların ameli ise Kur’an’ı okumaktan ibaret kaldı!..”
***
Yaz kurslarında kuru bir “öğretim” değil, terbiye ağırlıklı bir “eğitim” yapılırsa faydalı olur.
Sekiz-dokuz haftalık bu zaman diliminde çocuklar, mutlaka Kur’an terbiyesinden geçirilmelidir.
“Beni Rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti” buyuran Peygamberin yolundan gitmek, bu terbiyeyi almakla mümkün olur.
Peygamber, herhalde kendisine şiiri yazan çocuktan ziyade, Nebevî terbiyeye sahip olan çocuğu daha çok sevecektir!
Yaz kursları; oyunlarla hafifletilmeli, ödüllerle teşvik edilmeli ve sevgiyle yoğrularak çocuklar için unutulmaz bir tatil eğitimine dönüştürülmelidir.
Onlar, Allah’ın bize emanetidir.
Bu emaneti korumak ve fıtrata uygun yetiştirmek de, ebeveynler, hocalar, toplum ve devlet olarak bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur.
Kur’an Kursu’na gittiği halde Kur’an terbiyesinden nasibini almamak, ne büyük çelişkidir!
***
Unutmayalım, çocuklar dünya hayatının süsüdür, ziynetidir, güzelliğidir.(Kehf,46).
Ama, aynı zamanda bizim için birer imtihan vesilesidirler.(Enfal,28; Talak,15).
Bu sebeple, Cennet ve Cehennem’imizi onlarla inşa etmek de bizim elimizdedir.
Lütfen, Tur suresinin 21. ayetine bakar mısınız?...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.